20 Mayıs 2020 00:02

Saydamın gölgesi: Kir

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Suretimizi Reality Show’dan izler gibiyiz: Şovun adı biyopolitika...

Ölenlerin adı, sanı, öyküsü yok ekranlarda. Her biri sayıdan ibaret: Misal, 18 Mayıs 2020’de şova dönüştürülmüş pandeminin 4 bin 171 sayılı resmi ölüsü, istatistiklerden gizlenememiş 150 bin 592 nolu yeni hastasıyız o kadar: Ne Ayşe, Fatma’yız ne de Ahmet ya da Mehmet.

Ülkemizde ilk resmi koronavirüs vakası üzerinden 70 gün geçti. Sağlık Bakanlığı verilerine göre dün itibarıyla yapılan toplam test sayısı 83 milyonluk ülkede 1.5 milyonu biraz aşabildi. Üstelik önemli bir kısmı mükerrer tetkik. Yani aynı hastadan birden çok tarama testi var, hasılı bu rakam 1.5 milyon farklı hastaya tekabül etmiyor. Yani bizde kaç farklı kişiye test yapıldığı bir AKP sırrı.

COVID-19 pandemisinde en riskli meslek grubu sağlıkçılar. Misal İtalya’da salgının daha ilk bir ayında “Salgında hayatını kaybeden sağlık personeli sayısı, 69’u doktor olmak üzere 120 olup enfekte olan sağlık personeli sayısı ise 10 bini aşmıştı.” Bu rakamların üzerinden 45 gün daha geçti, yeni sayıyı varın siz düşünün.

Gelelim Türkiye’ye: Bizzat 3 hafta önce Sağlık Bakanınca açıklanan enfekte sağlık çalışanı sayısı 7 bin 428 ve ortalama vakalarımız içindeki oranı yüzde 6.5”.

Sizce en riskli meslek grubu sağlıkçılara test yapılabilseydi ülkede sonuç ne olurdu? Bizzat Sağlık Bakanının açıklamasına göre “Sağlık personeli sayımız 1 milyon 61 bin 635 olup, bunun 165 bin 363’ü doktor, 204 bin 969’u ise hemşire”. Şimdi birkaç rakam da ben ekliyeyim: “Toplam diş hekimi sayımız 32 bin 859. Eczacı sayımız ise 37 bin 761.”

Şimdi ülkedeki toplam test sayısına geri dönelim ve kıyaslayalım: Salgının ilk iki ayında açıklanan toplam test sayısı sağlıkçı sayısına denk. Ülke nüfusu ise TÜİK 2020’e göre 83 milyon 154 bin 997. Yani en riskli grup olan sağlıkçıların ekseriyetine COVID-19 testi yapmayan, yapmak istemeyen bir salgın yönetimine tanıklık ediyoruz. Üstelik nüfusumuzun 81 milyonu hâlâ tarama testi yapılmayı bekliyor.

Sağlık Bakanlığı günlük pandemi verilerini açıklayarak şeffaf / saydam bir süreç algısı işliyor toplum nezdinde. Oysa bu paylaşımları oldukça yanıltıcı. Matematiği zayıf kılınmış bir toplum yaratmış olmanın güveni ile paylaşıyorlar verileri. 18 Mayıs tarihli Sağlık Bakanlığı veri tablosunda ilk günden bu yana toplam hasta sayısı 150 bin 593, toplam iyileşen hasta sayısı 111 bin 577 olarak sunulmuş. Ancak halen evinde veya hastanede iyileşmeyi bekleyen aktif hasta sayısı yok. Bunu öğrenmek için tabloda yer alan 4 bin 171 vefat sayısını 111 bin 577 iyileşen sayısı ile toplayıp çıkan sayıyı toplam 150 bin 593 sayısından çıkarmanız gerekiyor. Sanırsınız üniversiteye giriş sorusu. O sınavlar ki 2 milyona yakın gencimiz giriyor ve matematikte 40 sorudan ancak ortalama 4 doğru çıkartabiliyor, 1 milyonu sıfır çekiyor.

Hepimiz biliyoruz ki bir resmi rakamlar var bir de gerçekler. Misal Sağlık Bakanlığı salgının ilk gününden bu yana çekilen bilgisayarlı akciğer filmi (BT) sayısı ve bunlar içindeki koronavirüs ile uyumlu vaka sayısına günlük tablolarında asla yer vermiyor. Yine BT’si COVID-19 ile uyumlu olup tarama testi negatif olanlara de yer vermiyor istatistik paylaşımlarında. Halktan veri saklamak niye, neden? Oysa BT pozitif olup tarama testi negatif olanların nerede ise tamamı COVID-19 tedavisi görmekte. Yine Bakanlık bu olguların sisteme “şüpheli koronavirüs hastası” olarak kodlanmasına ICD kodları üzerinden engel oluyor.

 Osmanlı dahil hiçbir iktidar döneminde “bedenlerimiz biyopolitik bir gerçekliğe, tıp biyopolitik bir stratejiye” bu denli dönüştürülmemişti.

Peki ne yapmalı? Ya aklımızla dalga geçmelerine tahammül edeceğiz ya da örgütlü birliktelikleri çoğaltmanın yollarını bulacağız.

Sağlıcakla kalın.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...