25 Nisan 2020 20:12

Bizim egemenliğimiz

Kadın elleri

Fotoğraf: Pixabay

PAZAR
Paylaş

BATAK

Altın kumlar, kara, çamura dönüşür denizin bittiği yerde. Bir lağım kokusu fışkırır kıyıya vurmuş ölü balıklardan. Pelteleşmiş denizanalarıyla çürüyen yosunlardan. Güneşin kavurduğu bir kıyıda.

TAŞ DUVAR

Duvarlar var aramızda. Taş duvarlar. Güneş yükselmedikçe gölgesi yüzümüze vuran. Duvarlar var aramızda. Taş duvarlar. Yıkmadıkça ağırlığı üstümüzden kalkmayan.

TAŞ TAŞA KARŞI

Taşları üst üste koyanlar ördü duvarları. Taşları fırlatanlar yıkacaktır onları.

KURU KURUYA

Egemenliğin halkın olduğu söylenir. Kayıtsız, şartsız hem de. Yasalar da öyle. Aslında paranın, para babalarının egemen olduğu/oluşu her şeye. Söylenmeden/söyletilmeden. Şenlik parıltıları içinde kutlanır her yıl. Kuru kuruya seyredilerek/seyrettirilerek.

ÇOĞULLUK

Egemenlik diyorlar ya… İşsizliğin, yokluğun, yoksulluğun, açlığın egemenliği mi; özgürsüzlüğün, eşitsizliğin, adaletsizliğin, haksızlığın egemenliği mi yoksa? Hangisi? Sanırım hepsi. Halkın egemenliği. Çoğuldur halk çünkü.

BİZİM EGEMENLİĞİMİZ

Güneştir egemenlik. Sıcak ekmeği bölüşür gibi aydınlığı bölüşüldüğünde. Üretip yaratan özgürlüğün şarkılarını hep birlikte barış içinde söylediğimizde.

ZAMAN

Birbirini kovalayan saat rakkasları gibi sürüyor zaman. Durmamacasına birbirini kovalayıp yakalayamadıklarından.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...