29 Ekim 2019 00:00

Fetih, ümmet ve cihat kıskacında bir Cumhuriyet kutlaması!

Fetih, ümmet ve cihat kıskacında bir Cumhuriyet kutlaması!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bugün Cumhuriyet Bayramı; Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun ilan edilmesinin 96’ıncı yılı!

Cumhuriyetin 100 yaşına basmasına 4 yıl kala, burada şunu yeniden belirtmeliyiz ki; tarih boyunca Cumhuriyeti hilafeti kaldıran, Osmanlıyı tasfiye eden, “modernist”, “batıcı-batıl”, “din düşmanı” gören, sağcı, dinci-muhafazakâr partiler ile cemaat-tarikat gibi legal-illegal odaklar, cumhuriyetle hiç barışık olmadılar. Ama iktidara gelen sağcı-muhafazakâr partiler, resmiyette cumhuriyeti överken bile onun çağrıştırdığı modern yaşama dönük değerlere hor bakmayı, cumhuriyet karşıtlığını okşayan, besleyen mesajlar vermeyi başlıca politika edindiler.

Ama şu da var ki; DP, AP, ANAP ve AKP’nin öncü partileri MNP, MSP, RP gibi partiler bile bu alanda AKP’nin eline su dökemediler. Çünkü 17 yıllık iktidarı boyunca AKP, Cumhuriyete hor bakmanın da ötesine geçerek, onu “rabiacı tekçiliği” esas alan bir “AKP Cumhuriyeti”ne dönüştürmek için ciddi adımlar attı.

Cumhuriyet Bayramı arifesi günlerinde medyaya düşen iki “vaka” ise Cumhuriyetin sürüklendiği mecrayı göstermesi bakımından öğreticiydi.

İLK VE ORTAÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİNİ UMREYE GÖTÜREN BİR CUMHURİYET!

Cumhuriyet Bayramı’nın arifesinde gündeme gelen birinci “vaka”, AKP iktidarının, muhafazakâr toplum inşası stratejisinin ana ayağı olan “dindar nesiller yetiştirme” amacında geldiği noktayı göstermektedir. Nitekim Cumhuriyet gazetesinden Ozan Çepni’nin haberine göre; bu eğitim yılında ilk defa uygulanacağı ilan edilen “iki ara tatil”in teması Milli Eğitim Bakanı Selçuk tarafından “Tatillerin teması, bilim, kültür, sanat, spor gibi çeşitli faaliyetler olacak” şeklinde açıklanmıştı. Ama Bakanın illerdeki il milli eğitim müdürlükleri; müftülüklerle iş birliği içinde, bu ara tatilleri öğrenci ve velileri “Umreye göndermek” için fırsata çevirmişler bile!

Bu kapsamda Diyanet’in “Umre” için hazırladığı ve öğrenci ve velileri için adapte ettiği Mekke-Medine ziyaretine ilişkin program ve konaklama ücretlerini kapsayan broşürler velilere gönderilmeye başlanmış!

Tabi söz konusu Umre “dini amaçlı” bir ziyaret olunca, tarikatların, cemaatlerin, onların yönetim ve denetimindeki vakıf ve derneklerin, bu ziyaretleri manevi olduğu kadar maddi bir ranta da dönüştürmek üzere öğrenci ve velilerin başına çullanmaması da beklenemez. Çünkü Milli Eğitim, artık sadece MEB’in değil bu cemaat-tarikat-dernek-vakıf piyasasının da asli aktör oldukları bir alandır.

FETİH PEŞİNDE KOŞAN CİHADİST BİR CUMHURİYETE DOĞRU

Cumhuriyet Bayramı arifesinde gündeme düşen ikinci “vaka” ise; geçtiğimiz Cuma Günü, Çamlıca Camii’nde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı konuşmadır. Cuma namazı sonrasında mikrofonu imamdan alan Cumhurbaşkanı Erdoğan, imamın Fetih Suresi okumasında hareketle, caminin içinde cemaate hitap etti. Erdoğan, imamın okuduğu “Fetih Suresi”nin Türkçe olarak yeniden hatırlatarak şunları söyledi: “İshak Hoca’nın az önce okumuş olduğu Hadis-i Şerif’te küffara karşı şiddetli olmamızı Rabb’im bizlere emrediyor. O bizler kim? Muhammed ümmeti. Dolayısıyla kendi aramızda da merhametli olmamızı bize emrediyor. Kendi aramızda merhametli olacağız. Küffara karşı da şiddetli olacağız. Suriye’de olduğu gibi!”

Bu birkaç cümlelik konuşmada bile; “Küffar kime deniyor”, “Biz denilen ümmet kimleri kapsıyor”, “Suriye’de bir din savaşı mı yapılıyor?”, “Dönüp dalaşıp Türkiye’nin vatandaşları ümmet mi oldu?”, “Fetih denirken Suriye’de bir fetih savaşında olduğu mu söyleniyor?”, “Fethedilen ya da fethedilecek yerler neresi?”, “Hani Suriye topraklarında gözünüz yoktu?”... gibi çok sayıda soru kaçınılmaz olarak akla geliyor.

Ama ne var ki;

Daha “güvenli bölge” harekatının ilk gününde camilerde “Fetih Hutbesi” okutulması,

AKP içindeki muhalefetin “ümmeti bölmek”le suçlanması,

İş talep eden gençlere, “Her gence iş bulmak zorunda değiliz” derken, her vesileyle cihat, şehitlik ve gazilik vaat edilmesi,“

Dindar nesiller yetiştirme” amacının muhafazakâr bir toplum stratejisinin amacı olarak ilan edilmesi,

“Fetihciliğin” devlet politikası olarak daha açıkça ilan edilmesi,... gibi adımlar açıkça gösteriyor ki; yukarıdaki soruların yanıtı “evet” biçimindedir.

Kısacası, Erdoğan-AKP iktidarının Türkiye’yi, “tek parti tek adam yönetimi”nde olduğu gibi “fetihçi, cihatist bir cumhuriyet” mecrasına doğru sürüklediği de her gün daha açıkça görülür hale gelmektedir.

BİR AKP CUMHURİYETİ İÇİN KAMPANYA

Kısacası 17 yıl sonra geldiği yerden bakıldığında Erdoğan-AKP iktidarının önceki sağcı, muhafazakâr partilerden farklı olarak sadece Cumhuriyetin modernleşme değerlerine karşı hor bakmakla kalmayıp Cumhuriyeti Osmanlıcı, cihatist, fetihçi, vatandaşın ümmet çizgisine çekildiği bir cumhuriyete dönüştürülmek gayreti içinde olduğu açıkça görülmektedir.

Bu yüzden de ilk iktidarı yıllarında hor baktığı Cumhuriyet için Erdoğan yönetimi bu yıldan başlayarak cumhuriyetin 100’üncü yılı olan 2023’e kadar “Cumhuriyeti kutlama kampanyası” yapmayı planlamaktadır. Ki, eğer bunu yapmayı ciddi olarak planlıyorlarsa, nasıl bir Cumhuriyet istediklerini de daha açıkça göreceğiz. Ve bunun bir “AKP cumhuriyeti”  kampanyası olacağını da şimdiden söylemek yanlış olmaz.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...