15 Mayıs 2020 00:33

Komplo teorilerindeki ırkçılık virüsü

Yeni sağ'ın mitinginde dövizlerle insanlar.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Koronavirüs Almanya’dan başlayarak dünyanın pek çok ülkesine ırkçı-faşistlerin, diktatörlük rejimi peşinde koşanların elini güçlendirmişe benziyor. ABD Başkanı Donald Trump, her fırsatta koronavirüsün Vuhan’da bir laboratuvarda üretildiğinin söyleyerek, dünyayı Çin’e karşı birleştirmenin planını yapıyor. Ama bununla asıl olarak içerideki felaketi ve kendisinin sefil, başarısız politikanın üzerini örtmek istiyor. Bilimsel gerçekleri inkar edip, bir komplo teorisiyle Çin’i suçlu ilan etmek pek çok açıdan Trump’ın işine yarıyor. Ne var ki; bugüne kadar onun “laboratuvar tezi”ni doğrulayacak hiçbir kanıt ortaya çıkmadı. Tersine ABD’li bilim insanları bunun doğru olmadığına dair açıklamalar yapmaya devam ediyor.

Dikkat edilirse koronavirüs gerçeğini kabul etmek istemeyen ya da gecikmeli kabul etmek zorunda kalan ABD, İngiltere, Rusya, Brezilya, Türkiye gibi ülkelerde vaka ve ölüm sayısı kısa sürede hızla arttı.

Komplo teorilerine başvuran elbette sadece Trump değil. Onunla aynı zihniyeti paylaşan aşırı sağcı, faşist, ırkçı, ezoterik ve komplo teoricileri de dünyanın her yerinde aynı tezleri ortaya atarak, gerici emellerine ulaşmanın politikasını yapıyorlar.

Ölüm oranının düşük olması nedeniyle başarılı ülkeler arasında sayılan Almanya’da haftalardır Trump ile aynı zihniyette olanlar benzer teorileri kendilerine dayanak yaparak gösteri ve yürüyüşler düzenliyorlar. Sermaye basını tarafından “yeni sağ hareket” şeklinde adlandırılan bu gösterilerin merkezinde asılında “eski sağcılar” var. Değişik ırkçı-faşist parti ve örgütlerle bağlantılı kişi ve inisiyatiflerin çağrısıyla yapılan eylemlerde asıl olarak korona önlemleri sırasında demokratik hak ve özgürlüklerin kısıtlanmasına tepki öne çıkarılıyor. Süreci “Korona diktatörlüğü” diye adlandıran, maske takmayı ve fiziksel mesafe bırakmayı reddeden bu kesimler aynı zamanda aşının “zehir” olduğunu savunuyor. Genel olarak aşıya karşı çıkan bu kesimler, ilaç şirketlerinin daha fazla aşı satmak için koronavirüsü ortaya attıklarını da iddia ediyorlar.

Asıl olarak aşırı sağ söylemin damgasını vurduğu bu eyleme katılanlar ise çok farklı kesimlerden geliyor. Korona önlemlerinin yaratmış olduğu ekonomik, sosyal ve demokratik baskıdan bunalan sıradan vatandaşların bir kısmı bu kesimlerle birlikte sokağa çıkıyor. Bu nedenle eylemlere katılan herkesin sağcı-ırkçı olduğunu söylemek doğru değil. Keza korona önlemleri sırasında kapalı kalan küçük ve orta ölçekli işletmelerin sahipleri ya da çalışanlarının da eylemlerde boy gösterdiği belirtiliyor. Bu durum elbette aşırı sağcı faşistlerin yeni kesimlerle buluşmasını, onları etkilemesine olanak sağlıyor.

Almanya’daki faşistler bunları yaparken, Süddeutsche Zeitung’dan Nadia Pantel’in yazdığına göre, Fransa’daki faşistler koronanın sorumlusu olarak göçmenleri, sığınmacıları göstermeye başlamışlar. Sokağa çıkma yasağının olduğu dönemde bazı banliyölerde göçmen gençlerin çıkardığı olayları, “Fransızların sağlığını tehlikeye atıyorlar” şeklinde yansıtan Milliyetçi Cephe Hareketi (Rassemblement National) Başkanı Marine Le Pen, göçmenleri “pislik” olarak damgalayarak hedef gösterdi.

Açıktır ki, pek çok ülkede önceden var olan ancak koronavirüsle hızla derinleşen ekonomik ve sosyal sorunların geniş emekçi kesimler üzerindeki etkisi sarsıcı olacak. Bütün ülkelerde ekonomide hızlı bir küçülmenin olacağı, yüz binlerce insanın işini kaybedeceği, işsizlik ve yoksulluğun had safhaya ulaşacağı bugünden görülebiliyor. Çünkü, koronavirüsün hızlandırdığı ekonomik kriz öncekilerden farklı olarak bütün ülkelerde eş zamanlı ve küresel düzeyde yaşanıyor.

İşte ırkçılar, günümüz dünyasında temel sorunların anası olan kapitalist sisteme bir şey demeden Merkel ve Bill Gates gibi birkaç figürü hedefe koyarken, aslında tam anlamıyla hedef saptırıyorlar. Sağlık alanında yapılan kısıtlamalara, yüksek askeri harcamalara en küçük bir eleştiri yöneltmeyenler, komplo teorileriyle kafa karışıklığı yaratarak süreci demagojik tarzda suistimal ediyorlar.

Yani faşistler hep kullanageldikleri bildik demagojik yöntemlerini bir kez daha piyasaya sürmüş durumda. Genel olarak kapitalizm ve onu ayakta tutan parti ve hükümetler bu süreçte pek çok ülkede sınıfta kaldı. Ekonomik ve askeri açıdan güçlü olan ülkelerin, mesele halkın sağlığı olduğunda ne kadar güçsüz olduğu, başta ABD, Almanya, Fransa, İngiltere, Fransa olmak üzere pek çok ülkede net olarak görüldü. Bu nedenle geniş kitleler arasında sistem partileri ve kurumlarına tepki derinleşerek devam edecek gibi görünüyor.

Bu nedenle ırkçı-faşistlerin yeniden güç toplaması, her yerde emekçilerin yaşamını daha da zorlaştıracak. Koronavirüsle derinleşen ekonomik, sosyal ve demokrasi sorunları ancak farklı uluslardan emekçilerin ortak dayanışması ve mücadelesiyle aşılabilir.

Gerisi insanlığı yeni felaketlere sürüklemekten başka bir şey değildir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...