07 Ağustos 2019 23:50

Başlangıç demek, hamaset demek

Başlangıç demek, hamaset demek

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Futbol Federasyonu Başkanı Nihat Özdemir konuşurken, “Borçların yapılandırılması”, “harcama limiti”, “mali disiplin” gibi kavramlar havada uçuşuyor. Kulüplerin içinde bulundukları ekonomik sıkıntıyı atlatabilmeleri için gereğini yaptıklarını belirten Özdemir, Fair Play sistemini oturtabilmeleri ve Lisans Kurulunun da iyi çalışması halinde Türk futbolu için yeni bir dönemin başlayacağını söyledi.

Yeni umutlar, parlak vaatler ve yüksek beklentilerle süslenmiş başlangıçlar yapmakta üstümüze yok!.. Birkaç senede bir gerek idari, gerekse de teknik anlamda her şeye baştan başlamadan rahat edemiyoruz. Baştan başlıyoruz ama aslında hiçbir şey değişmiyor. Zihniyette ve bakış açısında bir farklılık olmayınca yenilik söylemleri lafta kalmaya mahkum. Bunca sözün/vaadin ardından, her şeyin eskisi gibi sürmesine ve umutların, beklentilerin hüsranla sonuçlanmasına iyice alıştık artık…

Nihat Özdemir, icranın başındaki bir kişi olmasına karşın hâlâ “temennilerle”, “inşallahlarla” ve manasız böbürlenmelerle dolu hamasi konuşmalar yapıyor. Her şeyin eskisinden daha iyi olacağına dair umut verici ciddi bir işaret görmek ise mümkün değil…

Bilançoları inceledikten sonra 2 Eylül’de kulüplerin harcama limitlerini açıklayacaklarını söylüyor Özdemir. Kulüplere ilk yıl, bu limiti yüzde 30, ikinci yıl ise yüzde 15 oranında aşabilme hakkı veriliyor. Üçüncü yıl ise bütçeyi denkleştirmek yani fazlalıkları sıfırlamak zorundalar. Yumuşak bir geçiş öngörülmüş. “Bir anda sert olamazsınız” diyor Özdemir.

Limitleri aşan kulüplere uygulanacak yaptırımlar da önce ihtar, sonra kadro sınırlaması, en sonra ise puan silme şeklinde sıralanıyor. Kulüplerin bu yaptırımlar karşısında bütçelerini aşmamaya dikkat ederek gençleştirme politikasına yönelmeleri ve altyapıya önem vermeleri umuluyor.

Bu yaptırımların kulüpleri mali disiplin altına almakta yeterli olabileceğine inanmak zor. Harcama limitleri belirlenirken kim bilir ne pazarlıklar dönecek? Yumuşak geçişi daha da yumuşatabilmek adına kulüpler kim bilir ne çabalar ortaya koyacak?

Harcama sınırı getirmenin kulüplerin altyapıya yönelmesini sağlayacağını sanmak fazlaca iyimser bir bakış. Kulüpler, limitler dahilinde yine mümkün olan en fazla sayıda transferi yapmaya çalışacaktır. Futbola; oyuncu yetiştirme, geliştirme ve genç oyuncularla oyunu yükseltme hedefiyle değil, transfer ve skor odaklı bakmanın kaçınılmaz sonucu bu…

Artık futbol tam anlamıyla “ticari bir ürün”. Gelinen noktada oyunu; bütçe, kâr, zarar, rekabet, marka değeri, borç, kredi, faiz, harcama limiti, mali disiplin, yapılanma gibi ekonomi kavramlarına bulaşmadan ele almak imkansız. Federasyon Başkanının iki saat civarında süren konuşmasının içeriğini de, ağırlıklı olarak bu kavramlar oluşturdu. Bunlara bir de yayın hakları, tanıtım faaliyetleri ve uluslararası organizasyonlara adaylık gibi konular eklenince, işin en önemli boyutu yine gündemin dışında kaldı.

Evet, en önemli konu, işin kültürel boyutu. Sporda yaşanan sorunların temelinde, kazanmanın tek amaç haline getirildiği ve bu uğurda ortaya konan her yolun, yöntemin kabul edilebilir görüldüğü arızalı futbol algısı var. Bu algıyı besleyen olgu ise rakibe saygı, eşit koşullarda erdemli mücadele gibi oyuna güzellik katacak kavramları zerrece dahi umursamayan, fanatizm. Para üzerinden dönen düzende fanatizmi sorgulamak elbette yöneticilerin işine gelmiyor. Kulüplerin, yayıncı kuruluşun ve medyanın bir numaralı müşterisi olarak fanatizm, girdiği ticari ilişkilerle birlikte futbol endüstrisini ayakta tutan olguların başında yer alıyor çünkü.

Her gelen federasyon yeni başlangıçtan ve değişimden söz ediyor. Lakin fanatizmle mücadele etmeyi göze alamadıkları için yeni bir spor kültürü inşa etme gibi bir hedefe de sahip olamıyorlar. Sonuçta da çıkmaza düşmekten ve aynı sorunlarla boğuşmaktan kurtulamıyorlar...

Fanatizmin biçim verdiği mevcut algıyı sorgulamadan ve bununla mücadele etmeden futbol ortamını daha sağlıklı hale getirip oyunun yükselmesini sağlayacak herhangi bir gelişme gerçekleştirilemez.

Bütün unsurları mutlu kılmakla kalmayıp oyunun kalitesini yükseltecek değişime ancak saygıyı, öz saygıyı ve erdemli mücadeleyi her şeyin önünde tutan yeni bir futbol kültürüyle ulaşılabilir…

İşin kültürel boyutu ciddiye alınmadığı sürece, paranın kokuşturduğu ortamda, boş çekişmeler ve kibirli itişip kakışmalarla debelenmeye mahkumuz…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...