15 Kasım 2019 00:00

Batı cephesinde yeni bir şey yok: İçeride hamaset dışarıda muhabbet!

Emine Erdoğan, Tayyip Erdoğan, Donal Trump ve Melania Trump basına fotoğraf veriyor

Fotoğraf: Halil Sağırkaya/AA

Paylaş

Önceki gün Beyaz Saray’da yapılan Trump-Erdoğan görüşmesi beklendiği gibi “sıcak” ve “samimi” dostluk mesajlarıyla bitti.

Böylece her gün TV kameraları karşısında ABD aleyhine atıp tutmaların, ABD’yi bölgedeki bütün kötülüklerin arkasındaki “şeytan” olarak propaganda edenlerin, bütün bunları aslında iç politikaya yönelik olarak yaptığı bir kez daha ortaya çıktı. Bunun aynı zamanda milliyetçilik ve din istismarcılığı üzerinden halkın bilincini bulanıklaştırmak isteyen bir propaganda olduğu da bir kez daha açığa çıktı.

Bir diğer propaganda da Trump’ın mektubu üzerineydi. Haftalardır siyaset ve medya gündeminde baş konu olan Trump’ın Erdoğan’a gönderdiği skandal mektup (mektuplar olduğu söyleniyor) üzerine acaba Washington’da ne yaşanacaktı?

Trump’ın mektubu ve Mazlum Kobani üzerine gazetecilerin sorusu üzerine Erdoğan, “Tabii ki ben bu mektupları bugün Sayın Başkan’a geri takdim ettim” dedi. Böylece anlaşıldı ki, skandal mektup konusu da Erdoğan ve Trump arasında konuşulmuş ama Türkiye kamuoyunda ısıtıldığı gibi bir “Had bildirme” değil, sadece “Takdim etme” düzeyinde!

TRUMP GÖRÜŞMELERİ KENDİ PLATFORMUNDA BAŞLATIP BİTİRDİ

Görüşmeler sonrasında yapılan basın toplantısında Trump ve Erdoğan; “Verimli, kapsamlı ve samimi bir görüşme” yaptıkları konusunda hemfikir olduklarını söyleyerek konuşmaya başladılar. Milliyetçi odaklardan ve yandaş basından “Çok sert geçecek”, “Erdoğan had bildirecek” ... ya da “Kopuş olabilir”e varan yorumlara karşın görüşmelerin “Sorunsuz geçtiği”, ABD’nin kendi sahasındaki bu görüşmeyi istediği platformda başlatıp bitirdiği anlaşılmaktadır. Trump’ın üslubu, Erdoğan’ın basın toplantısında Trump konuşurken yüzüne yansıyan ruh hali, bunu ifade ediyordu.

 Gündemde olan konular dikkate alındığında şunlar söylenebilir:

“Güvenli bölge harekatı”nda mutabakatta mutabıklar: Ziyaret öncesinde, “ABD mutabakata uymadı, Biz de uymamalıyız” üstünden yapılan gürültülü propagandaya bakılarak, bu konuda ABD ile sert tartışmalar bekleniyordu. Ama öyle olmadığı anlaşılıyor. Nitekim bu konuda Trump, Ankara’da yapılan Pence ve Pompeo’nun görüşmelerini de kastederek, “Görüşmeler çok başarılı oldu, ABD ve Türkiye bir arada büyük bir şeyi başardılar. Türkiye üzerine düşeni yapmaya devam edecek. Ateşkes sürüyor. Kürtler de herkes de memnun” derken Erdoğan da, “(ABD ile) köklü müttefiklik bağımıza uygun bir şekilde ilişkilerimizde yeni bir sayfa açmakta kararlıyız. Suriye’deki krize kalıcı çözüm için ABD ile mutabakatımıza bağlılığımızı sürdürüyoruz. Türk-Amerikan ilişkilerinin güçlü ve sağlıklı zeminde ilerletilmesi, iş birliğimizin derinleştirilmesi konularında hemfikiriz” diyerek gerçekte ABD ile Suriye krizinde tam bir iş birliği ve uzlaşma içinde olacağını söyledi.

Dahası Erdoğan, gelecek için de Türkiye-ABD ilişkileri için sıcak mesajlar verdi!

Geleceğe dair en önemli sorun S-400 sorunu: ABD için asıl sorun, Türkiye’nin Rusya’dan S-400 alması konusuydu. Trump konuyu, “S-400 konusu bizim için çok ciddi zorluklar çıkarıyor, bugün de üzerinde konuştuk, gelecekte de konuşacağız, umarım bunu çözmeyi başaracağız. Bakanlar görüşmeler yapmaya devam edecekler” diyerek, Türkiye-ABD arasında bundan sonraki en önemli gündem maddesine vurgu yaptı. Erdoğan da, “S-400 sistemi ve F-35 programı başta olmak üzere sorunların üzerinden ancak diyalogla gelebiliriz. ABD’den patriot alma teklifimiz geçerli olmaya devam ediyor” diyerek S-400 sorununun tartışılmasına açık olduğunu gösterdi.

Protokol icabı istekler: Fetullah Gülen’in iadesi ve Mazlum Kobani’nin Terörist olduğunun CİA belgeleriyle kanıtlanması”na dair belgeler ise açıkça iç politikaya yönelikti. Nitekim Trump ‘FETÖ’ konusuna hiç değinmezken “Türkiye’yle olduğu gibi PYD ve YPG ile yakın çalışmaya devam ediyoruz” diyerek, Kobani’ye yönelik Erdoğan’ın söylediklerine rağmen, tutumlarını değiştirmeyeceğini gösterdi.

ABD’DEN ‘İÇERİYE’ MESAJ

Basın toplantısından verilen mesajlar açıkça gösterdi ki; Erdoğan ABD’nin stratejik ortağı olmaya, dolayısıyla ABD’nin Ortadoğu stratejisiyle bir sorununun olmadığını göstermeye çalışmaktadır. Bu konuda Türkiye’nin tek sorunu, ABD’nin PYD ve YPG’yi de bu stratejisinin tarafı olarak görmesidir. Bu yüzden Erdoğan, Bahçeli ve AKP propagandasının ABD karşıtı sert söylemi tamamen iç politikaya yöneliktir.

Nitekim, Trump’la basın açıklamasından hemen sonra, Diyanetin organize ettiği toplantıda “ABD’li Türkler”e konuşan Erdoğan, biraz önce “Boyun eğdirmek isteyenler”in önündeki “munis” tutumunu terk ederek, “Kimse bize boyun eğdiremez. Eğdireceklerini sananlar yanıldıklarını görecekler...” diyerek karşısında Türkleri görünce, ağzına geleni söyledi.

Washington’dan Ankara’ya dönüş yolunda da (gelenek olduğu üzere) herhalde “iliştirilmiş” gazetecilere görüşmelerdeki edilgen tutumunu telafi edecek açıklamalar yapacaktır!

Kısacası Erdoğan ve yandaşların “Şunları istiyoruz” dediği hiçbir konuda bir ilerleme olmadı. Ama yapılanın, muhabbet derecesinin yüksek olduğu bir toplantı olduğu kesin!

Bu yüzden de bu şaşaalı ziyaretten elde kalan hamasettir; dozu artırılarak sürdürülecek! 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...