06 Kasım 2019 23:43

Ah şu karanlık güçler!..

Ah şu karanlık güçler!..

Fotoğraf: Envato

Paylaş

İşler giderek trajikomikleşiyor. Her yenilen ya da puan kaybeden, hakem hatalarından yola çıkarak ligin kendileri aleyhine dizayn edildiğinden ve yine kendilerine yönelik kurgudan, operasyondan, komplodan söz ediyor.

Ligi dizayn etmek isteyen karanlık güçlerin foyasını ortaya çıkarmaya kararlı cengaver ruhlu yöneticiler, birbirinden “çarpıcı” açıklamalarda bulunarak kulüplerinin çıkarlarını koruyup kollama görevini layıkıyla yerine getiriyorlar!..

Yenilen kulübün yöneticileri, “Bize karşı komplo var” diyor, ardından bir gün sonraki maçta yenilen takımın yöneticileri “Hayır, asıl bize karşı komplo var” diye açıklama yapıyor. Komplo mağduru pozisyonu için ciddi ciddi kapışıyorlar…

Lakin böylesi hezeyanlara bulanık beyinli fanatiklerden başka inanan kalmadı. Yöneticilerden yeni ve daha inandırıcı mağduriyet biçimleri üretmelerini bekliyoruz!..

Yenilgileri hakem hataları ve bunun daha komplike versiyonu olan -öznesiz- komplo teorileriyle açıklama alışkanlığı futbola bakışımızın temelini oluşturuyor.

Bu bakışın gereği olarak hiçbir takım sahada yapması gerekenleri yapamadığı için yenilmez. Yenilgilerde mutlaka, karanlık güçlerin yazdığı senaryonun sahadaki uygulayıcısı olan hakemlerin parmağı vardır!..

Futbol kültürümüze hakim olan düşünce sistematiğine göre, yönetici hata yapmaz, teknik direktör hata yapmaz, futbolcu hata yapmaz, sadece hakem hata yapar ve maçlar da bu yüzden kaybedilir.

“Karanlıkta yumruk sallama” misali sürekli olarak birtakım gizli güçlere göndermede bulunulan açıklamalar asla somut bilgi içermez. “Düzenlendiği iddia edilen operasyonun arkasında kim(ler) var”, “Operasyoncu güçlerin amacı ne” gibi sorular boşlukta sallanır durur.

Oyuna bakış böyle olunca, hakemleri tehdit etmek de elbette yöneticiliğin şanından sayılır. Bu tehditler çoğu zaman, hata yapan hakemin mesleği bırakmasını talep etme alçaklığına kadar gider. Bir insanı mesleğinden etme çabasına girişmeyi marifet saymanın, bunu başardığı zaman ise gurur duymanın rezilliği, utanmazlığı memnuniyetle sineye çekilir…

“Bu hakemlerle lig bitmez” klişesi de futbolumuzun vazgeçilmezleri arasındadır. Yöneticisinden teknik direktörüne, futbolcusundan yorumcusuna kadar her sene pek çok kişinin ağzından duyulur bu laf ama hiçbir etkisi, ağırlığı olmadığı gibi kuru gürültüden öte bir anlam taşımaz.

Her sene lig mevcut hakemlerle bal gibi de biter.

Kimileri kendi sığlıklarında zavallıca zırvalayadursun, UEFA uluslararası müsabakalarda pek çok hakemimize sık sık görev verir.

Bir de VAR meselesi var tabii. “Hakem niye VAR’a gitmedi” sorusu dolanıp duruyor oyunun üzerinde. Bu soruyu soranlar belli ki VAR protokolünü bilmiyorlar. Olur olmaz her pozisyonda hakemlerin VAR’ı devreye sokmasını istiyorlar.

Amaç elbette, nalıncı keseri misali VAR’ı kendilerine yontmak. Adalet lafını da ağızlarından düşürmezler. Ne var ki kendi lehlerine hakem hatalarının olduğu maçların ardından “VAR” ve “adalet talebi” içeren açıklamaların hiçbirisini duymuyoruz. Eh, yüzsüzlük bunu gerektirir tabii…

Hedef oyunu geliştirmek, güzelleştirmek değil, rant pastasından mümkün olan en büyük dilimi kapmak olunca sözlerde, tavırlarda, davranışlarda saygı ve tutarlılık aramak/ beklemek boşuna.

Rantsal gözü dönmüşlük, kültürel çapsızlık, bilgi yoksunluğu ve paranoya bir araya gelince ortaya işte böyle trajikomik bir tablo çıkıyor…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa