07 Mayıs 2020 00:47

Öğrenmek; öğrenmesini bilmek!

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Dün 6 Mayıs’tı, biyolojik ölümlerine rağmen her mücadele nefesi ve eyleminde yaşamaya devam ediyorlar. 12 Mart 1971 askeri faşist darbesine karşı yayımladığı bildiriyle darbenin faşist karakterini  ortaya koyan THKO’nun kurucu önderleriydiler. Emperyalizme ve işbirlikçi diktatörlüğe karşı mücadelenin bayraktarlığını yaptılar. Amerikan uşağı darbecilerle Amerikancı işbirlikçi burjuva partilerinin elbirliğiyle çıkarıldıkları darağacında haykırdıkları istikamet, sermayeye karşı birleşik mücadele kardeşliği ve proleter enternasyonalizmiydi. Halkların kardeşliği ve ulusların tam hak eşitliği de ancak böyle sağlanabilirdi. Çağrıları diri ve birleştiriciydi. Marksizm-Leninizme, Kürt-Türk kardeşliği ve birlikte mücadelesine, işçi ve emekçi kitlelerin eseri olacak devrimci kazanımlara vurgu yapıyorlardı. “Son sözlerinin öğreticiliği devam ediyor. Kapitalist burjuva gericiliği, güçleri ve entrikalarıyla tarihin çöplüğüne süpürmek için tarihi olandan öğrenmek; öğrenmesini bilmek şarttır.

Burjuva devlet iktidarını ellerinde tutanlar birkez daha “darbe” nakaratı tutturmuş bulunuyorlar. Manipülatif bir manevradır ve iktidar sıkışmasının ürünüdür. Sıkışma, birleşiklikliği değil, sorunların yarattığı baskıyı işaret ediyor.

“Milletçe birlik içinde olmamız gereken bir zamanda” söyleminin ikiyüzlü burjuva karakterini ileri işçi ve emekçiler görmüş olmalılar: Covid 19 öldürücü bir gerçek olmasının yanı sıra, öğretici-gösteren bir virüs da oldu. Sermaye ve devleti-hükümetleriyle işçi ve emekçilerin farklı sınıfların, farklı çıkarların, farklı dünyaların tarafı olduklarını görmelerine hizmet etme gibi bir rol de oynadı! Trilyonlar, yüz milyarlar sermaye şirketlerine gitti, işçi-işsiz ve yoksullara 1000 liracık! “Sürü bağışıklığı”na tabi tutulanlar da ikinciler oldular. "Sokağa çıkma kısıtlaması boyunca 16 bin 900 firma“nın faaliyetlerine devam ettiğini belirten Sanayi ve Teknoloji Bakanı Varank "11 Mayıs itibarıyla ülkemizdeki tüm otomotiv ana fabrikaları tekrar faaliyetlerine başlamış olacak” açıklamasında bulundu. Salgın bazı işyeri ve fabrikalarda çalışma ve üretimde sınırlamalara neden olmuş, çoğu işletme ve fabrikalarda ise, işçiler ölüm ile yaşam gereçlerini edinme arasında seçime zorlanarak çalışmayı sürdürmüşlerdi.

“Normalleşme” diye tarif edilen durum “sürü bağışıklığı”nın başka biçimde ifadesinden ibarettir. Korunaksızlar ve en az korunaklılar, işçiler, işsizler, yoksullar, çalışmak zorunda bırakılanlar en fazla kayıp verenler olacaklardır.

İşçi ve emekçiler hayatlarıyla oynanmasından, hayatlarına sermaye kârı dışında önem verilmemesinden öğrenmiş olmalılar. 

Ancak gerçek o ki,  öğrenmenin etkenleri, birbirleriyle de bağlı olmak üzere artıp çeşitlendikçe, siyasal sınıf bilincine ihtiyacın kendini dayatması da kaçınılmazlaşıyor. Sadece başarı değil, başarısızlıklar da; düşmanın hile ve entrikaları da sömürü ve baskıdan kurtuluşun yol, yöntem ve araçlarının geliştirilmesini ve bütün bunları kullanacak proleter ve emekçi gücünün daha sıkı örgütlenmesi gerekliliğini de sarsıcı biçimde ortaya koyuyor.

