08 Şubat 2020 00:07

Tükenen iktidar, örgütsüz ve hesapsız muhalefet

Sabiha Gökçen'de düşen yolcu uçağı, bir asker cenazesi ve Van'daki çığ felaketi fotoğraflarından kolaj.

Fotoğraflar: (Çığ) Özkan Bilgin, (Asker Cenazesi) Bayram Sarayoğlu, (Uçak Kazası) Muhammed Enes Yıldırım - AA | Kolaj: Evrensel

Paylaş

El Kaide unsurlarını korumak için TSK’yi siper eden politika tükenişte. Ateş düşen ocaklara yenileri ekleniyor.

Halklarımıza büyük acılar yaşatan bu yanlış politikanın bir an önce son bulması gerek. Bu iflas etmiş politikada ısrar demek, hangi isim altında sunulursa sunulsun cihatçı örgütlerin korunması uğruna halkımızın çocuklarını ateşe atmak demek olacaktır.

Daha birkaç gün önce 8 askerin ölüm haberiyle sarsıldı Türkiye.

Suriye’den ve dolayısıyla Rusya’dan şubat sonuna kadar süre istemek, Suriye ordusunun kendi topraklarında geri çekilmemesi halinde kendi göbeğini kesmeye kalkmak demek, Suriye topraklarında daha çok ölüm daha çok kan, gözyaşı ve acı demek değilse nedir?

Hükümet bundan vazgeçmeli, askerleri İdlib’den derhal çekmelidir.

Rusya, kendi hesapları ve yatırımları için ufak tefek rahatlatmalar sağladıkça Türkiye’nin her türlü daha çok batağa battığı görülmelidir artık. Yeniden ABD’nin ipine sarılmak da felaketlerden felaket seçmektir.

Suriye Hükümetinin temsilcisi ile MİT Başkanının Rusya’da görüşmeler yaptığı tüm dünya tarafından bilinirken, içeride milliyetçiliği körüklemek, din istismarını sürdürmek, kamplaşmayı kışkırtarak iktidarının ömrünü uzatma seanslarının daha çok cana mal olacağı açık değil midir?

Ve ayrıca tükenişi daha çok savaş, dökülen ve dökülecek olan kan üzerinden durdurmak mümkün değil artık.

İçerideki vahim durumu vatan, millet, sakarya söylemi ile ne kadar sürdürebilirsiniz ki?

Şu birkaç hafta içindeki olup bitenler ve iktidarın her taraftan patlayıp saçılan kötü icraatlarını nasıl örteceksiniz?

Bayrakla, şehitler söylemiyle, beka çağrılarıyla, dinle telkinle onca kiri pası, acıyı kapatmak nasıl mümkün olacak?

Elazığ ve Malatya depremiyle, iktidarınızın oy almak için yere göğe sığdıramadığı halka neyi reva gördüğünüzü bir kez daha büyük bir yıkımla, ölümlerle ve acılarla yaşadık. 41 ölü… Ölümleri TOKİ üzerinden ranta devşirme hesabı sürüyor.

Van-Bahçesaray’daki çığ felaketi sizin felaketleri nasıl büyük bir faciaya dönüştürdüğünüzün açık seçik sunumu oldu. 41 kişi hayatını kaybetti. Kar tünelleri yok, ama deprem paraları duble yollara, sarayın ihtiyaçlarına gitmiş. Deprem ve çığdan ölümler sizin almadığınız önlemlerdendir. Daha çığın altında can verenlerin çığlıkları kulaklarımızdayken, nefesimizi tutmuş durumu öğrenmek isterken, mitinglerinize ara vermediğiniz gibi, sizin iktidarınızın kulu kölesi edilmiş medyanız felaket haberlerini kesip mitingde sıraladığınız TOKİ başarılarınızı duyurmayı yeğledi.

Çığın altında kaç can var bilmiyoruz daha. Halkın temsilcisi belediye eş başkanlarını görevlerinden alıp yerine atadığınız kayyumlarınız, eski ve yeni milletvekilleriniz, atanmış vali ve kaymakamlarınız halkın değil, sizin algınız, görünümünüz ve sunumunuzla ilgili.

Ya Sabiha Gökçen… Havaalanındaki ikinci pistin temeli atılalı yıllar oldu oysa. Dört yılda dünyanın en büyük havaalanlarından birini bitirmekle övünüyorsunuz, onlarca işçinin ölümü pahasına yaptınız bunu, peki ikinci pisti hangi hesapların ürünü olarak gerçekleştirmediniz?

Facia sonrasında uçaktaki tüm yolcular yaralandı. Ağır yaralılardan 3’ü hayatını kaybetti. Bu faciadan sonra hükümetin sergilediği tutum deprem sonrasından, çığ düşmesinde yaşadığımız felaketlerden farklı değildi.

Kızılay üzerinden bağışlar almak, işçi ve emekçiler, esnaf ve emeğiyle geçinen yurttaşlarımız her türlü vergi verirken, dolaylı dolaysız soyulurken halkımız, hayat pahalılığı almış başını giderken, işsizlik büyürken, 130 bin metal işçisinin TİS’i üç beş kuruş artışla bitirilirken, sizin yandaş devasa şirketleriniz sizlerin telkin ve yönlendirmesiyle vergi vermemek için milyon dolarları yine sizin yönettiğiniz vakıflara aktarırken kimse kör değil. Halklarımız bunları görüyor ve o bir gün, kaçınılmaz olarak açılacak olan o tarih defterine bunları bir bir kaydediyor.

Vakıfları, tarikatları beslemek, din üzerinden politika yapmak, el kaldırıp indirme kürsüsüne çevirdiğiniz TBMM’de depremi, felaketleri duayla defetmeyi vaaz etmek, bilim kürsülerini işgal etmiş meczupların söylemlerinin para etmediğini görmeniz gerek. Ve benim de o gün orada bulunduğum Sivas katliamına elinde benzin bidonu ile giden katilleri affetmenizi halklarımızın affetmeyeceğini kaydetmelisiniz…

Artık milliyetçilikle bayrak sallayıp olup bitenin üzerini örtmek, din istismarıyla milyonlarca insanı yedeklemek pek mümkün görünmüyor beyler. Açlık, işsizlik, sefalet, adaletsizlik çekilmez hal aldı. İçeride ve dışarıda iflas etmiş bir hükümet var…

Ancak elbette birleşmek, örgütlenmek, hedefi belirlenmiş bir mücadele bayrağı altında ilerlemek mümkün olmadıkça, bu kötü gidişat kısa sürede durdurulamayacak…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa