10 Mayıs 2020 23:56

Yürek örtüsü

İbrahim Gökçek tabutun içinde (ortada) ve törene katılanlar

İbrahim Gökçek için düzenlenen cenaze töreni | Fotoğraf: MA

Paylaş

Mehmet Uzun’un ‘Nar Çiçekleri’ kitabındaki şu cümle misali üşütüyor ne zamandır insanlar hepimizi: “...ve bağırdı annem tam kapıdan çıkarken. “Yüreğini ört...” “İnsanlar soğuk üşürsün.” İnsanlar soğuk: Ne ağır bir yük, nasıl acıtan… Öyle mi gerçekten?

Tam ortaklaştırabileceğimiz bir hayatın izlerini ararken, Helin Bölek ve Mustafa Koçak’ın ölümünü engelleyebilecek denli sesimizi yükseltip, onları duyduğumuzu hissettiremesek de İbrahim Gökçek’in yaşaması için kapıyı aralama olasılığı ortaya çıktığında farklılıklarımızla yan yana durmuş, biraz olsun yüreğimizi örtebilmiş, ısıtabilmiştik birbirimizi. Olmadı, olamadı. İbrahim Gökçek için de geç kalmıştık… Ahmet’in babasının çocuğu ile vedalaşmaya geç kaldığı gibi, geç kalınmasaydı tedavisi için, vedalaşmak zorunda dahi kalmayacağı sorusu asılıyken havada…

Ardından sosyal medyada yazılanlar ve bir anda “Geberdi” diyen bir topluluğun içimizde var olması ise yüreğimizi ne ile örtsek ısıtamayacak bir halde bıraktı hepimizi. Bu soğuklukla içimiz buz kesti. Ayazın ortasında, yazar olduğunu, hukukçu olduğunu iddia eden birtakım insanların tehditleriyle karşılaştık, birlikte yaşadıkları komşularını dahi öldürme planlarını, nasıl da silahlandıklarını anlatıyorlardı kah gülücükler saçarak, kah parmak sallayarak. Dört ayaklılara benzetmenin bir küçük görme olarak tezahüründe, geçmişte dört ayaklıyken iki ayaklı olmamızın bedelinin öyle ya da böyle hepimizde omurga ve diz sakatlıkları olduğunu bilmeyecek bir aymazlığın içinde öldürmenin gülerek anlatıldığı duygusal salınımlarına ortaklaştıramadığımız hayatlarının sınırından bakakaldık.

Bu tehditler, bir insanın, bir canlının ölümünden haz alma hali üzerinde düşünmemiz gereken bir gerçeklik. Bunca insan soğuğuna yüreğimizi ne ile örtsek çaresiz. O soğuğu kıracak yolları bulacak, hazzın şiddette aranmadığı koşulları oluşturacak adımlar atmalı. Şimdi de iki avukat cezaevinde açlık grevi/ ölüm orucunda, talepleri adil yargılama. Konya’da bir cezaevinden gelen haberlerde mahpusların maruz kaldıklarını iddia ettikleri insanlık dışı ve onur kırıcı muamelelere, işkenceye karşı açlık grevine başladıklarını öğreniyoruz. Adalet arıyorlar onlar da. Bir yanda gizli tanıklıklarla yalanlara maruz bırakılan avukatların, insanlık suçu olan işkenceye sesini çıkaranların adalet arayışı, diğer yanda kanlarımızla duş yapmak isteyen mafya örgütlenmesinin ifade özgürlüğünü, işkencecilerin suçlarını örtbas eden meşrulaştırmaları sonuna kadar destekleyen yargının böylece yollarına kırmızı halı döşediği şiddetle hemhal olma var.

İnsanımızı bunca soğutan ne ki, yüreğimizi örtüye muhtaç hale getirdi? Bir türlü yüzleşemediğimiz suçlarımızla övünen resmi tarihimiz, cezasızlıkla taçlandırdığımız katliamlar, işkenceler ve eninde sonunda adaletsizlik olmasın! Salgında iç içe çalışmak zorunda bırakılan işçilerin yaşadığı bir dünyada, sağlığı piyasaya teslim eden ülkelerin ölüm hızlarının adaletsizliği, evin tekinsizliğinde salgından değil de şiddetten ölenlere biçilen adaletsizlik belki de…  Ondan olmazsa açlıktan ölmenin adaletsizliği.

İnsanı ısıtmanın yolunu bulmazsak, yüreğimize ne örtsek nafile. Bu soğuğu gidermenin yolu bir başkasını hissetmek, dayanışmanın yolunu açmak. Bir diğeri olmadığında eksik olacağını göstermek.

Çoğaltan, ısıtan bir mesaj alıverdim dünyanın bir başka köşesinden gene. Tam soğukta kaldık diye düşünürken, sıcacık… İsviçre’den seslenmişti bu kez hiç tanımadığım, ama İstanbul Protokolü üzerinden adımı duymuş kimi meslektaşlarım, tüm meslektaşlarımıza dayanışmayla seslerini uzatmışlardı. Yaşadığımız yetememe halini, yüzleştiğimiz ölümleri hissederek, soğuk ama güneşli İsviçre göğü altında içimizi ısıtan güneşli gülüşleriyle bakıyorlardı gönderdikleri fotoğrafta. Onları gördüm, gördük. Hissettim iliklerimde. Biliyorum ki onlar da hissediyorlar beni, bizleri. Öldürmede haz arayanlara da hissettirmeli yaşamanın güzelliğini, dayanışmanın ve güven duymanın gücünü!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...