12 Haziran 2020 01:00

Hükümet, sermayenin 40 yıllık hayalini gerçek yapmak için harekete geçti!

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Koronavirüsle mücadele önlemleri üstünden oluşturulan baskı ve belirsizliğin motive ettiği ağır sisli ortamı kullanan Erdoğan-AKP iktidarı, “Kıdem tazminatı fonu ve esnek çalışma”yı yeniden gündeme getirdi.

Demek ki, son günlerde; “Çalışma hayatında reform”, “İstihdam Kalkanı Paketi”, “tamamlayıcı emeklilik”, MESS’in “MESS-SAFE” uygulaması, MÜSİAD’ın “çalışma kampları” projesinin art arda gündeme getirilmesi boşuna değilmiş!

Hürriyet ve Sabah başta olmak üzere “havuz medyası”, Hükümetin ve patronların “Kıdem tazminatının fona bağlanması” girişimini işçilere, emekçilere ek bir emekli maaşı verilecekmiş gibi sundu.

Önceki gün bu amaçla Ankara’da yapılan toplantıya Hazine ve Maliye Bakanı Albayrak ile Çalışma Bakanı Selçuk, Türk-İş, Hak-İş, TOBB ve TİSK temsilcilerinin katıldığı belirtiliyor.

Yani DİSK bu toplantıya çağrılmamış!

Öyle görünüyor ki, Türk-İş ve Hak-İş’in, DİSK’in bu toplantıya çağrılmamasına bir itirazları olmamış!

KIDEM TAZMİNATI VE KURALLI ÇALIŞMA,
TÜM EMEKÇİLERİN EN TEMEL KAZANIMI

Son 25 yıldır, hatta 24 Ocak 1980 kararlarından beri, yani 40 yıldır, sermayenin hükümetlerden isteği, istekten öte “hayali” diyebileceğimiz iki önemli konu olagelmiştir:

1) Kıdem tazminatının fona bağlanması: Mevcut “kıdem tazminatı” uygulamasının tasfiye edilerek, “kıdem tazminatı fonu” kurulması için patronlar ve gelmiş geçmiş hükümetleri çok uğraştılar. Tabii “fon” oluşturulurken; “Çalışılan her yıla karşılık 30 gün olan kıdem hakkının düşürülmesi”, “Kıdem tazminatının işçinin iş güvenliğinin dayanağı olmaktan çıkarılması” ve elbette ki, patronlar için İşsizlik Sigortası Fonu’nda olana benzer, tepe tepe kullanacakları “yeni bir kaynak” oluşturulması gibi tamamen sermayenin çıkarlarının gereği olan düzenlemeler yapılmak da istenmektedir.

2) Esnek çalışmanın sınırsız bir biçimde uygulamaya sokulması: Patronlar, 40 yıldan beri; işçinin işe alınırken hangi iş için alınmışsa o işte çalıştırılmak zorunda olduğu, iş yerinin, iş zamanının, çalışma koşullarının işçinin rızası olmadan değiştirilemediği “Kurallı çalışma”nın yerine, patronun işçinin sadece çalışma sırasında değil, tedricen bütün hayatını kontrolü altına aldığı, her şeyin “Patronun tam kontrolü altında sürdürüldüğü “Esnek çalışma”nın çalışma hayatına egemen kılınmasını istemektedir. Ki, en azından son çeyrek yüzyıldır patronların her TİS görüşmesindeki ilk talepleri, “Esnek çalışmanın kabul edilmesi”dir. Pratikte patronlar, esnek çalışmanın çeşitli uygulamalarını devreye sokmuşlardır ama bunları yeterli görmemektedirler. Bu yüzden patronlar ve hükümetleri, mevcut dumanlı havayı bir fırsat olarak değerlendirerek “Esnek çalışmayı” yeniden gündeme getirmişlerdir.

Açıkça görüldüğü gibi bu iki kazanım, sadece işçiler için değil kamu emekçisi ve beyaz yakalı emekçiler için de temel kazanımlardır.

CUMHURBAŞKANI AMACI AÇIKÇA İLAN ETTİ

Kısacası patronlar ve Hükümet, pandemiye karşı alınan önlemlerin yarattığı koşulları; siyasette tek adam tek parti düzeninin tahkimi ve muhalefetin ezilmesi, ekonomide kriz ve pandeminin yol açtığı tahribatın yükünü işçi sınıfı ve halka yıkmanın dayanağı olarak kullanırken; işçi sınıfının en temel kazanımları olan “kıdem tazminatı” ve “Kurallı çalışma”yı da ortadan kaldırmanın fırsatı olarak değerlendirmek istemektedir.

Bu girişim, salı akşamı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ağzından, “Kısmi ya da esnek çalışma alanında iş gücü piyasamızı daha da verimli hale getirecek düzenlemeleri hayata geçireceğiz. Çalışanlara tamamlayıcı emeklilik sigortası sağlayacak çalışmayı başlatıyoruz. Bu sigorta ile aynı zamanda ilave emeklilik desteği alınmasını sağlayacağız” sözleriyle, saldırının hedefleri adı konularak ilan edilmiştir.

BUNDAN SONRASINI EMEK GÜÇLERİNİN NE YAPACAĞI BELİRLEYECEK

Kısacası patronlar ve Hükümetin, bu iki temel kazanıma karşı yaptığı ve yapacağını ilan ettiği girişimler işçi sınıfının diğer başlıca kazanımlarının da fiilen ortadan kaldırılması anlamına gelmektedir.

Bu gelişme, patronlar ve onlara “Gak deyince su, guk deyince et veren” Hükümetin sınıfsal mevzileri dikkate alındığında şaşırtıcı değildir.

Bu yüzden bundan sonrasını belirleyecek olan, patronlar ve Hükümetin vicdanı ve onların ne kadar “İkna edildikleri” değildir. Tam tersine;

-Konfederasyonlar ve bağlı sendikaların,

-İleri işçiler ve her kademeden mücadeleci sendikacıların,

-Yerel sendika şubeleri ile emek ve demokrasi güçlerinin oluşturduğu platformların,

-Kamu ve özel sektördeki her meslekten beyaz yakalı çalışanların, 

-Emekten yana siyasi çevrelerin, aydınların, bilim insanlarının ne diyeceği, daha da önemlisi mücadelede ne ölçüde yer alacağıdır!

Kıdem tazminatı ile ilgili olarak Ankara’da yapılan toplantı sonrasında Türk-İş’in Başkanı Ergün Atalay, her ne kadar üç şart koşup “Bu üç şart kabul edilirse konuşabiliriz” diyerek açık kapı bıraksa da, kıdem tazminatının bugünkünden geriye götürülmesini asla kabul etmeyeceklerini de söyledi.

DİSK adına dün bir açıklama yapan Genel Başkan Arzu Çerkezoğlu ise, “Kıdem tazminatını ortadan kaldırmaya, daraltmaya, budamaya yönelik her türlü girişime, fona devredilmesine ve tamamlayıcı emeklilik sistemi adı altında yok edilmesine karşıyız. Kıdem tazminatı müzakere değil mücadele konusudur” diyerek açıkladı DİSK’in tutumunu!

Hak-İş ise, her zaman olduğu gibi “Sükut ikrardan gelir” çizgisi izliyor.

Kamu emekçisi konfederasyonları ve sendikalarından henüz bir tepki yok!

İşçiler ve emeği ile geçinen tüm kesimler için bugün, en temel haklarını savunmak için harekete geçme günüdür. Çünkü içinde bulunduğumuz süreç, bundan sonra hangi koşullarda çalışıp yaşayacaklarının belirlendiği kritik bir süreçtir!

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...