01 Aralık 2019 00:01

Sinemamızda üçleme filmler

Susuz Yaz, Kuyu ve Yılanların Öcü filminin afişleri

Susuz Yaz, Kuyu ve Yılanların Öcü filminin afişleri

PAZAR
Paylaş

Daha önce bu sayfada “Üçlemeler” başlığıyla yayımlanan yazımda sinemamızda yapılan üçleme filmlerden söz etmiştim. Sinemamızda üçlemeler konusunu biraz daha ayrıntılandırarak sürdürmek istiyorum.

Dünya sinemasında da, bizde de “üçleme" diye tanımlanan filmler yapılmıştır. Yönetmenin birbiriyle bir biçimiyle bağlantılı çektiği üçlü film grubu için kullanılan bu tanımlama içine bağlantısız filmlerin de dahil edildiği olmuştur.

Tematik bir bütünlüğe sahip üçlemeler olduğu gibi, konuları birbirinden tamamen farklı üçlemeler de var. Üçleme olarak tanımlanan filmlerin çoğu aynı yönetmene aittir ve bir kısmı yönetmenin adıyla da anılır. Az sayıda da olsa yönetmenleri farklı üçlemeler de vardır.

Dizi filmler, benzeri devamlılık içeren üçlemeler olduğu gibi, birbirinden bağımsız tekil film olarak ya da üçü bir arada bir bütün halinde tek bir eser olarak değerlendirilebilen üçlemeler de vardır. Bazı üçlemeler farklı adlarla da tanımlanabilmektedir. Örneğin Metin Erksan’ın Yılanların Öcü, Susuz Yaz ve Kuyu filmleri kimine göre “köy üçlemesi” kimine göre de “mülkiyet üçlemesi”dir.

Üçlemeler gibi, ikili, dörtlü film gruplamaları da olduğunu söyleyebiliriz. Ayrıca Vurun Kahpeye örneğinde olduğu gibi aynı filmin aynı adla üç farklı zamanda üç farklı yönetmen tarafından çekildiği örnekler de vardır.

Tabii, üçleme ve ya da seri ve devam filmi ayrı şeylerdir. Her üçleme seriye dönüşmediği gibi seri filmlerin de üçleme olması söz konusu değildir. Bazı üçlemeler ise ilk filmin getirdiği başarıdan yararlanmak için ticari kaygılarla üretilmişlerdir. Bazı üçlemelerde konular adeta dizi bölümleri gibi önceki filmin bıraktığı yerden devam edebilir. Üçlemeyi oluşturan filmler birbirinden bağımsız tekil eserler olarak değerlendirilebildikleri gibi üçü bir arada bir bütün halinde tek bir eser olarak da dikkate alınabilirler.

SİNEMA TARİHİMİZDE İLK ÜÇLEME VE SONRASI

Metin Erksan’ın köy ya da mülkiyet üçlemesi olarak tanımlanan ‘Yılanların Öcü’, ‘Susuz yaz’, ‘Kuyu’  üçlemesi aynı zamanda sinema tarihimizde yapılan ilk üçlemedir. Sonrasında yapılan üçleme filmleri şöyle sıralayabiliriz:

Lütfi Ö. Akad’ın “Göç Üçlemesi” Gelin (1973), Düğün (1973) Diyet (1974) filmlerinden oluşur. Akad, Yılmaz Güney’le birlikte çalıştığı Hudutların Kanunu filminde Anadolu’nun güneydoğu yöresini ve kaçakçılık konusunu ele alır. Arkasından kan davası temasını işleyen Ana’yı ve düşman aşiret çatışması içinde gelişen bir aşk öyküsünü anlatan Kızılırmak-Karakoyun’u çeker. Bu üç film Anadolu Üçlemesi; Vesikalı Yârim, Kader Böyle İstedi ve Seninle Ölmek filmleri de Kent Üçlemesi olarak adlandırılır.

Süreyya Duru, Vedat Türkali’yle (senaryo) birlikte Bedrana (1974), Kara Çarşaflı Gelin (1975) ve Güneşli Bataklık (1977) filmleriyle bir üçleme çeker. Zeki Ökten’in “Küçük Adam Üçlemesi”nde Kemal Sunal’lı Davacı (1986), Yoksul (1987) ve Düttürü Dünya (1988) filmleri vardır.

