22 Nisan 2020 20:36

Salgında esnek çalışma kurnazlığı

Laptop başında çalışan bir kadının elleri

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Kovid-19 salgını nedeniyle yapılan tüm uyarılara rağmen zorunlu olmayan pek çok alanda üretime ve çalışmaya devam ediliyor. Her gün yüz binlerce işçi salgın koşullarında yaşam hakkı ihlal edilerek çalışmak zorunda bırakılırken, ölüm ve işsizlik cenderesi arasında sıkıştırılıyor.

Koronavirüs ile mücadele iddiasında olanlar, hastalık riskine rağmen işçileri çalışmaya zorlayarak virüs ile adeta iş birliği yapıyor. Hastalığın yayılma riskine rağmen çok sayıda fabrika ve işyerinde yeterli tedbirler alınmazken, emekçiler sokağa çıkma yasağı olan günlerde bile alınan özel izinlerle çalışmak zorunda bırakılıyor. Emekçileri yapayalnız ve öldürücü virüse karşı savunmasız bırakıyorlar.   

Kovid-19 salgınına karşı önlemler çerçevesinde özel sektör ve kamuda esnek çalışma uygulamaları hayata geçirilmeye başlandı. Hukuken ‘küresel salgın’ gibi önemli bir ‘zorlayıcı sebep’ nedeniyle geçici olarak hayata geçirilmesi gerekirken, esnek çalışmanın salgın sonrasında temel çalışma biçimi haline getirilme ihtimali hiç de az değil.

Esnek çalışma, emekçilerin çalışma süreleri, çalışma koşulları, ücretleri ve yaptıkları işin niteliği açısından o andaki ‘koşullar’ nasıl çalışılmasını gerektiriyorsa o koşullarda çalıştırılmasını ifade eden tehlikeli bir kavram. İktidar, salgın ile ekonomik krizin iç içe geçtiği bir dönemde uygulanmaya başlanan esnek çalışma uygulamalarını kalıcı hale getirerek bir taşla daldaki bütün kuşları vurmanın hesabını yapıyor.

Salgın sürecinde ‘Üretimi ve istihdamı korumak’ iddiasıyla gündeme getirilen kısa çalışma ödeneğine 270 bin işyerinden 3 milyonu aşkın işçi adına başvuru yapıldığı açıklandı. Yaygın bir esnek çalışma uygulaması olan telafi çalışmasının kapsamı genişletilerek süresi kalıcı olarak iki aydan dört aya çıkarıldı ve cumhurbaşkanına bu süreyi iki katına çıkarma yetkisi verildi. Böylece sadece salgın nedeniyle değil, bölgesel veya sektörel kriz, ham madde yetersizliği, yeterli talebin olmaması gibi nedenlerle salgın sonrasında telafi çalışması yaptırılmasının önü açıldı.

Esnek çalışma son yıllarda kamuda da yaygın olarak uygulanmaya başlandı. Kamuda salgın nedeniyle evden çalışma, dönüşümlü çalışma, uzaktan çalışma vb. gibi uygulamalar hayata geçirilirken, kamu emekçileri çalışılmayan sürelerde idari izinli sayılıyor. Ancak salgın sonrasında esnek çalışma uygulamalarının devam etmesi planlanıyor.

Bazı illerde Milli Eğitim Müdürlükleri, salgın günlerinde okullar kapalı olduğu için tatil yaptığını sandıkları öğretmenleri asli görevleri dışındaki alanlarda çalıştırmak için tepki çeken kararlar almaya başladılar. Öğretmenlerin polis kontrol noktalarında ateş ölçmek için görevlendirilmek istenmesi, yardım malzemesi ve kolonya dağıtımında görevlendirilmesi, kalabalık yerlerde salgın bilgilendirme broşürleri dağıtmalarının istenmesi gibi girişimlerde gösterilen tepkiler üzerine geri adım atılması nasıl kurnaz bir zihniyet ile karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor.

İktidarın, kamu ya da özel sektör ayrımı yapmadan istihdam biçimlerinde güvencesiz, örgütsüz ya da yandaş/iş birlikçi sendikalara üye olunan, çalışma kurallarını tamamen kendisinin belirlediği bir istihdam yapısı oluşturmaya çalışıyor. Yoğun işsizlik tehdidi altında güvencesiz ve esnek çalışabilecek, iş güvencesi iktidara göstereceği sadakate ve uyuma göre belirlenecek bir iş gücü oluşturma hedefine ulaşmak için salgın döneminde hayata geçirilen esnek çalışma uygulamalarının salgın sonrasında da sürdürülmesi şaşırtıcı olmaz.

Kamuda ve özel sektörde iş gücü maliyetlerini aşağı çekmek adına istihdam ve çalışma biçimlerinin daha da esnekleştirilmesinin, emekçilerin ekonomik ve sosyal haklarında yeni hak kayıplarını gündeme getirmesi kaçınılmaz görünüyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa