11 Eylül 2019 19:08

Çok konuşup hiçbir şey söylememek

Çok konuşup hiçbir şey söylememek

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Milli Takım, Avrupa Şampiyonası eleme grubunda 6. maçlar sonucunda lider ama Şenol Güneş hâlâ gergin ve agresif. Sanki çatacak birisini ya da birilerini arıyor gibi bir izlenim veriyor. Bu gerginlik yüzünden de sürekli olarak ne demek istediği ya da ne kastettiği anlaşılmayan tuhaf laflar edip duruyor. Konuşurken acele ediyor, bazı kelimeleri yutuyor, dolayısıyla çok şey söylemek isterken hiçbir şey söyleyemiyor. Ağırlıklı olarak, “Şunları yapmak istiyoruz” ile “Şunları yapmak istemiyoruz” ekseninde yol alan ve “Daha çok gol atabilirdik”, “Ama biz de gol yiyebilirdik” gibi hiçbir şey anlatmayan cümlelerle akıp giden boş konuşmalar… Yani bu tür argümanlarla insan hiçbir şey söylemeden sonsuza kadar konuşabilir…

Basın toplantılarında kısa ve öz konuşması, teknik konulara ağırlık, sorulara da cevap vermesi yeterli aslında. Değinmek istediği diğer konularla ilgili olarak ise yazılı açıklama yaparsa meramını çok daha anlaşılır ve aydınlatıcı şekilde ortaya koymuş olur.  

Şenol Güneş, teknik konulara hiç değinmiyor. Dolayısıyla konuşmalarında, “Oyun planı ve buna bağlı olarak saha içinde yapılması hedeflenenler neydi, ne kadarı yapıldı, ne kadarı yapılmadı, yapılamayanların sebebi neydi” gibi sorulara yanıt bulmak mümkün değil. O, daha ziyade, “Avrupa Şampiyonası’na gitmek istiyoruz”, “Milli takım hepimizin takımı”, “Birliğimizi, beraberliğimizi bozmayalım”, “Futbolcuların hepsi iyi niyetliydi” gibi klişelerle durumu idare ediyor. O kadar çok konuşuyor ki, “Bu konuyu şimdi konuşmayalım” dedikten sonra bile o konu üzerinde uzun uzun döktürebiliyor!..

Çok konuşmak, insanı kaçınılmaz olarak boş konuşmaya sürükler. Şenol Güneş adeta bunun örneğini veriyor.

Moldova maçından önceki basın toplantısında, “Kimseyi utandırmak, kimseye hainlik yapmak istemiyoruz” demişti. Utandırmakla, hainlik yapmakla futbol arasında nasıl bir bağ kurduğunu merak etmemek elde değil. Ama illa utandırmaktan söz edilecekse; Şenol Güneş’in, Andorra maçında hakemin rakip oyuncuya kart göstermesi için eliyle kart işareti yaparak kulübeden fırlaması örnek gösterilebilir. Bazı futbolcuların başta Kaptan Emre olmak üzere, saha içinde mahalle serserisi tavırlarıyla Andorralı futbolcuları sindirmeye çalışması ve yine futbolcuların hakem kararlarına sürekli itiraz etmesi de diğer utanç kaynakları arasında. Maçı anlatan spikerin, kafasına tehlikeli bir darbe aldığı için yere uzanan Andorralı oyuncuya yönelik “Zaman geçirmek için numara yapıyor” iması içeren laflar etmesi de çirkinliklerle dolu bu utanç tablosunun başka bir boyutunu oluşturdu. Sanki ülkece bu oyunu tiksinti verici bir hale sokmaya çalışıyoruz gibi bir his uyanıyor insanda…

Konuşmalarında sık sık iyi olmaktan, ahlaktan, kültürden söz eden Şenol Güneş bütün bunların farkında mı acaba? Farkındaysa bu utanç tablosunu sorgulama ve öz eleştiri yapma ihtiyacı hissettiğini de umalım…

Mide bulandırıcı davranışlar kanıksanmış durumda. Hiç kimse bunlardan rahatsızlık duymuyor, bunları dile getirmiyor. Mutlak kazanmak hedefi doğrultusunda gözler dönünce bu yolda ortaya konan pislikleri görmek de imkansızlaşıyor anlaşılan…

Teknik olarak kuşkusuz Türkiye ile Andorra ve Moldova arasında ciddi fark var. En az bu kadar fark, oyun kültürü anlamında da söz konusu. İşin kültürel kısmında da biz çok gerilerdeyiz. Her şeyden önce, erdemsizlikler sergileyerek elde edilecek başarıların mutluluk değil ancak utanç kaynağı olabileceğini özümsememiz gerek. Özellikle rakibe ve hakemlere saygı konusunda Andorra ve Moldovalı oyunculardan bir şeyler öğrenebildiysek ne ala.

Şenol Güneş, Moldova maçı sonrasında “Kültürün geriye gittiği” yolunda serzenişte bulundu. Bu konuda çok haklı. Ama saptama yapmak kadar bunun değişmesi için çaba harcamak da önemli. Konuşmak kolay, uygulamak zahmetlidir. Çoğu zaman kanıksanmış durumlara karşı tavır almayı, tepki göstermeyi, mücadele etmeyi gerektirir. Buna karşılık, söylenen ile uygulanan arasında fark olursa, edilen laflar inandırıcılığını tamamen yitirir.

Güneş, Moldova maçının ardından da teknik değerlendirme, yorum, analiz yapmadı. Her zamanki klişelerinin yanı sıra, “Birlikteliğimizi bozmak isteyenler var”, “Nifak tohumu bize yakışmaz” gibi söylemlerle birilerine göndermede bulundu. İsim vermiyor, bu nedenle bulmaca ya da şifre çözer gibi uğraşmak gerekiyor hangi lafı kime ettiğini anlamak için.

Şenol Güneş belli ki farklılığını göstermek adına farklı şeyler söyleme çabasında. Lakin bunu becerdiği söylenemez. Bu nedenle de konuşmaları genellikle, anlaşılmazlığın koyu karanlığında uçuşan soru işaretleri şeklinde zihinlerde karşılık buluyor.

Ortada bir iletişim sorunu olduğu inkar edilemez. Teknik konularda kısa, net değerlendirmeler, diğer konularda ise yazılı açıklamalar, sorunu çözebilir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa