04 Mart 2020 00:10

Hastane mescitleri büyütülürken: Koronavirüs ve cümle enfeksiyonlar

Paylaş

Hadi bir haberle başlayalım: Hitit Üniversitesi Erol Olçok Eğitim ve Araştırma Hastanesinde, Çorum Belediyesi tam 280 kapasiteli bir mescit açmış. Tarih, Haziran 2018. Kapasite: 240 erkek, 40 kadın. Malumunuz, hastanelerde kadın ve erkek hasta sayısı yaklaşık eşittir. Bu veri üzerinden çokça soru sorulabilirse de cemaat beklentisinin hastane dışından erkek cemaat olarak öngörüldüğü yadsınamaz. Oysa hastaneler sağlıklı bireyler için enfeksiyonlar açısından en riskli alanlar.

Haftalardır koronavirüs salgını tüm dünyada en önemli gündem. Nasıl bulaştığını, özellikle de insandan insana geçişini bilmeyen yok. Hasılı bildiğimiz grip gibi bulaşıyor. Bu son salgının da gösterdiği üzere hastaneler sağlıklı bireyler için hastalık yapan bakteri ve virüslerle temasta en riskli alanlardan. Toplu namaz, yan yana kılınan, yüzeye alnın secde edildiği, bitiminde selam kısmında başın her iki yanda ibadet edenlere yakın mesafeden çevrildiği bir ibadet. Çok açık ki 'COVID-19' etkeni koronavirüs dahil tedaviye dirençli bulaşıcı hastalıklarda özellikle hastane mescitleri riskli alanlar. Hastalar ve hastane çalışanları ile ziyaretçiler ve mahalle insanları yakın temas halindedir. 

İbadethaneleri kirletmek "ayıp ve günahken" Gezi süreci sonrası “suç” addedilmişti. Hatırlarsak, yaralıları tedavi eden hekimler için “İbadethaneyi kirletme suçu” icat etmişti mahkeme. Ama suçsa bu cin misali mahkemede durduğu gibi durmaz, değil mi? Peki bu “suçu” gerçekte en fazla kimler işliyor bir göz atalım.

Kanımca “İbadethaneleri kirletme suçunun” en büyük ve gerçek uygulayıcıları eski yazılarımda da andığım üzere AKP döneminde atanmış olan hastane yöneticileri ve Sağlık Bakanlığıdır. Hızla yaygınlaştırılan ve büyütülen hastane mescitlerinde gerekli önlemleri almayarak kimi zaman ölümcül olabilen ilaçlara dirençli hastane enfeksiyonlarının yayılması için elverişli mekanlar yaratmışlardır onlar.

Kısa bir inceleme yapıldığında tıp bilim insanlarının bir tabu olarak, hastane enfeksiyon kaynaklarından hastane mescitleri bağlamında neredeyse hiç bilimsel yayın üretmedikleri, oysa “turistik camilerden” de başlasa Diyanet İşleri Başkanlığının az da olsa yol aldığından söz edebiliriz. Denebilir ki bu coğrafyada 'enfeksiyon zinciri bağlamında hastane mescitleri' hakkında akademik yayın, bilimsel özerkliğin turnusolu.  

Geçmiş yazılarımdan birinde de bahsettiğim üzere, Google’da kısa bir tur sizi şu cümlelere götürebilir. “İstanbul’da yapılan incelemeler camilerdeki büyük tehlikeyi ortaya çıkardı. En temiz kabul edilen Diyanet Mescidi ve Sultanahmet Camisi halılarından alınan örnekler Yeditepe Üniversitesi laboratuvarında incelendi ve bakteriye rastlandı. Bunun üzerine Diyanet seferberlik başlattı.”

Diyanet camileri bakterilerden arındırmak için kimileyin seferberlik başlatıyor ama Sağlık Bakanlığı bünyesindeki hastane mescitlerinde durum vahim. Üstelik bu mescitlerde olası mikroplar ölümcül. Diyeceğim odur ki; alnını, ellerini ve ayaklarını hastane mescitlerindeki, halıdan secdeye koyan her kişi hastane enfeksiyonları için taşıyıcı bir kaynak veya hastalık mağduru olabilir.

Sorun bir din ve tıp bilimi çatışması değildir. Örneğin Said Nursî’nin “Tuvalete giderken idrar bulaşmasın diye önüne bir bez tuttuğunu” aktaran müritleri ne yazık ki onun hijyene dair özenini hastane mescitleri bahsinde, üstelik tıp diploması eşliğinde hatırlamak istememişlerdir. Yoksa maliyet artırıcı olsa da çözümü mümkün bir konudur bu. Malum hastane enfeksiyonları özellikle yaşlı, çocuk ve bağışıklık sistemi zayıflamış bireyler için ciddi yaşamsal risk taşımakta. Hastaneye yatan hastalar arasında gelişmiş ülkelerde yaklaşık yüzde 9, diğer ülkelerde ise her yüz kişiden 25’ine varan oranlarda görülebilmektedir. Yani hastanede olmasalardı bu illete yakalanmayacaklardı. 

İşte Çorum, işte COVID -19 dünya salgını, işte hastane mescitleri...

Başka söze ne hacet!

Sağlıcakla kalın.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...