29 Eylül 2019 20:29

EZLN'nin yeni tutumu

EZLN'nin yeni tutumu

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Ağustos ayının sonunda, Meksika’nın güneyindeki Chiapas eyaletinde yer alan Lacandona ormanlarında, 1994 yılından beri aktif olarak özerk bölgeler ve alanlar inşa etmekte olan EZLN, 11 yeni özerk alan daha oluşturacağını ilan etti. Aslında bu EZLN’nin 2005’te başlattığı ‘Diğer Kampanya’dan ve 2018 Başkanlık seçimlerimdeki EZLN’nin ortaya çıkardığı adaylık sürecinden sonra örgütün en önemli hareketlerden biri sayılabilir. EZLN bugün için bölgede yeni ekleyeceği alanlara benzer bir biçimde 5 bölgede ve 27 özerk belediyede aktif bir rol oynuyor. Hiç şüphesiz, bu yeni karar ile oluşturulacak alanlar EZLN’nin etkin olduğu bölgeyi önemli ölçüde genişletmesi anlamına geliyor.

Bununla birlikte EZLN’nin bu açıklamasının Meksika’dan çok Meksika dışında yankı ve heyecan uyandırdığı ise bir geçek. Bu yankının en çok işitildiği ülkelerden biri ise tabii ki Türkiye. Hiç şüphesiz bunun en önemli sebebi ise EZLN’nin, Meksika toplumunda ve siyasetinde tekabül ettiği yeri tam anlamı ile bilmemekten ileri geliyor. EZLN özellikle 2006’daki öteki kampanyadan bu yana Meksika siyasetinde ve toplumunda önemli bir anlam ifade etmiyor. Bunun sebepleri ise uzun uzadıya ele alınması gereken ve birçok tartışmalı konuya birden temas eden hatalar silsilesi ile değerlendirilmeli.

Bunun yanında EZLN’nin 1994’ten beri Meksika’da denk düştüğü anlam dünyası ile yurtdışında, özellikle Batı Avrupa’daki yorumlanma ve ifade ettiği anlam arasında en baştan beri var olan mesafenin gün geçtikçe arttığını da söylemek mümkün. Bugün için o mesafe artık kapanamaz bir noktaya ulaşmış durumda ki bu da bir biçimde yurtdışında EZLN’ye Meksika’da hiç de sahip olmadığı bir önemin atfedilmesi yanılsaması ile sonuçlanıyor.

Bugün, EZLN’nin mevcut siyasada nereye düştüğü ve Meksika toplumu için ne kadar anlamlı bir politik özne olarak görülebileceği tartışmasını bir yana bıraktığımızda ise başka bir sorun ile karşı karşıya kalınması mümkün. EZLN, 2018 başkanlık seçimlerinde ortaya çıkardığı aday olan Marichuy’un seçimlerde aday olmak için gerekli olan 100 bin imzayı toplayamamasından sonra sol-sosyal demokrat aday Andrés Manuel López Obrador’un adaylığına yönelik tutumu ile de tartışmaya açık bir yerde konumlanmaya devam etti. AMLO hiç şüphesiz, sosyalist bir devrim tahayyülüne tekabül etmeyen merkez-sol alanda yer alan bir siyasetçi. Ancak ülkede 40 senedir iktidarda bulunan neoliberal politikaları da paylaşmadığını açıkça ilan eden, uyuşturucu ile mücadelede askeri seçeneği öncüllemeyen, ülkenin demokratik kurumlarının güçlenmesine önem veren ilerici bir pozisyona sahip.

Kendisini Meksika’nın Dördüncü Dönüşümü olarak adlandıran bu sol-sosyal demokrat hükümetin tüm ısrarlarına rağmen EZLN herhangi bir temas veya diyalog kurma yolunu tercih etmedi. Marcos seçim kampanyası sürecinde AMLO’nun neoliberal dönemden sadece kısa bir sapma olacağı ama kapitalizmin buna dahi izin vermeyeceğini ilan etmiş ve seçimlerde hiçbir şekilde destek vermeyeceklerini belirtmişti ki bu EZLN ölçeğinde anlaşılabilir bir tutumdu. Ancak bugün, EZLN’nin, diyalog ve yerli halklarının durumlarının iyileştirilmesine yönelik yeni çabaları doğrudan reddetmek ve AMLO idaresini, eski hükümetlerle eş tutmak gibi bir pozisyona geçtiğini görmek mümkün. Aslında bunun işaretleri seçim kampanyası süresince verildiği için şaşırtıcı değil. Bu tutumun Meksika toplumu için ise en ufak bir anlama denk düştüğünü söylemek ise çok güç gibi gözüküyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...