26 Mayıs 2020 00:55

Cumhur İttifakı, azınlıkta kalsa bile iktidarda kalmanın yolunu arıyor

Fotoğraf: Kayhan Özer/DHA

Paylaş

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 14 Mayıs günü, seçim ve siyasi partiler yasalarının “Hemen değiştirilmesini” isteyen bir çağrıyla ortaya çıktı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, “baskın seçim”e gidilmesi halinde, seçime girebilmeleri için Gelecek Partisi ve Deva Partisine Mecliste grup kurma desteği verebileceklerini söylemesini bahane eden Bahçeli, açıkladığı 6 maddelik bir paketin ilk iki sırasına;

Siyasi Partiler Kanunu’nun hemen değiştirilmesini,

Seçim Kanunu’nda gerekli düzenlemelerin yapılmasını koymuştu!

AKP cenahı, ilk anda “Böyle bir gündemimiz yok” dese de, son yıllarda sıkça olduğu gibi, birkaç gün içinde “Bu konu bizim de gündemimizmiş”, hatta “Bu konuda çalışmalar yapıyormuşuz”a geldi!

Ve öyle görünüyor ki, haziranda açılacak TBMM Genel Kurulunda ele alınacak konulardan biri de bu, siyasi partiler ve seçim yasalarında yapılacak değişiklikler olacak!

BAHÇELİ AKP’YE BİR CAN SİMİDİ ATTI!

Çünkü, bir zamanlar rakiplerini “Seçime giderim ha!” diye korkutan ve kamuoyunda, “AKP kazanmayacağı seçime girmez” duygusu uyandıracak kadar seçim kazanma kültü yaratan bir partiyken, şimdi artık AKP,  seçimlerde katakulli yapan, seçim sonuçlarını kabul etmekte zorlanan, hatta seçimden korkan bir parti haline gelmiştir.

Bu yüzden Bahçeli’nin çıkışı AKP için bir can simidi olmuş görünmektedir. Hele de siyasi kulislerde, AKP’den 40 dolayında milletvekilinin ayrılıp Gelecek Partisi ve Deva Partisine geçeceği iddialarının konuşulduğu bir zamanda!

AKP’den yapılan açıklamalarda, milletvekillerinin seçildiği partilerden ayrılmasını ve başka partilere girmesini, “vekil transferi” gibi “etik dışı” girişimleri zorlaştırmayı amaçlayan çeşitli formüller üstünde çalışıldığı belirtilmektedir. Ancak medyada ve siyasi kulislerde, “Erken seçim olur mu olmaz mı” tartışmalarının yapıldığı, AKP’nin ise yerel seçimlerde yediği tokadı hâlâ hazmedemediği, dahası tek adam tek parti yönetiminin girdiği mecra dikkate alındığında, seçim ve siyasi partiler yasasındaki değişikliklerin iktidar sözcülerinin söyledikleriyle sınırlı kalacağını beklemek aşırı iyi niyetlilik olur. Tersine, AKP-MHP ittifakının “sonsuza kadar” iktidarda kalmasını sağlayacak formüller üstünde çalıştıklarını söylemek daha gerçekçi olur.

Burada elbette, “AKP ve MHP’nin toplam oylarının yüzde 50’lerin çok altında olduğu, hatta yüzde 40’ların bile altına ineceğine dair işaretlerin çoğaldığı, bugünkü antidemokratik sistemde bile artık seçim kazanmalarının imkansıza yaklaştığı koşullarda yasalarda yapılacak değişiklerle seçim kazanması mümkün müdür?” sorusu büyümektedir. Ancak, bu iki partinin ve onların tek adam yönetimlerinin hiçbir demokratik norm ya da adalet kaygısının kalmadığı dikkate alındığında, “Şu demokratik kaygılarla böyle düzenlemeler yapmazlar, yapamazlar” diye bir gerekçe öne sürmek artık gerçekçi bir yaklaşım değildir.

Bahçeli, “paketi” sunduğu ilk açıklamasında, gerekçesini, “CHP-İP-HDP-FETÖ-PKK, bunlara rağbet ve refakat eden diğer güdümlü siyasi defolar, Cumhur İttifakının kutlu iradesini kesinlikle aşamayacaklardır” diyerek açıkça ifade etmişti.

AKP İKTİDARI BEŞ YILDIR ŞAİBESİZ VE İTİRAZSIZ TEK BİR SEÇİM YAPTIRMADI!

7 Haziran 2015 seçiminden beri 1 Kasım 2015 seçimi, 16 Nisan 2017 referandumu, 24 Haziran 2018 cumhurbaşkanlığı ve milletvekili genel seçimi ve nihayet 31 Mart 2019 yerel seçimi... Bu seçimlerin her biri “şaibeli” ya da iktidarın sonuçlarına itiraz ettiği, itirazla da yetinmeyip sonuçlarını değiştirmek için müdahale ettiği seçimler olmuştur. Bunun tek istisnası, iktidarın 31 Mart seçiminin sonuçlarını değiştirmek için tekrarlattığı İBB Başkanlığı seçimi olmuştur.

Beş yıllık seçim tablosunun arkasındaki gerçekler, AKP-MHP ittifakının, az çok normal koşullarda yapılan bir seçimi kazanamayacağını göstermektedir. İktidarın, hile hurdaya başvurarak ya da devletin imkanlarını partinin imkanına dönüştürüp seçim sonuçlarını değiştirmeye kalkması, halkın muhalefet partilerini aşan bir tepki ortaya koyabildiğinin ortaya çıkmasıyla, hayli zorlaşmıştır.

Bu yüzdendir ki AKP-MHP ittifakı, yasaları kendi lehine düzenleyerek, seçim sürecine müdahale imkanlarını artırıp, sonuçların kendi lehine çıkmasını sağlamak istemektedir. Böylece Erdoğan ve ortakları, sonuçlara itiraz edecek olanları yasalara itiraz eder bir konuma itmeyi amaçlamaktadır. Bu nedenle iktidar sadece milletvekillerinin parti değiştirmesini sınırlamanın ötesinde, halkın oylarını telef edecek düzenlemeler yapmak için harekete geçmiştir.

YIĞINLARIN SİYASETE ÇEKİLMESİ ÇOK DAHA ÖNEMLİDİR

Yukarıda sözünü ettiğimiz tablo ve arkasındaki gerçekler, iktidarın bu girişimle yapmak istediklerinin, ne kadar antidemokratik, ne kadar hak-hukuk tanımaz ve ne kadar adaletsiz olduğunu söylemenin yetmeyeceğini göstermektedir. Çünkü iktidarın böyle kaygıları yoktur. Ama 7 Haziran seçimi ve sonrasındaki gelişmeler, en son yerel seçimler ve daha da sonra İstanbul seçimi, halkın siyasete doğrudan taraf olmasının bu konuda ne kadar etkili ve sonuç alıcı olduğunu; bu olmadığında ise iktidarın uygulamaları önünde bir engelin kalmadığını ortaya koymuştur.

Bu yüzden elbette ki Siyasi Partiler Yasası ve Seçim Yasası’nın değiştirilmesi için verilecek mücadelede Mecliste ve yığınların arasında iktidarın niyet ve amacını teşhir etmek çok önemlidir. Ama demokrasi güçlerinin, partileriyle, sendikalarıyla, emek örgütleriyle tek adam yönetimine karşı olan tüm kesimlerin, halkı harekete geçirerek siyasete müdahalesi çok daha önemlidir. Bu başarıldığı ölçüde AKP-MHP ittifakının pervasızlıklarına, keyfiliğine, antidemokratik uygulamalarına set çekilebilecektir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa