18 Ağustos 2019 23:28

Galatasaray ve Beşiktaş'ın problemleri

Galatasaray ve Beşiktaş'ın problemleri

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Süper Lig, son 4 sezonun şampiyonları Galatasaray ve Beşiktaş’ın aldığı farklı mağlubiyetlerle başladı. Sarı-kırmızılılar, PTT 1. Lig şampiyonu olan, iyi bir kadro kuran ancak hiç de hazır görünmeyen Denizlispor’a deplasmanda 2-0 yenilirken siyah-beyazlılar, önceki yıla göre son derece mütevazı bir kadroyla mücadele eden Sivasspor’a karşı varlık gösteremedi: 0-3. Bu sonuçlara bakıp felaket tabloları çizmenin manası yok. Neticede ligin henüz başındayız ancak gelecekte büyümesi muhtemel sorunlara dikkat çekmekte fayda var.

Galatasaray, Fatih Terimsiz çıktığı bir maçı daha kaybedince ortaya hemen “Terimsiz Galatasaray” istatistikleri döküldü ve yardımcı antrenörlerin yetersizliğine göndermelerde bulunuldu. Ancak bir teknik direktörün saha kenarındaki varlığına bu kadar önem atfetmek doğru mu? Terim’in yokluğu bu kadar önemliyse akla “Neden kendisine daha yetkin yardımcılar seçmiyor” sorusu da geliyor elbette ama esas sorgulanması gereken şu: “Terim kenarda değil diye çatırdayan bir oyun sistemi varsa ortada bir sistemden bahsedilebilir mi?”

Neyse ki Galatasaray için mesele Terim’in yokluğu değil. Bu, daha çok Terim’i eleştiremeyenlerin başvurduğu güvenli bir liman. O zaman esas sorunlara geçelim.

KADRO MÜHENDİSLİĞİ, SİSTEM, SERİ...

Her şeyden önce sarı-kırmızılıların son şampiyon olmanın verdiği rehaveti aşamadığı görülüyor. Bu rehavete sahip takımlarla başarısız bir dönemi ardında bırakıp maruz kaldığı eleştirileri haksız çıkarmak için oynayan takımlar arasında ciddi bir motivasyon farkı (Bkz: Galatasaray’ın 2 sene önce Tudor’la yaptığı lig başlangıcı) vardır. Terim kariyerindeki 3 ayrı dönemde üst üste şampiyonluklar yaşadı dolayısıyla bu psikolojiyle mücadele etmeyi biliyor olması lazım. Ancak takımın henüz “tetikte” olmadığı görülüyor.

İkinci mesele kadro yapılanmasındaki sorunlar. Galatasaray’ın bir yıl daha yaşlanan as bekleri, 4-3-3’ün talep ettiği dinamizmi karşılamaktan uzak. Mariano ve Nagatomo konusunda transferin son bölümünde sürpriz bir hamle gelmeyecekse Linnes ve Ömer Bayram’a daha fazla şans tanınacak bir değişikliğe gidilmeli. Ya da artık Henry Onyekuru gibi hızlı bir kanat oyuncusunun/forvetin olmadığı ortamda hücum aksiyonlarındaki tıkanıklığı önlemek adına beklerin yaşlılığı ve forvetlerin oyun tarzı göz önüne alınarak 4-4-2’ye dönüş sağlanabilir. Galatasaray böylece bir türlü satamadığı Diagne’ye de 11’de yer açmış olur (Falcao’nun geleceğini varsayıyorum).

Üçüncü olarak Seri’nin durumu… Israrla savunmanın önünde tek başına regista gibi konumlandırılan Seri, kesinlikle bu pozisyonun oyuncusu değil. Nzonzi’nin gelişiyle artık bu değişikliğin kaçınılmaz olarak gerçekleşmesini bekliyor insan ancak Terim’i az çok tanıdığımız için “Eleştirilere karşı işi inada mı bindirdi” diye düşünmeden edemiyoruz. Savunma hattının önünde uzun boylu, pozisyon bilgisi yüksek bir oyuncunun varlığı çok önemli. Böyle bir oyuncunun yokluğu stoperlerin de rakip forvetlerle direkt karşı karşıya kalması anlamına geliyor. Marcao ve Luyindama’nın sezon başı itibarıyla bu kadar formsuz görünmesinin nedenlerinden biri de bu. Seri hızlıca esas mevkisine dönmeli ancak şuna da dikkat çekmekte fayda var: Seri, müthiş bir oyun zekasına ve vizyonuna sahip ancak şu anki GS gibi akışkan olmayan bir hücum hattında kendisine ayak uyduramayacak oyuncularla bocalaması yüksek ihtimal. Güçlü bir fiziğe de sahip olmadığı için böylesi bir oyun, onun defolarını daha fazla ön plana çıkarabilir. Seri’den iyi takımın hücum generali olur ama kötü takımın kahraman piyadesi olmaz. Galatasaray’da 4-4-2 değişikliği biraz da bu yüzden gerekli.

BEŞİKTAŞ’TA SABIR ŞART

Gelelim Beşiktaş’a… Abdullah Avcı topa sahip olmaya dayanan yeni bir oyun sistemini benimsetmeye çalışıyor. Türkiye’de büyük takımlar zaten genelde topa fazla sahip olur ancak Avcı’nın oturtmayı hedeflediği sistemin bu oranı azami seviyeye çıkartmak gibi bir amacı var. Bu değişiklik kaçınılmaz olarak zaman istiyor. Fakat bunun yanında bu sisteme uygun oyunculara da ihtiyaç var. Victor Ruiz ve biraz da Douglas ile Rebocho dışında transferlerin buna uygun yapıldığını söylemek güç.

Hal böyleyken Beşiktaş’ın ilk maçlarında zorlanması bekleniyordu ancak Sivas deplasmanındaki farklı yenilgide siyah-beyazlıların Burak Yılmaz, Atiba gibi kilit oyuncularından yoksun olması da rol oynadı. Aslında sorunlardan biri de bu. Burak Yılmaz 34, Atiba 36 yaşında. Bu kadar önemli iki oyuncunuzun bu yaşlarda olması sakatlık halinde dönüş süreçlerini ciddi şekilde etkiler. Bu bakımdan Beşiktaş’ın hem bu mevkilere ciddi alternatifler (Medel, Avcı’nın oynatmak istediği futbola hiç uygun değil, Oğuzhan Özyakup’un ise futbola dönmeye niyeti yok gibi) hem de bir kanat oyuncusu transferine ihtiyacı var.

Tüm bunlar yaşanırken Beşiktaş, saha dışında da problemlerle uğraşıyor. Taraftarın Orhan Ak’ta cisimleşen tepkisi aslında Ak kadar Fikret Orman’a da yönelik. Yönetim-teknik heyet arasındaki anlaşmazlık geçtiğimiz yıl Beşiktaş’ı önemli oranda etkilemişti. Bu yıl bu denkleme taraftarın da girmesi motivasyonu iyice düşürür. Abdullah Avcı istediği düzeni kurabilmek için zamana ihtiyaç duyuyor ve şu aşamada Beşiktaşlıların sabırlı olması şart.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa