Zenginler artık daha zengin !
Fotoğraf: Envato
Küresel krizin hemen ardından devreye sokulan politikaların küresel eşitsizliği daha da derinleştirdiğini pek çok kez vurguladık. Genel ekonomik verilere bakıldığında, dünya ekonomisinde krize dönük belirsizliğin sürdüğü, toparlanmadaki güçsüzlüğün tüm mali otoritelerce vurgulandığı bir dönemden geçiyoruz. Diğer yandan, geçtiğimiz hafta içerisinde Merill Lynch Capgemini’nin açıkladığı Dünya Servet Raporu’nda da görüldüğü üzere dolar milyonerlerinin sayısı kriz öncesi seviyeleri çoktan aşmış durumda. Rapora göre dünyadaki dolar milyonerlerinin sayısı geçtiğimiz yıl içerisinde yüzde 8.3 artarak 10.9 milyona ulaşırken, toplam varlıkları ise yüzde 9.7 artarak kriz öncesindeki zirvesi olan 40.2’in de üzerinde bir seviyeye, 42.7 trilyon dolara ulaşmış.
Gündemin her gün yeni bir kriz söylentisi ile çalkalandığı bir dönemde yapılan bu saptama belli bir bölge ile sınırlı kalmıyor. Krizinin başlangıç noktası olan Kuzey Amerika’dan, borç kriziyle boğuşan avro bölgesine, Afrika’dan, Asya’ya araştırmanın yapıldığı hemen her bölgede dolar milyonerlerinin sayısının ve toplam varlıklarının kriz öncesi seviyelerin üzerine tırmandığı belirtiliyor raporda.
Geliri 30 milyon doların üzerindeki ultra-zengin nüfustaki ve toplam varlıklarındaki artış ise daha da çarpıcı. 2010 yılında ultra zenginlerin sayısı yüzde 10.2 artarken toplam varlıkları ise yüzde 11.5 artmış. Sayıları ise milyonerlerin sadece yüzde 0.9’unu oluşturmasına rağmen varlıkları milyonerlerin toplam varlıklarının yüzde 36.1’ini oluşturuyor.
Raporda Türkiye’deki dolar milyonerlerinin sayısındaki artış da dikkat çekiyor. Sigortalı çalışanların yaklaşık yarısının açlık sınırının altında kalan asgari ücretle çalıştırıldığı ülkemizde dolar milyonerlerinin sayısı geçtiğimiz yıl içerisinde yüzde 5.8 büyüyerek 37 bin 900’e ulaşmış.
Peki bu rakamlar bize ne anlatıyor? Kriz sonrasında ABD ve Avrupa başta olmak üzere devreye sokulan krizden çıkış politikaları büyük ölçüde toplumun geri kalanından finans kesimine kaynak aktarımı ile sonuçlanmıştı. Sonuçta Büyük Buhran sonrası en büyük ekonomik kriz olarak yorumlanan bir krizden yaklaşık 2 yıl kadar sonra hisse senedi piyasaları eski seviyelerini hemen hemen yakaladı. Kimi ülkelerde ise aştı. Bu hızlı yükseliş, finans kesiminin kârlılığını fazlasıyla arttırdı. Kısa süre önce hedef tahtasına konan, aldıkları primler tüm kamuoyunca tartışılan yatırım bankalarının CEO’ları daha da yüksek primlere kavuştular. İstihdamdaki toparlanma ise finans kesimindeki toparlanmanın oldukça gerisinde kaldı. İşten çıkarmalarla birlikte, ücretler geriledi, işçilerin uzun mücadeleler sonucu elde ettiği pek çok kazanımı bir çırpıda gitti.
Demek ki neymiş? Hepimiz aynı gemide değilmişiz. Emekçilerden krizi aşmak için fedakarlık istenirken, birileri servetlerini katlamış. Emekçiler, “Ne teğeti, deldi geçti” derken kriz birilerini gerçekten fena halde teğet geçmiş. Kârlar çoktan toparlanmış, hisse senedi fiyatları şişmiş ama ücretler olduğu yerde saymış. Birçok iş yerinde kriz sürecinde tasfiye edilen haklar çoktan mazide kalmış.
Bir krizde daha sermaye sınıfı örgütsüz, işten atılma korkusuyla çil yavrusu gibi dört bir yana savrulan emekçilerin üstünden silindir gibi geçti. Kimi her türlü kayba rağmen işini korudu, kimi uzun süre işsiz kaldı, kimi halen işsiz. Sonuçta bazısı daha fazla, bazısı daha az ama hepsi kaybetti. Kazananların ise Merill Lynch’in raporunda ülke ülke dökümü verilmiş.
***
Yüksek kamu borçları ile ön plana çıkan Avrupa ülkelerinde uygulamaya konulan politikalarla avronun istikrarı çalışanların sırtından sağlanmaya çalışılıyor. Yunanistan’da başlayan yangın hızla İspanya, Portekiz hatta İtalya’ya yayılıyor. Yaşananlar yakın gelecekte Türkiye emekçilerinin örgütsüzlüğün bedelini bu kez çok daha ağır ödeyebileceklerini gösteriyor. Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku ekseninde oluşturulan iş birliğinin geliştirilmesi ve kurumsallaşması, Meclisteki temsiliyeti her ne olursa olsun, önümüzdeki süreçte Türk ve Kürt emekçilerinin sermaye kesiminin saldırılarını göğüsleyebilmeleri açısından kuşkusuz büyük önem taşımaktadır.
- Kurtarıcı mı, yoksa yeni günah keçisi mi? 09 Haziran 2023 04:18
- Seçim senaryoları ve ekonomiye dönük beklentiler 12 Mayıs 2023 04:19
- Kurda istikrar illüzyonu 28 Nisan 2023 04:21
- SVB krizinin arka planı ve düşündürdükleri 17 Mart 2023 04:52
- Para politikasındaki ayrışma belirginleşiyor 24 Eylül 2022 04:50
- Şimdi solun tam zamanı 12 Ağustos 2022 04:26
- Enflasyon gelir dağılımını bozuyor 08 Temmuz 2022 04:47
- Merkez Bankası şaşırtmadı 27 Mayıs 2022 01:12
- Kehanet çöktüğünde 22 Nisan 2022 00:37
- Enflasyon doludizgin 08 Nisan 2022 00:40
- Faiz politikasının bilançosu 10 Mart 2022 23:31
- Enflasyon geriler mi? 10 Şubat 2022 23:18