Adı Vasfiye (1985), Aaah Belinda (1986) ve Hayallerim, Aşkım ve Sen (1987) filmleri Atıf Yılmaz’ın ‘kadın temalı düşsel fantazya üçlemesi' olarak tanımlanabilir. Zeki Demirkubuz’un “Karanlık Üzerine Öyküler” üçlemesi Yazgı (2001), İtiraf (2001) ve Bekleme Odası (2003), Semih Kaplanoğlu’nun “Yusuf Üçlemesi” de Yumurta (2007), Süt (2008) ve Bal (2010) filmlerinden oluşur.

Nuri Bilge Ceylan’ın ‘Taşra Üçlemesi’nde Kasaba (1997), Mayıs Sıkıntısı (1999) ve Uzak (2002) vardır. Derviş Zaim, geleneksel Türk sanatlarını ele aldığı Cenneti Beklerken (2006), Nokta (2008) ve Gölgeler ve Suretler (2010) filmlerinden oluşan üçlemesi ile üslup arayışını sürdürür. Cemal Şan, imkansız aşkın acısını ve bireyin yalnızlığını Zeynep’in Sekiz Günü, Dilber’in Sekiz Günü ve Ali’nin Sekiz Günü filmlerinden oluşan ‘Aşk Üçlemesi’yle ele alır.

METİN ERKSAN VE SİNEMASI ÜZERİNE KÜÇÜK BİR NOT

‘Yılanların Öcü’, ‘Susuz yaz’, ‘Kuyu’ filmleriyle sinemamızda ilk üçlemeyi yapan Metin Erksan Türk sinemasının öncü yönetmenlerindendir.  Mülkiyet ve köy gerçekliği üzerine kurduğu bu üçleme yalnızca Metin Erksan filmografisi için değil, Türk sinema tarihinde de önemlidir, sinemamızın başyapıtları arasındadır. Köy gerçekliğinin yalın bir dille anlatıldığı bu üç filmin ana teması mülkiyet sorunudur.

’60’lı yıllarda toplumsal gerçekçiliğin öncü ismi olan, çektiği filmlerle akımın başlatıcısı olan Erksan, bu üç filmde insana ve hayata dair aşkı, tutkuyu, şiddeti ve sahip olma duygusunu, mülkiyet meselesi üzerinden işler. Toplumsal Gerçekçilik üzerine yaptığı filmlerle Ulusal Sinema akımını başlattığını söyleyebiliriz. Birçok sinemacıdan, yönetmenden farklı olarak entelektüel bir kişiliğe ve birikime sahip olan Metin Erksan için auteur sinemacılarımızın öncüsü, ilkidir diyebiliriz.

METİN ERKSAN

“1 Ocak 1929 yılında, Çanakkale’de doğan Metin Erksan’ın babası Çanakkale Çimenlik Kalesi Kumandanı ve İttihat Terakki Partisi Çanakkale Mebusu Ahmet Kazım Erksan’dı. Erksan, beş erkek ve iki kızdan oluşan ailenin en küçük çocuğuydu. İlk, orta ve lise eğitimini İstanbul’daki Pertevniyal Lisesi’nde tamamlayan Erksan, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümünden “İstanbul Hanları” konulu lisans teziyle mezun oldu. Öğrencilik döneminde Halide Edip Adıvar (İngiliz Dili ve Edebiyatı), Ahmet Hamdi Tanpınar (Türk Edebiyatı), Oktay Aslanapa (Türk-İslam Sanatı), Tahsin Öz (Müzebilim) ve Mazhar Şevket İpşiroğlu (Avrupa Sanatı-Estetik) gibi hocalardan ders aldı.

1947 yılında sinema yazarlığına başlayan Erksan, çeşitli yayın organlarında sinema üzerine yazılar yazdı. 1950’de Atlas Film için Yusuf Ziya Ortaç’ın Binnaz isimli yapıtını senaryolaştırarak sinemaya adım attı. İlk filmi, Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun senaryosundan çektiği Âşık Veysel’in Hayatı-Karanlık Dünya (1952) oldu. Sansür kurulundan geçemeyen film, çeşitli ekleme ve çıkartmalar yapıldıktan sonra bir yıl gecikmeli olarak gösterime çıkabildi. (https://www.tsa.org.tr)

Metin Erksan 4 Ağustos 2012 tarihinde anılarını, ışığını ve unutulmaz eserlerini bize bırakarak aramızdan ayrıldı.

Haftaya; Metin Erksan ve Mülkiyet/Köy üçlemesi

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...