05 Mayıs 2020 00:49

Seçim beklentisiyle laf üretimi yeter mi?

fotoğraf:pexels

Paylaş

Tabii ki kimse laf üretip beklediğini kabul etmeyecektir! Herkesin iddiası, “Bir şeyler yaptığı”dır.

Bir şeyler yapmak”!.. Ne gibi bir şeyler örneğin? O bir şeylerin bir içeriğiyle tanımı ve adı yok mudur? Kavram olsa, belirli somutluklardan yansıyacak ve anlaşılacaktır. Değildir, başıboş genellemedir. Karşılığı yoktur. Pratikten kaçıştır. Laflamadır sadece.

Geliyor oysa. Yarın 6 Mayıs. Denizler zorlu pratiklerin çocuklarıdır. Kim Denizler düşüncesizce hareket etmişlerdir derse halt eder. Program edindikleri düzen değişikliğidir, sosyalizmdir. Uygulamada hatalar yapmış olmaları, insana, gepegenç oluşlarına özgüdür. Deney ve tecrübe eksiğiyle pratiğin öngörülme zorlukları hatalara  yol açar. Önemli olan; köklü hatalara düşmemek, sömürülüp zulmedilen kitlelerin, halkın karşısında olmamaktır.

Yalnızca toplumların, özel olarak kapitalizmin hareket yasalarını bulup açıklamakla kalmayarak, genel olarak düşüncenin gelişme yasalarını bulan, teorinin doruğu Karl Marx da teorisyen olduğu kadar bir pratisyen ve devrimci pratik vurgulayıcısıdır. Sınıf mücadelesini tarihin motoru saymıştır. “Feuerbach Üzerine Tezleri”nin hemen tümü pratiğe ve pratiğin önemine dairdir.

Pratiğe bağlanmayan teori ve görüşlerdense iyi laf salatası olur!

Günümüz Türkiye’sinde laf düelloları yaman. Pratiğe bağlanıyorlar mı? Pratikten bütünüyle kopuk laf salatası dahi olanaksızdır. En ileri madrabazlık ürünleri bile, ters yüz edilmiş belirli gerçekleri yansıtır ve -ileri sürdüklerine olmasa bile- belirli pratiklere bağlanır.

İktidar cenahı örneğin neler neler ileri sürüyor! İngiltere ve ABD’ye sağlık ürünleri bağışlayarak onları bile cebinden çıkardığı/çıkaracağı iddiasında. Salgın dolayısıyla halka 200 milyarlık destek yapmış! Henüz kaç kişinin cebine girdiği meçhul olan 2 milyon aileye 1000 TL dağıtılacağı iddiası bir yana, oysa, hiç geliri olmayanlara bile ancak faiziyle açılacağı söylenen krediler benzeri “destekler”le tamamlıyorlar miktarı! Yoksa hazine tamtakır ve sermayenin bile desteklenmesi zor. Ancak “drone”dan solunum destek aleti üretimine dönen damat gibileriyle hazine garantili ödemelerin akmakta olduğu en yakınlar…

Ama yasaklarla burjuva muhalefeti dahi hedefe koyan pervasızlık ve şiddette sınır tanınmıyor. Nereye el atsa, bütün uygulamaları kendisi açısından güç kaybetme ve gerileme etkeni. Günlük 39.24 TL ile geçinmeyi dayattığı hangi işsiz işçi ailesinin desteğini umabilir? Ve bunca sıkıntıya neden olmadan girdiği son seçimde hemen tüm büyük kentlerde kaybetmişken, yeni bir seçimi kazanma hayali kurması herhalde beklenemez.

Ancak “Oturup konuşalım”cı Kılıçdaroğlu’nun başında olduğu -halk eskisinin bir hayrını görmüş gibi- “Parlamenter sistemin güçlendirilmesi” savunucusu burjuva muhalefetin beklentisi, tam da bu. Erdoğan’ın, AKP ve Cumhur İttifakının tercih etmediğini/etmeyeceğini, uygulamalarıyla pratik karşılıklarının ortaya koyduğu bir seçim beklentisiyle avunmak!

Şüphesiz mutlak şey yoktur ve bir seçim de mutlak olarak olanaksız sayılamaz. Ancak şarta bağlıdır. Bu şart; halkın yalnızca tarafsızlaşması değil, bir bölümü tarafsızlaşırken asıl olarak tek adam yönetimi ve Cumhur İttifakına karşı bir mücadele içine girmesidir.

Şartın şartı ya da ön şart; çıkar ve talepleriyle iki burjuva ittifak arasındaki karşıtlık ve “alternatifler”e sığma olanağı bulunmayan baskı altındaki sömürülen kitlelerin mücadeleye yönelmesidir. Henüz bir proleter devrimin olgunlaşmadığı koşullarda halkın mücadelesiyle oluşacak aşağıdan bir zorlama Cumhur İttifakının direncini kırıp tercihini değiştirebilir.

Böyle bir baskının, devlet gücünü kullanmakta olan ittifak karşısında çaresiz kalıp laf salataları değerini yitirdikçe, peşine takma umuduyla, burjuva muhalefeti de yüzünü halka dönmeye götürmesi olmayacak şey değildir. Ve bir seçim bu yolla da gündeme gelebilir.

Bize düşen ve her halükarda uğruna elden gelen her şeyin yapılması gereken, bir seçim beklentisi olamaz; ama bu eğilimin hâlâ Denizlerin temsil etmekte olduğu devrimci bir platformda örgütlenerek, bir mücadele gücü olarak, pratikte üçüncü alternatifin yaratılmasıdır. Her yeni gelişme karşısında atılacak adımların belirleyicisi ise, somut güç ilişkileri olacaktır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...