07 Şubat 2020 00:24

Bağımlılık işte böyledir

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Hatırlanacağı üzere Diyanet İşleri Başkanlığı TOKİ konutları için ödenen faizin, faiz sayılmayacağına ilişkin bir fetva yayımlamıştı. Meraklı vatandaşlar aynı kurumun ülkenin dış ülkelere ödediği faizin, ülke içinde diğer alanlarda ödenen faizin faiz sayılıp sayılmayacağına ilişkin bir fetva yayımlamasını sabırla beklediler. Ama kurumdan bu konuya ilişkin herhangi bir açıklama gelmedi. Sükut ikrardan gelir diye düşünecek olursak, belli ki işin o tarafının zaten “Piyasa kurallarına göre işlediği” varsayılmış, piyasa kurallarının dinin kurallarından güçlü olduğu susarak kabullenilmişti. Öyle anlaşılıyor ki Diyanet'e göre bu konuyu deşelememek ve susmak Müslüman'ın görevidir!    

Ana muhalefet partisi bu tartışmalar üzerine geçenlerde ekonomiye ilişkin bir rapor açıkladı. Bu rapora göre: “Geçen yıl ocak-kasım döneminde Türkiye, kamu ve özel sektör borçları için dışarıya 13 milyar 95 milyon dolarlık dış borç faiz ödemesi yaptı. Bu ödemeyle birlikte Ocak 2003-Kasım 2019 aylarını kapsayan AKP döneminde dış borç için ödenen toplam faiz 169 milyar 181 milyon dolara kadar çıktı” tespiti yapılıyordu.

Bu dolar ödemelerinin TL karşılığı şöyle oluyor: AKP iktidarı döneminde, bütçeden iç ve dış borçlar için toplam 932 milyar lira faiz ödemesi yapılmış. Devlet 2019 yılında 100 milyar TL, ayda ortalama 8,3 milyar lira, günde 247 milyon lira, saatte ise 11 milyon lira faiz ödemiş. 17 yılda AKP iktidarının ödediği faiz ise ortalama yıllık 54,8 milyar TL, aylık 4,6 milyar TL, günlük 152 milyon TL, saatte ise 6 milyon TL olmuş. Raporda, 2019 yılında faiz ödemelerinin yüzde 35,1 artarak 100 milyar liraya çıktığı da vurgulanıyor.

Dış borçların 450 milyar dolar civarında olduğu ve bu borcun hiç artmayacağı varsayıldığında bile ortaya çıkan tablo oldukça vahimdir. Ülke inek gibi sağılmakta, iliklerine kadar sömürülmektedir. Köprülere, tünellere, şehir hastanelerine, hava meydanlarına vb. verilen geçiş ve müşteri garantileri bu tabloyu her geçen gün daha da ağırlaştırmaktadır. Kuşkusuz böyle soyulan tek ülke Türkiye değildir ve genel olarak bağımlı ülkelerin borçları da ödedikleri faizler de giderek artmaktadır.

Bir süre sonra sadece aldıkları faizlerle saltanat süren ülkeleri görmek hiç de sürpriz olmayacaktır. Emperyalist kapitalizmin asalaklığının ve çürümesinin en önemli belirtilerinden birisi işte bu tablodur. Ezen ve ezilen ulus tespitleri boşuna yapılmadı. Sorun ezilen, bağımlı ulusların bu tabloyu nasıl değiştirecekleri, bu bağımlılık ilişkilerinden nasıl kurtulacakları meselesinde gelip düğümlenmektedir. Dişimizi sıkalım, borçlarımızı ödeyelim, bağımsızlığımızı kazanalım düşüncesi ve tutumu olmayacak işler konusunda hayal kurmaktır ve gerçeklerle bağdaşmamaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti Osmanlı’dan kalan borçları on yıllarca ‘dişini sıkarak’ son kuruşuna kadar ödemişti. Ama bugün ortaya çıkan tablo yukarıdaki gibidir. Sorun emperyalist sistemden, bağımlılık ilişkilerinden radikal bir kopuş sorunudur ve ekonomik, siyasi, askeri, diplomatik bağımlılık ilişkileri parçalanıp atılmadan, ayakları üzerinde onurla duran bir ülke hayal etmek gerçekçi değildir. Ama bizim ne İslam’ı politik amaçla kullanan iktidarımızın, ne de düzen savunucusu laik muhalefetimizin böyle sorunları bulunmamaktadır.

O zaman bu kimin, kimlerin sorunudur? Ülkenin bağımsızlığını, halkın onurunu kim koruyacaktır? Bu sorunun yanıtını ülkeyi bugün yönetenlerden ve gelecekte yönetmeye talip olan düzen muhalefetinden alamayacağımız açıktır. Sorunun tek köklü çözümü halkın kendi kaderini kendi eline alması, ülkeyi ve devleti yeni baştan kurmayı başarmasıdır. Bu ise işçi ve emekçi halkın iktidarı alması ile olanaklı olabilecek bir durumdur.

Bunun bir hayal olduğunu, gerçekçi olmadığını düşünenlere söyleyeceğimiz şudur: Sınıf mücadelelerinin, halk hareketlerinin tarihi, en umutsuz diye nitelenen zamanlarda yeni bir umutla ileriye atılan kitlelerin eylemlerinin yaratıcılığı, eskiyi yıkıp, yeniyi kurma yeteneği kanıtlanmış gerçeklerdir. Tarihin bu sayfalarının yazılmasına etken olan gerçekler, uzlaşamaz zıtlıklar bugün de yürürlüktedir ve hiçbir toplum bunların yol açacağı sonuçlardan kaçınamayacaktır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa