"Hasso, falso" vatandaşlar meselesi
Fotoğraf: Envato
Kirvem,
Malum olduğu üzere, şimdilerde seksen iki milyonluk nüfusumuzla güzelim memleketimizde “vatandaş” kimliğimizle yaşayıp giderken, aynı zamanda yine bu ülkenin hepsi de birbirinden değerli birer yurttaşı olarak, içine tıklım tıkış doluştuğumuz “yerli ve milli gemi”de anca beraber kanca beraber yol alıyoruz...
Mazisi seksen yıla dayanan çok partili demokrasimiz buyunca ülkemizin siyaset sahnesindeki manzaraya bakıldığında; kimilerimiz iktidardaki pembe koltuklarda, kimilerimiz de muhalefet cenahındaki kıytırık taburelerde veya bir ayağı kırık tahta iskemlelerde “vatan, millet” adına yerlerimizi alırken, aslında hepimizin arzusu, halisane niyeti; memleketin dahili, harici, irili ufaklı bilumum sorunlarına çözüm üretip, akabinde de hangi dağın, hangi tepenin ardında olursa olsun, eninde sonunda muasır medeniyet lakaplı ünlü keçinin boynuzundan yakalayıp, dolayısıyla gücümüzü dünya aleme kanıtlamaktı ama, bu mesele tahtında amiyane deyimiyle nedense yaya kaldık, çuvalladık!
Nitekim gele gele nihayetinde gelip dayandığımız şu zaman diliminde memleket sathında birbirinin peşi sıra peydahlanan “kaknem” olaylara bakılırsa; görünen o ki, el alem muasır medeniyet postuna bürünmüş bu “mübarek” keçiyi çoktan yakalamakla kalmadığı gibi, ayrıca sütünü sağıp peynirini yapmakla yetinmezken, bizler iktidarıyla, muhalefetiyle kaçan keçinin izini sürmekle meşgulüz...
Neden?..
Çünkü “Demirkırat”la başlayan süreç içinde “çoğulcu” demokrasinin nimetlerinden faydalanıp, bunun meyvesini birlikte yemek varken, tam aksine davranıp, dolayısıyla birilerinin üst perdeden verdiği “Hadi şimdi bütün eller havaya” komutuyla havaya kalkan ellerin ya da aynı minvalde sallanan başların sayısal çoğunluğunu demokrasimizin yegane kuralı, olmazsa olmaz şartı bellerken, öte yandan bu “emir, komuta” zincirini es geçen, buna direnen azınlığın, yani namıdiğeriyle “teferruat” kadrosundaki “hain”lerin defterlerini dürüp, kalıbına, kılıfına, kitabına uydurup, seslerini soluklarını kesip, böylece “parazit” yapmalarını önlemeyi ne hikmetse marifet belledik ama olmadı!
Olmadı, zira seksen yıldan beri müşerref olduğumuz çoğulcu demokrasi kavramını henüz yeterince hazmedemediğimiz için, bu baptaki kültürümüz son günlerin moda deyimiyle “topal ördek” misali yalpalarken, bunun ceremesini hep beraber çekip, faturasını da, çoğunluğu elhamdülillah “hasso”, gerisi maalesef “falso” vatandaşlar olarak topyekün ödemeye daha hayli zaman devam mı edeceğiz, yoksa bu gidişle milletçe keçileri hepten mi kaçıracağız kim bilir Kirvem!
- Bitmeyen yazı* 05 Nisan 2022 00:14
- ‘Saltanat kayıkları’ meselesi 19 Mart 2022 23:23
- 'Ayıp' meselesi 12 Mart 2022 23:00
- ‘Yamuk beyinler’ meselesi 05 Mart 2022 21:31
- ‘İp ipullah sivri külah’ meselesi 26 Şubat 2022 23:05
- ‘Laklakiyat’ meselesi 19 Şubat 2022 20:45
- ‘Saz çalıp çığırmak’ meselesi 12 Şubat 2022 22:00
- ‘Demirkazık’ meselesi 05 Şubat 2022 23:20
- ‘Minik serçe’ meselesi 30 Ocak 2022 02:15
- ‘Enkaz’ meselesi 23 Ocak 2022 02:43
- ‘Rektifiye’ meselesi 16 Ocak 2022 03:40
- "Aç tavuk" meselesi 09 Ocak 2022 02:30