Müslüman kanı ve Kürtler!
Fotoğraf: Envato
Birleşmiş Milletlerin (BM) 74. Genel Kurulu için New York’ta bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ziyaretinin ilk gününde ABD’deki Müslüman toplulukların temsilcileri ile bir araya geldi. Erdoğan, burada yaptığı konuşmada “Çıkarları için bölgemizi yangın yerine çevirenlerin, menfaatlerini koruma uğruna terör örgütlerini tırlar dolusu silaha boğanların dökülen her damla Müslüman kanında payı olduğunu gayet iyi biliyoruz” dedi. Erdoğan bu konuşmasında “el Kaide, IŞİD, Boko Haram, el Şebab, FETÖ gibi terör örgütlerinin emperyalistlere taşeronluk yaptığını ve Müslümanların hak ve özgürlük taleplerinin boğulması için İslam düşmanlarına istismar zemini sunduğunu” da söyledi.
Gerçekten de emperyalistler çıkarları için bölgemizi (Ortadoğu) yıllardır bitmeyen bir savaş ve paylaşım mücadelesinin içine sürüklüyorlar. Ve evet, zamanında Sovyetler Birliği’ne karşı desteklenen el Kaide gibi radikal İslamcı örgütler bugün bir yandan Müslüman halkların emperyalistlere karşı tepkilerini gerici emelleri için yedekliyorlar ve öte yandan emperyalistlere bölgeye müdahale bahanesi yaratıp taşeronluk yapıyorlar.
Bunlar tamam da sormak lazım; Erdoğan iktidarı bu politikaların neresinde yer aldı/alıyor?
Mesela 2011’de ABD ve Fransız emperyalistlerinin başını çektiği NATO kuvvetleri Libya’daki radikal İslamcı gruplarla birlikte Libya’ya müdahale ederken AKP-Erdoğan iktidarı bu müdahalenin neresinde yer alıyordu?
Tam merkezinde! Çünkü Libya’ya müdahale eden NATO kuvvetlerinin ‘Merkez Komutanlığı’ İzmir’de bulunuyordu.
O günden bugüne Libya’da Müslüman kanı dökülüyor!
İşin aslı şu: AKP-Erdoğan, ABD’nin 2003’teki Irak müdahalesi zamanında ABD askerlerinin Türkiye topraklarını kullanmasını öngören ‘savaş tezkeresi’nin Meclisten geçmemesinin pişmanlığını yıllarca yaşadı. Tezkerenin Meclisten geçmemesinden sonraki birkaç yıl tıpkı bu dönem olduğu gibi ABD ile çeşitli gerilimler yaşanmış ancak 2007’de yapılan Bush-Erdoğan görüşmesinden sonra “stratejik ortaklık”, “bölgesel liderlik” vb. adlar altında AKP-Erdoğan iktidarı ABD’nin bölge politikasına yeniden bağlanmıştı.
İşte batılı emperyalistler 2010 sonu ve 2011 başlarında Tunus ve Mısır’dan başlayan halk hareketlerini bölgeye müdahalenin dayanağı haline getirince Erdoğan iktidarı bu kez fırsatı kaçırmamak için bu müdahale politikasının öncülüğüne soyunmuştu. O dönem Erdoğan’ın ekibinde bugünlerde yeni parti kurma arayışındaki ‘stratejik derinlik’ uzmanı Davutoğlu da bulunuyor; emperyalistlerin müdahale girişimleri iktidarın yayılmacı emellerini depreştiriyor, yeni Osmanlıcı hayaller kuruluyordu.
Yayılmacı emeller ve yeni Osmanlıcı hayaller, yanına Katar ve S. Arabistan’ı alan AKP-Erdoğan iktidarının Suriye’ye müdahalenin öncülüğüne soyunmasını sağlamıştı. Esad devrilecek, Şam’da cuma namazı kılınacak, AKP-Erdoğan iktidarı Sünni İslam’ın liderli olacaktı. Bu müdahale girişiminin en büyük destekçileri yine ABD ve Fransa’ydı.
Rejim muhaliflerini birleştirme adına Doha, Marakeş, İstanbul, Antalya gibi birçok kentte toplantılar yapılmış, büyük kısmı IŞİD ve Nusra’ya biat eden İslamcı gruplara binlerce tır silah taşınmıştı.
Suriye savaşı önce Irak’a yayılmış, sonra Yemen ve Lübnan’dan başlayarak Arap-İslam coğrafyasının birçok ülkesinde çatışma ve gerilimleri tetiklemişti.
Uzun lafın kısası Cumhurbaşkanı Erdoğan her ne kadar New York’taki toplantıda bölgemizin yangın yerine çevrilmesinin ve Müslüman kanı dökülmesinin mağdurlarından biri gibi konuşmuş olsa da bu yangının müsebbiplerinden biriydi. Üstelik bugün de bu politikadan vazgeçtiğini gösteren hiçbir emare görünmüyor.
Öyleyse neden mi ABD’ye, batılı emperyalistlere verip veriştiriyor?
Çünkü bugün Fırat’ın doğusunda Kürtlerin (Suriye Demokratik Güçleri) elindeki bölgelere müdahale için onlardan beklediği desteği göremiyor.
Müslüman kanı demişken Kürtler de İslam’ı kabul eden ilk topluluklar arasında yer alıyor. Üstelik bu gerçeğin tarih kitabında yer alması geçtiğimiz günlerde iktidarın fiili ortağı MHP’nin Genel Sekreterini fazlasıyla rahatsız etmişti. MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’a mektup yazarak 9. sınıf tarih ders kitabında “Türklerin İslamiyeti kabulünden önce Kürtlerin Müslüman olduğu” bilgisinin yer almasının “Milli birliğimize karşı güçlerin amaçlarına hizmet ettiği” konusunda uyarmıştı!
BM Genel Kurulu sırasında Trump ile görüşmesi beklenen Erdoğan’ın en önemli gündemi yine Fırat’ın doğusuna müdahale için Trump’ın desteğini almak olacak.
ABD, Suriye’nin geleceğiyle ilgili pazarlıklarda Kürtlerle sürdürdüğü iş birliğine ihtiyaç duyuyor, öte yandan da İran’ı kuşatma stratejisi için Türkiye’deki iktidarı yanına çekmek istiyor. Yani emperyalistler bu meselede de kendi bölgesel çıkarlarına bakıyor.
Türkiye’deki iktidar Fırat’ın doğusuna niye müdahale etmek istiyor? Çünkü Kürt sorununu demokratik barışçıl yollardan çözmek yerine baskı politikalarında ısrar ettiği için Kürtlerin oradaki kazanımlarını kendi Kürt sorununun çözümü bakımından bir tehdit olarak görüyor. Çünkü New York’taki konuşmasında Müslümanları rengine, ırkına, diline göre ayırmadıklarını söyleyen Erdoğan’ın ülkesinde Kürtlerin kendi ana dillerinde eğitim görmesi yasak. Kendi yöneticilerini seçmeleri de yasak!
Diyelim ki; Trump, Erdoğan’a Fırat’ın doğusu için müdahale iznini verdi.
Peki, o zaman kimin kanı dökülecek ve dökülen kan kimlerin çıkarına hizmet edecek?
- İran’ın İsrail’e yanıtı ve bölgesel savaş tehdidi 15 Nisan 2024 17:20
- Mavi Marmara'dan ters kelepçeye! 09 Nisan 2024 07:00
- Van ve yeni dönemin test sürüşü! 05 Nisan 2024 04:55
- Topal ördek! 02 Nisan 2024 05:00
- 31 Mart seçimleri ve Kürt sorunu 29 Mart 2024 04:30
- Moskova saldırısı ve Rusya’nın ‘savaş’ ilanı! 26 Mart 2024 07:58
- Kürt sorununda yeni hesaplar ve Newroz 21 Mart 2024 05:40
- İktidarın HÜDA PAR hesabı 19 Mart 2024 04:45
- Müstemlekecilik ve “Güneydoğu’yu uçurmak”! 15 Mart 2024 04:44
- Fidan’ın ziyareti ve ABD’nin araladığı kapı 12 Mart 2024 05:00
- Gazze’deki ateş ve Yusuf Kaplan’ın mumu-2 08 Mart 2024 04:40
- Gazze’deki ateş ve Yusuf Kaplan’ın mumu-1 05 Mart 2024 05:00