01 Ağustos 2019 00:02

Toplusözleşme gündemi

Toplusözleşme gündemi

Fotoğraf: Envato

Paylaş

3 milyonu aşkın devlet memuru ve 2 milyon memur emeklisinin 2020-2021 yıllarını kapsayan beşinci dönem toplusözleşme görüşmeleri bugün başlıyor. Her ne kadar iktidar ile memur konfederasyonları arasında, gerçek bir toplusözleşme uygulamasından uzak, mevzuat yapısı ve işleyişi açısından tuhaf bir toplusözleşme düzeni olsa da, milyonlarca devlet memuru toplusözleşme sürecini yakından takip ediyor.     

Bugüne kadar en çok üyeye sahip ‘yetkili’ sendikalar ile üç büyük konfederasyonun katılımıyla yapılan toplusözleşme görüşmelerinde yıllardır iktidarın ‘memur kolları’ gibi faaliyet yürüten Memur-Sen, görüşmelerde sadece kendisinin muhatap alınmasını istiyor. Memur-Sen ayrıca, sendikalar açısından ‘devletten bağımsız olma’ ilkesine aykırı bir şekilde belirlenen toplusözleşme ikramiyesinin üyelerine iki kat daha fazla ödenmesinin talep ederek, iktidar ile arasındaki organik bağları daha da sağlamlaştırmayı hedefliyor.

Memur-Sen’in diğer konfederasyonları, dolayısıyla yüz binlerce kamu emekçisini dışlayan, hatta yok sayan tutumu en çok iktidarı memnun ediyor. Bu durumu, kamu emekçilerinin iradesini sınırlayan ve onların iktidardan bağımsız hareket eden sendikalar tarafından temsil edilmesinden duyulan rahatsızlığın bir göstergesi olarak görmek mümkün.  

İktidarın özellikle 15 Temmuz sonrasında emek mücadelesine yönelik baskı ve tehditlerini arttırması, kamuda idari ve siyasi kararlar sonucunda gerçekleştirilen hukuksuz ihraçlar sorununun sürmesi, ekonomik krizin olumsuz etkilerinin her geçen gün daha da belirginleşmesi bu yıl toplusözleşme sürecinin çok daha zorlu koşullarda yapılacağını gösteriyor.

2013’ten itibaren iki yıllık olarak yapılan ve dünya üzerinde eşi benzeri olmayan mevcut toplusözleşme uygulamasının bu yıl ağır ekonomik kriz koşullarında yapılacak olması görüşmelerde ekonomik taleplerin çok daha fazla ön plana çıkmasına neden olacak. İktidar bugüne kadar ekonominin krizde olduğunu bir türlü kabul etmemiş olsa da, kamu emekçilerinin talepleri karşısında ‘Ekonomik kriz var, fedakarlık bekliyoruz’ içerikli açıklamalar yapabilirler.  

Ülkede yaşanan ekonomik kriz nedeniyle milyonlarca emekçi satın alma gücündeki azalmayı ve yaşadığı yoksullaşmayı gidermeyi hedefleyen ‘insanca yaşayacak ücret’ talep ediyor. Daha önce 200 bin kamu işçisine yapılan ve hedeflenen enflasyonun bile çok altında olan teklif Türk-İş tarafından reddedilirken, toplamda 5 milyonu aşkın memur ve emekliyi ilgilendiren toplusözleşme görüşmelerinde mevcut taleplerin çok gerisinde bir zam teklifinin gelmesi kuvvetle muhtemel.

Bugüne kadar kriz sözcüğünü ağzına almaktan kaçınan kamu işveren temsilcileri, kamu emekçilerinin temel ekonomik taleplerinin önemli bir bölümünü ekonomik krizi ve kamu bütçesinin durumunu gerekçe göstererek geri çevirecek ve bütçe hedefleri ile uyumlu birkaç puanlık ‘maaş zammı’ ile süreci sonlandırmayı hedefleyecektir.    

Toplusözleşme görüşmelerinin, geçmiş yıllarda olduğu gibi daha baştan ‘ekonomik taleplere’ sıkıştırılarak ele alınması ya da ‘yüzdelik zam’ pazarlığına indirgenerek yürütülmesi, milyonlarca kamu emekçisi açısından sürecin daha baştan kaybedilmesi anlamına gelecektir. Ekonomik talepler önemli olmakla birlikte, kamu emekçilerinin çalışma yaşamında yaşadığı yapısal sorunlarla ilgili diğer taleplerinin de gündem haline getirilmesi önemli.

Önümüzdeki iki yıl için birkaç puanlık maaş artışlarıyla sınırlandırışmış, emekçilerinin acil çözüm bekleyen sorunlarının (ücret dengesizliği, vergi adaletsizlikleri, iş güvencesi, hukuksuz KHK ihraçları, liyakate dayalı kadrolu istihdam, mülakat ve güvenlik soruşturmaları, esnek ve güvencesiz çalışma uygulamaları vb.) hiçbirinin gündem yapılmadığı ve somut kazanım elde edilmediği bir toplusözleşme sürecinden kamu emekçilerini memnun edecek bir sonuç çıkması mümkün görünmüyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...