30 Mayıs 2020 00:20

Ne olacak bu sinemanın hali? / 1: Setlere dönüş, öncelik dizilerde

Pembe arka plan üzerine sinema projeksiyonu illüstrasyonu

Pixabay

Paylaş

COVID-19 salgınının dünya ekonomisine verdiği hasarın boyutları her geçen gün büyüyor. Henüz elde net veriler olmasa da kimileri durumun 1929 buhranından daha da kötü olacağına dair görüşler atıyor ortaya.

Global ekonominin ne olacağı, halihazırda salgın öncesinde zor durumda olan Türkiye ekonomisinin daha ne kadar kötüleşeceğine dair genel görüşleri işin uzmanlarına bırakalım. Kendi alanımız olan kültür-sanat dünyasına bakalım şimdilik. Salgının başlamasıyla birlikte sinema, tiyatro, konser salonları kapılarına kilit vurdu. Galeriler, müzeler kapatıldı. Son yapılan araştırmalardan birisine göre salgının bir süre daha devam etmesi durumunda dünya çapındaki müzelerin yüzde 15’i kapanma tehdidi altında. Benzer şekilde tiyatrolar da zor bir dönemden geçiyor. Salgın nedeniyle meslek hayatı durmuş olan tiyatro emekçilerinin temel ihtiyaçlarını karşılamak, geçimlerini kolaylaştırmak ve Türkiye’de bağımsız tiyatroyu desteklemek amacıyla ‘Dayanışmanın 100’ü Şiir’ adıyla yeni bir dayanışma platformu kuruldu birkaç gün önce.

Perşembe akşamı alınan kararlarla 1 Haziran pazartesiden itibaren 18 yaş altı, 65 yaş üstü insanların eve hapsedilmesi, içkili mekanların kapalı kalması koşuluyla ‘hayat normale’ dönüyor. Ancak bu yeni normalde henüz kültür sanat alanına dair bir düzenleme söz konusu değil. Bir tek açık hava konserlerinin başlamasına izin veriliyor ki, bu bile en azından bir kısım müzisyenin yeniden mesleklerini yapabilmeleri için bir fırsat.

Gelelim ağırlıklı olarak değineceğimiz sinemaya… Mayıs ayının başından itibaren ‘çifte bayram’ vurgularıyla haziran ayında önlemlerin gevşetileceği mesajının verilmesi halihazırda dizi çekimleri için set kurma çabalarını hızlandırmıştı. Sektörden gelen haberlere bakılırsa gelecek haftadan itibaren setler hızla kurulacak. Dünyada da benzer bir durum olduğu için salgın koşullarında setlerin nasıl çalışacağına dair bir standart oluşmaya başlamış durumda. Ancak, hem dünyadan hem de Türkiye’den gelen haberler kurulacak setlerde üretilecek içeriğin neredeyse tamamının televizyon ya da dijital platformlara yönelik olduğunu gösteriyor. Yani içerik üreticileri (yapımcılar vb.) halihazırda insanların evde kalmaya devam edeceği öngörüsüyle televizyon ve dijital platformlara yönelik içeriği öne çıkarıyor.

Türkiye’de de yaklaşık üç aydır setlerden uzak duran yapımcıların öncelikli olarak televizyona yönelik içerikleri hayata geçirmeye çalıştığını biliyoruz. Çünkü aylardır yeni dizi içeriği konulmadı televizyona ve bu sadık seyircileri dijital mecralara kaptırmak gibi bir riski de beraberinde getiriyor. Özellikle de salgın koşullarında. Yakın ve orta ölçekli sektör perspektiflerinin büyük çoğunluğu insanların bir süre daha evde oturmaya devam edeceğini öngörüyor. Bunun da iki önemli sonucu olacak gibi. Genel anlamda dizilerin yeni bir ‘altın çağ’a gireceği, üretimin daha çok bu alana kayacağı ve salgınla birlikte yükselişe geçen online pazarındaki büyümenin devam edeceği… Salgın öncesinde 160 milyon civarında abonesi olduğu ifade edilen Netflix’in yakın dönemde 200 milyona ulaşmasına kesin gözüyle bakılıyor ki, bu da yüzde 25’lik bir büyüme anlamına geliyor. Benzer bir büyüme oranını Türkiye’de de yakaladığı konuşuluyor. Benzer şekilde BluTv’nin de üye sayısını artırdığı ifade ediliyor.

Görünen o ki, salgınla birlikte ortaya çıkan krizden etkilenen alanlardan birisi olan dizi- sinema sektöründe yeniden bir kıpırdanma söz konusu. Dünya çapında kontrollü bir biçimde setlere dönüş söz konusu. Ancak bunun ilk aşamada sinemaya bir faydası olacak gibi görünmüyor. Televizyon ve online platformlara yönelik içerik üretimini öne çıkacağı kesin. Bunun en önemli faydası aylardır çalışamayan ve ekonomik olarak zorluklar yaşayan set emekçilerinin yeniden iş olanaklarına kavuşması olacak kuşku yok ki.

Ancak şu an için komada olan ve hayata nasıl döneceğini görmek üzere uyandırılıncaya kadar uyutulmuşa benzeyen sinema sektörü için bir süre daha beklemek gerekecek gibi görülüyor. Çünkü bu alanda durum çok daha karmaşık bir hale geldi ve her geçen gün daha da kötüleşiyor.

Dizinin başlığını “Ne olacak bu sinemanın hali” olarak koyduk ama oraya gelemeden yerimiz bitti. Sinemanın durumunu ve olası gelecek senaryolarını bir sonraki yazıda ele alalım…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...