02 Ekim 2019 19:40

Hamaset ekonomisi

Hamaset ekonomisi

Fotoğraf: Envato

Paylaş

20 Eylül 2018’de açıklanan üç yıllık (2019-2021) yeni ekonomik program (YEP), henüz birinci yılın sonunda önümüzdeki üç yılı (2020-2022) kapsayacak şekilde yeniden güncellendi. İktidar ve ekonomi yönetimine göre ülke ekonomisi bir yılı aşkın süredir ciddi bir ekonomik kriz yaşamasına rağmen, ekonomide hiçbir sorun yok ve her şey yolunda gidiyor.

Türkiye ekonomisinin ne halde olduğundan bihaber olduğu her halinden belli olan Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, yeni programın sunumunu yaparken, bir yıl önce olduğu gibi, ekonomiye yönelik tamamen tozpembe bir tablo çizdi. Gerek yapılan sunum, gerekse bakanlığın internet sitesinde yayımlanan program metninde yeni sistem ve ekonomi yönetimine övgüler dizilirken, ekonomide özellikle son bir yılda yaşananlara dair en küçük bir öz eleştiri yer almadı.

Ülke ekonomisinin mevcut gerçekleriyle uyumsuz, büyük ölçüde tutarsız ve birbiriyle çelişen hedeflerle (özellikle enflasyon, işsizlik, büyüme ve cari açık verileri) birlikte atılacak adımlar üzerinden bugüne kadar olduğu gibi büyük patronların çıkarlarını korumak için devletin bütün olanaklarını kullanması hedefleniyor.  

Yeni YEP’te yer alan ‘Vergi oranlarında ve vergi politikalarında yapılacak diğer bazı düzenlemeler ile vergi gelirleri artırılacak ve vergi adaleti sağlanacaktır’ ifadesi, önümüzdeki dönemde bütçe açığını kapatmak için vergi oranlarının arttırılacağı, başka bir ifadeyle verginin tabana yayılarak büyük bölümünün yine halkın, emekçilerin sırtına yıkılacağı anlaşılıyor. 

Erdoğan ve ekonomi yönetimi, her fırsatta IMF karşıtı söylemler içine girse de, yeni YEP’te geçtiğimiz hafta IMF tarafından açıklanan değerlendirme raporundaki bazı tavsiyelere birebir uyulmuş. Öyle ki, kamunun yönlendirdiği bazı fiyat ve ücretlerde geçmiş enflasyon yerine YEP enflasyon hedeflerine göre ayarlamaların yapılması, bu şekilde enflasyonda ‘atalet etkisi’nin (Ücret/maaş artışlarının enflasyonu arttırması) sınırlandırılacağı açıkça belirtilmiş.

Yeni YEP’e göre iş gücü piyasasında yasal düzenlemesi bulunan ancak yeterli uygulama alanı olmayan esnek çalışma biçimlerinin uygulanabilirliği arttırılacak. Bu konuda özellikle kadın iş gücünün esnek çalışma olanaklarının arttırılması üzerinden güvencesiz istihdamın daha da yaygınlaştırılması hedefleniyor.

Yeni YEP’te Türkiye ekonomisinin uluslararası sermaye hareketlerindeki oynaklığa dayalı kırılganlığını azaltmak ve reel sektöre TL cinsinden ucuz ve uzun vadeli kaynak sağlamak amacıyla tamamlayıcı emeklilik sisteminin (TES) kurulacağı belirtiliyor. Muhtemelen kıdem tazminatı fonu ile ilişkilendirilerek kurulması planlanan böylesine büyük bir fonun asıl amacının reel sektöre kaynak yaratmak olduğu, bunun için iktidarın elinin emekçinin cebinden hiç çıkmayacağı anlaşılıyor.  

2020-2022 yıllarını kapsayan yeni YEP’in içeriği ve sunuş şekli itibariyle bir ekonomik program olmaktan çok ‘değişim başlıyor’ sloganı eşliğinde büyük bir reklam kampanyası gibi sunulması dikkat çekici. Yandaş medyada ‘Türk ekonomisi uçuşa geçti’, ‘Uyuyan dev uyanıyor’ vb. gibi gerçeküstü manşetler eşliğinde açıklanan yeni hedefler ve iktidarın ekonomi politikalarına ilişkin övgü dolu ifadeler, kelimenin tam anlamıyla bir ‘hamaset ekonomisi’ ile karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor.

Ekonomide yaşanan/yaşanacak olumsuzluklara neden olanların ne pahasına olursa olsun korunması, sıkıntı yaşayan patronların kamu kaynaklarıyla kurtarılması hedeflenirken, ekonomik krizin bütün yükünün, bu konuda hiçbir sorumluluğu olmadığı halde, bir kez daha emekçilerin sırtına yıkılmak istendiği açıkça görülüyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa