13 Şubat 2020 00:25

Hakemlerle oynamak

Hakemlerle oynamak

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Hedeflerine ulaşabilmek için pahalı oyuncular transfer etmeyi zorunlu gören, transfer dışında takımı başarıya ulaştıracak başka yöntemler bilmeyen ya da bu yöntemlerin işe yarayabileceğine inanmayan yöneticiler takımları her puan kaybettiğinde medyanın da çanak tutmasıyla ortalığı yaygaraya veriyorlar. Onlar ne zaman puan kaybetse, o gün futbol, hakemler eliyle katledilmiş ve adeta bir futbol faciası yaşanmıştır!.. Hakemler adaletli olabilse asla puan kaybetmezler!.. Oynadıkları futbolun vasata ulaşmakta bile zorlanması falan hep hakemlerin adaletsiz yönetimi yüzünden!..

Başarısızlık karşısında sorumluluk üstlenip olan biteni özeleştiri çerçevesinde ele almaktansa, birilerini hedef tahtasına oturtup dikkatleri oynadıkları berbat futboldan uzaklaştırmak, kendileri açısından daha kolay, daha işe yarar bir tutum…

Yönetici olarak en iyi bildikleri iş, fanatik taraftarlarının gönlünü okşamak ve onları yedeklemek üzere içinde bolca “hak”, “adalet” laflarının geçtiği kışkırtıcı açıklamalar yapmak. Tabii bu açıklamalarda, kendilerini engellemek isteyen karanlık güçlere ve “düşmanlara” yönelik mesajlar da eksik olmaz. İşi, kaybetmelerinin sorumlusu olarak gördükleri kişi ve kurumları, “bunun bedelini ödeyecekler” diyerek tehdit etmeye kadar vardırırlar…

O kadar ikiyüzlüdürler ki, kendi işlerine gelen hakem hatalarında çıtları çıkmaz. Böyle durumlarda asla adalet arama ihtiyacı hissetmezler. Galip geldilerse, hak ve adaletin yerini bulmuştur çünkü!.. Adaleti, galip gelmeleri şartına bağlayacak kadar sefilleşmişlerdir…

Kulübün borcu milyarlarla telaffuz ediliyor yani kulüp borç batağında. Lakin borç kimin umurunda? Hâlâ yeni oyuncular transfer etme peşinde koştururlar…

Bu arada yetkili, karar verici muktedirlere yaltaklanmayı da unutmazlar. Onlarla her koşulda aralar iyi olmalı!.. Kısacası, tam anlamıyla pespaye bir yönetici profiliyle karşı karşıyayız…

Teknik direktör geri kalır mı? O da kaybettikleri maçların ardından yöneticilere ayak uydurur ve isyana katılır. Takımı ilk 45 dakikada rakip kaleye tek bir isabetli şut atamamıştır ama olsun, o bunu dert etmez. Ne kadar büyük bir camia olduklarını hatırlatan laflar eşliğinde puan yitirmelerine neden olan “sorumluları” ortaya koyma çabasına girişir. Sorumluların kimliği konusunda yöneticileriyle hemfikirdir. O da “hak”, “adalet” sözcüklerini ağzından düşürmeyerek konunun futbolun uzağında kalmasını sağlar... “Futbol konuşmak istiyorum ama hakemler buna izin vermiyor” gibi laflarla yetersizliğini kamufle etmeye çalışır…

Teknik direktör olarak futboldan konuşsana sen, yapsana maçın analizini, maçtan önce neler planladığınızı, sahada ne kadarını yaptığınızı, ne kadarını yapamadığınızı ve neden yapamadığınızı anlatsana. Diğer konularla ilgili olarak yöneticiler zaten atıp tutuyor, onların üstüne bir de senin zırvalamana gerek yok ki…

Futbolun, hakem yorumu dahilinde oynanan bir oyun olduğunu, hiçbir pozisyonun tıpatıp aynı olmadığını, olamayacağını bu nedenle de hakem kararlarında bir standart tutturmanın kesinlikle mümkün olmadığını, tüm bunlar göz önüne alındığında hakem kararları üzerinden adalet arayışına/tartışmasına girmenin hiçbir anlam taşımadığını bir türlü anlayamayan yöneticiler, teknik direktörlerle ancak bu seviyeyi yakalayabiliyoruz…

Aslında, mağduriyet şovundan ibaret bütün bu tantananın tek amacı hakemleri sonraki haftalar için baskı altına almak… Hakemler üzerine oynamak, futbol oynamaktan çok daha kolay bu ülkede…

Futbol, teknik ve ekonomik olarak çökmüşken, tüm bunların baş sorumlusu olan yöneticilerin ve teknik direktörlerin başkalarını suçlayarak işin içinden sıyrılma çabası, yüzsüzlükten başka bir şey değil…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...