09 Ocak 2020 00:37

ABD korsanlığına ve gerici savaşlara karşı mücadele şarttır

ABD'de savaş karşıtı eylem

Fotoğraf: Yasin Öztürk/AA

Paylaş

Ateş hattı kavramı çoğu kez ‘sıcak savaş’ durumları dolayısıyla kullanılmıştır. 2020’nin ilk günlerinde, savaş sahası olma vasfına hala sahip bir ülke ve bölgede, dünyanın en büyük savaş makinesinin fırlattığı işaret fişeği, Ortadoğu gibi yüzyıldan daha uzun zamandır dünyanın kaynayan kazanı durumundaki bir bölgeden dünya semalarına yayılabilecek “savaş alevi”ni ateşleyecek bomba pimiydi. Savaşların büyük ya da küçük olsunlar krallar, hükümdarlar, başkanlar, generaller tarafından çıkarılıp çıkarılmadığı tartışması bir yana bırkılırsa, İran’ın “savaş sanatı uzmanı generali”nin Beyaz Saray yönetiminin emperyalist-siyonist çıkarlar açısından tehdit sayılarak hedef seçilmesi ve aleni bir suikastle öldürülmesi, ancak savaş stratejisi kapsamında, olası daha büyük çatışmaları ‘göze alarak’ baş vurulacak bir korsanlıktır. İran’dan gelen karşılığın balistik füzelerle üs vurma şeklinde olması, bölgenin ve dünyanın karşı karşıya olduğu tehlikenin büyüklüğü açısından eklenen diğer unsurdur.

Türkiyeli ve diğer burjuva kapitalist ülkelerden kimi “savaş çakalları”nın Süleymani’nin “acımasızlığı ve katilliği” söylemiyle Trump yönetiminin yığınsal kırımları tetikleyici provokasyonuna yedeklenmesi, IŞİD-İsrail-ABD ve Türkiyeli savaş misyonerliği karargâhının İran devlet yönetimiyle çıkar hesaplaşmasıyla dolaysızca bağlıdır. Burjuva savaş makinesine bağlanmış savaş goygoycusu takımından yazar ve “analist”lerin ve burjuva devlet yöneticilerinin “İslam kardeşliği” üzerine propagandasının halk kitlelerine yönelik ikiyüzlü aldatmacadan ibaret olduğu bir kez daha açıklık kazanmıştır. “Suriye’de İran’a karşı savaşıyoruz” diyecek denli itirafçı konuşmalar yapanların yanı sıra, “rakip İran’ın etkisizleştirilip sıradan bir güç durumuna düşürülmesi” beklentisini “itidal” çağrısıyla dışa vuracak sözler edenler de, artık daha az maskelidirler!

ABD başta olmak üzere başlıca emperyalist güçlerin ve işbirlikçi kapitalist gericiliklerin pazar ve etki alanları üzerine rekabet ve paylaşım politikaları, dünyayı yeni ve patlaması durumunda öncekilerden binlerce kez daha yıkıcı olacağı, savaş teknolojisinin ulaştığı düzeye bakılarak öngörülebilir olan büyük savaş(lar)a sürükleyici karakterdedir. Süleymani’ye yapılan türden suikastlerin stratejik politikaların ürünü olması, savaş alevini yakıcı işlev görmesine engel oluşturmaz. Dünyamız birkaç yıl ya da bir iki on yıl öncesinden çok daha tehlikeli koşullardan geçiyor. Ortadoğu başta olmak üzere Asya ve Afrika’nın çeşitli bölgelerinde süren savaşların yanı sıra yenilerini körükleyici işlev gören ekonomik-askeri politikalarda karşılaşılan sorunların giderek büyümesi söz konusudur. Akdeniz, Hürmüz Boğazı, Çin Hindi bölgesi denizleri savaş gemisi kaynıyor. Türkiye’yi yönetenler Suriye’de sürmekte olan savaşa katılarak oluşturdukları fetih bölgelerinin benzerlerini Libya’da da oluşturma hedefli askeri kararlar aldılar. Cumhurbaşkanı’na dış ülkelere belirleyeceği askeri güçleri sevk etme yetkisi verildi. Mevcut koşullarda bir savaşın “isteğe bağlı olarak” patlatılması olasılığı düşük olmakla birlikte, bölge ve ortam provokasyonlara fazlasıyla açıktır. Tarih ise, büyük provokasyonların savaş koşullarını olgunlaştırıcı rol oynayabildiklerini gösteriyor. Mevcut gerilimler İran yönetimine ve bölgenin diğer gerici yönetimlerine ve ABD gibi emperyalist ülkelerin şeflerine, kendi halklarını “ulusal çıkar” propagansıyla yanıltma ve yedekleyerek tehlikelere sürükleme fırsatı yaratmıştır. Militarizm ve yıkım halkları daha fazla tehdit eder düzeydedir.

Bütün bunlar, bölgedeki savaş ortamı ve daha geniş sahalara yayılma tehdidini büyütecek Amerikan çakal siyasetine karşı, bölgeden tüm emperyalist orduların çekilmesi, ABD-NATO üslerinin kapatılması, emperyalistlerle askeri anlaşmaların iptali politikasının önemini artırmıştır. Türkiye’nin tüm işçi ve emekçileri, Irak meclisinin “ülkemizden ordularınızı çekin!” istemine “çekilmeyeceğiz!” tehdidiyle yanıt veren  Amerikan emperyalist şeflerinin tutumunu da gözönünde tutarak bölgenin tüm halklarıyla birlikte Amerikan saldırganlığına ve gerici-ilhakçı savaşlara karşı mücadeleyi yükseltmek  gibi somut ve yaşamsal bir sorumlulukla yüz yüzedirler. Böylesi bir mücadele, her bir bölge ülkesinde emekçilerin sermaye ve gericiliğe karşı yürüttükleri mücadelenin saptırılması yönündeki burjuva devlet manevralarını etkisiz kılmak açısından da önem taşımaktadır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...