1 Mayıs’ı sermayeye karşı mücadelede daha ileri adımlar atmanın bir ‘basamağı’ olarak alan sınıf bilinçli işçiler, virüs salgınına karşı işyerlerinde işi durdurarak önlem alınmasını sağladıklarını dile getirdiler. Ülkenin ve dünyanın çeşitli kent ve bölgeleri işçi ve emekçilerin ileri kesimlerinin başını çektiği gece gösterileri ve mücadele marşlarıyla aydınlandı. Tutumları bütün sınıfdaşları/sınıf kardeşleri için öğreticiydi. Türkiye’de ve diğer kapitalist ülkelerde sömürüye son verip sosyalist kurtuluş hedefine doğru yürümek için, sınıf düşmanının sadece baskı politikalarını püskürtmeye değil entrikalarını boşa çıkaracak bilimsel aklın gücüne ve sosyalist sınıf bilincine de ihtiyacın arttığı bir dönemdeyiz. Sermaye ve her türden uşağının sömürülen ve ezilen sınıf ve kesimleri burjuva politik entrikalarla ve ideolojik manipülasyonlarla zehirleyip yedeklemelerini engellemek çünkü, aynı zamanda bilimsel aklın kullanımı yeteneğiyle de bağlıdır.

Devlet iktidarını ellerinde bulunduranlar hükümfermandırlar: Politikalarına yönelen eleştiri ve fiili itirazın her türlüsü, onlara bakılırsa “fütursuz saldırı"dır ve anında “hak ettiği cezayı görmeli”dir! Erdoğan, baro ve tabip odaları gibi kurumların “yapılarında düzenlemeler yapılması gerektiği”ni belirterek işaret fişeğini attı. Gereğinin yapılacağından kuşku duymak aldanmak olur.

Erdoğan iktidarı politikalarına muhalefet edenlere ya tabi olacaksın ya da bertaraf olmayı göze alacaksın dayatmasında bulunuyor. İşçi-emekçi muhalefetinin arttığı; uçaklar dolusu maske ve tulumun başka ülkeleri kurtarma iddialı gösterişli törenler eşliğinde ta Amerikalara gönderilip memleket insanı açısından toplumsal bir soruna dönüştüğü, milyonlarca asgari ücretlinin yoksullukla cebelleştiği; yüzbinlerce emekçiye 1177 lira ile geçinmenin dayatıldığı, pahalılığın arttığı bir dönemde, yeni bir manipülasyon malzemesine ihtiyaç duyan iktidar, burjuvaca olanı da dahil muhalefetin ve itirazın her türüne karşı boğucu bir “kapışma” söylemini devreye koyarak yeniden bir “darbe!“ tartışmasına girmiş bulunuyor. Sadece hedef saptırmıyor, baskı ve şiddeti yoğunlaştırmayı da işaret ediyor. Yeni bir “Allahın lütfu” durumu ilan etme ve yandaşları firesiz yedekte toplama taktiği olarak da görülebilir. Ordudan polise, özel ve milli istihbarattan güvenlik ve milis kuvvetleriyle ülke düzeyinde ağ kurmuş parti-devlet aygıtına; SS tedrisatlı “ülkücü komando birlikleri”ne; gözetleyici-yok edici dron’lara ve Diyanet güçleri ve fetvalarıyla “güvenceye alınmış” iktidarlarına rağmen, darbeden söz ediyorlarsa, bir entrikaya ihtiyaç duyuyorlar demektir. İşçi ve emekçiler bu aldatmacaya kanmaksızın hakları ve talepleri için mücadeleyi ilerletmeyi bilmelidirler. Tarihten alınacak ders budur.

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...