10 Nisan 2020 00:14

Bir havuz problemi

Yolcular metrobüs bekliyor

Fotoğraf: Arif Hüdaverdi Yaman/AA

Paylaş

Öğrencilere sınavlarda sorulan sorulardan birisi de havuz problemleridir. Örneğin bir havuzu bir musluk 12 saatte doldurabiliyor. Ama havuzun dibindeki diğer muslukta 24 saatte boşaltabiliyor. Havuz boş iken her iki musluk açılırsa havuz kaç saatte dolar gibi vb. Koronavirüs salgınının akıbetine ilişkin öngörüler de bu problemlere döndü. Soruyu şöyle sorabiliriz; 65 yaş üstü ve 20 yaş altının sokağa çıkamadığı 80 milyonluk bir ülkede günde 20 bin test yapılıyor ve bunlardan 3 bin kişinin virüs kaptığı tespit ediliyorsa bu ülkenin tamamına ne kadar sürede test yapılabilir ve toplam hasta sayısı ne olur?    

Soru mantıksız değil mi? Evet öyle ama mantıksızlık yaşanan gerçeklikte. Çünkü havuz problemleri kendi içinde tutarlıdır ve başlangıçta havuz boştur, ya da kesin bir ölçü vardır. Peki koronaya karşı alınan izolasyon tavsiyelerinde ve kararlarında bir mantık, bir ölçü var mı? Örneğin bir başlangıç noktası -kesin izolasyonun sağlandığı gün, bir başlangıç noktası- var mı? Böyle bir başlangıç noktası bulunmuyor.

Ülkenin bir kısmına deniliyor ki sakın ola evden çıkmayın, en iyi çözüm izolasyondur, yakın temastan kaçının. Diğer kısmına deniliyor ki her gün işinize gidin, iş arkadaşlarınızla yakın temas halinde çalışın, akşamları da evde bıraktıklarınızın yanına dönün! Havuz problemleri kesin çözümlüdür ama bu problemin çözümü kesinlikle yoktur. Bu nedenle belki birkaç haftada kontrol altına alınabilecek bir salgının kontrolü aylara, yıllara doğru uzanıyor.

Ama bu koşullar hemen hemen her ülke için geçerlidir, çünkü kapitalist sistemde mantık aynı yönde çalışır, ekonomi aynı biçimde işler. Ne sermaye artı-değer sömürüsünden, kârdan, ne onların hükümetleri bu çarkı döndürmekten vazgeçebilirler. Bir süre sonra hem bizim iktidarın, hem de diğer iktidarların "Artık her şey kontrol altında, pandemi olağan gribe dönüştü, günlük yaşama dönüyoruz" açıklaması yapması şaşırtıcı olur mu? Olmaz. Çünkü bugün pandemiye karşı hükümetlerin uyguladıkları politika adı konulmamış bir ‘sürü bağışıklığı’ sistemidir. Yani ölen ölür kalan sağlar bizimdir.

Bu nedenlerden dolayı ‘Salgından sonra hiçbir şey eskisi olmayacak’ demenin fazlaca bir kıymetiharbiyesi bulunmamaktadır. Çünkü sonra, yani gelecek bugünden yazılıyor. İktidarlar halkı eve kapatıyorlar ama onlar aleyhine kararları almaya devam ediyorlar. Salgın sınıf mücadelesini tatil etmiyor. Ama bu mücadelede şimdilik avantajlı olan iktidarlar ve büyük sermaye. Çünkü onlar oldukça organize ve ne tür adımlar atacaklarını çok iyi biliyorlar. Örneğin “Yaşam normale döndüğünde” atacakları ilk adımlardan birinin uzun çalışmaları gündeme getirmek olacağını tahmin etmek için kahin olmak gerekmez.

Ellerinde kaynakları olanlar, yani dışarıda ve içeride sömürü ve soygundan kendi payını fazlasıyla alan ülkeler, işçi ve emekçilerin geçmiş mücadelelerinin kazanımları ile elde ettiği hakları kısıtlayarak da olsa şu salgın günlerinde onlara küçük bir pay vermeye devam ediyorlar. Ama bizim iktidar gibi halktan para toplamaya çalışanlar da yok değil. Bu arada işin kötüye gittiğini gören ve bir sosyal patlama endişesi taşıyan düzen muhalefeti ve ekonomistler para basıp dağıtın çağrılarını peş peşe yapıyorlar.

Yazıyı havuzla açtık, depremle kapatalım. Deprem günlerinde deprem bilimcilerden en çok duyduğumuz ve klişe haline gelmiş cümle neydi? Deprem öldürmez, bina öldürür! Şimdi de aslında korona öldürmüyor. Alınmayan önlemler, yerine getirilmeyen sorumluluklar öldürüyor. Buna karşın işçi ve emekçileri suçlamaları yakındır. Diyecekler ki “İzolasyona uymadılar, yakın teması kesmediler.” Öyleyse gelecekte her şeyin farklı olabilmesi için bugünden kesin ve gerekli tutumu almak zorunludur. Bilime uy, tam izolasyonu sağla, yakın temastan kaçın! Merak etmeyin bunu sağladığınızda en azından acil ihtiyaçlarınız kapınıza gelecektir. Evleri bütünüyle mezarlığa çevirmeye hiç bir iktidarın gücü yetmez. İşçi ve emekçiler bunu yapmayı başarırsa işte o zaman bir şeyler köklü olarak değişir ve yakın geleceği işçi ve emekçiler lehine yeniden kurmak olanaklı olabilir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...