07 Temmuz 2019 00:00

‘Kadın üniversitesi’ girişimi tamamen ideolojik bir hamledir

‘Kadın üniversitesi’ girişimi tamamen ideolojik bir hamledir

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Cumhurbaşkanı Erdoğan Japonya ziyareti sonrasında uluslararası öğrencilerin mezuniyet töreninde, eğitimde “yeni bir reform”un “müjdesi”ni verdi!

“Japonya’da 800 üniversiteden 80’i kadın üniversitesi. Kreşten alıp ilk, orta, lise, ardından üniversite olmak suretiyle farklı bir yapıyı oluşturmuş durumdalar. YÖK Başkanına hatırlatıyorum, çalışmanı da buna göre yap. Türkiye de benzer bir adımı atmalı.”

Yani Cumhurbaşkanı koca Japonya’da bakıyor, bakıyor sadece “kadın üniversiteleri”ni görüyor. Görmekle de kalmıyor, ayağının tozuyla YÖK’e kadın üniversiteleri kurması için hazırlık yapın direktifi veriyor.

“Bu da olur mu; böyle önemli bir konu bir tören konuşmasında Cumhurbaşkanı ‘Kadın üniversitesi kurun’ dedi diye üniversite kurulur mu?” demeyin. Kurulur! Daha da ileri gidilebilir.

17 yıl içinde artık sayısını bilmediğimiz kadar çok “eğitim reformu” böyle tepeden verilen direktiflerle yapılmadı mı?

Şimdi “tek adam” devrinde olduğumuza göre; YÖK’ün Cumhurbaşkanına “Bunun eğitime de kadınların eğitimine de bir yararı olmaz, hatta geriye götürür” demesi de beklenmemelidir.

BU KONUDA JAPONYA’DAN ÖĞRENİLECEK BİR ŞEY YOK

Sözü edilen kadın üniversiteleri 19. Yüzyılın ikinci yarısında, Japonya’daki feodal geleneklerin henüz egemen olduğu, kadınların normal üniversitelere alınmadığı bir dönemde, kadınların sosyal yaşama katılmasının önünü açmak amaçlı olarak kurulmuştur.

Bugünkü kadın üniversiteleri de bu geleneğin devamı olarak vardır. Ancak Japonya’da kadınların durumu, üniversitelerden çok, kapitalist gelişmenin kadını ucuz emek nesnesi olarak iş gücü pazarına çekilmesi açısından değerlendirilmiştir. Kaldı ki, ciddi bir demokratik devrimden geçmeyen Japonya’da kadının statüsü bugün de çok iyi değildir. Dünyanın üçüncü büyük ekonomisi olan Japonya’da, kadının toplumsal yaşama katılımı ve statüsü Türkiye’ye yakındır.

Yani Türkiye’nin, kadın ve onun statüsü konusunda Japonya’dan öğreneceği bir şey olmadığı gibi kadının akademi ve siyasete katılımı bakımından kadın üniversitesini tartıştırmaya ihtiyacı yoktur. Bu seviyeye inmeye de gerek yoktur zaten. Çünkü kadının statüsünün ilerletilmesi konusunda Japonya en son örnek bile değildir!

YÖK’ün verilerine göre, 2018-2019 öğrenim döneminde üniversitelerde 2 milyon 41 bin 277 kadın, 2 milyon 379 bin 422 erkek öğrenci vardır. LGS raporuna göre de matematik dışındaki testlerde kız öğrenciler erkek öğrencilerden daha yüksek ham puan ortalamasına sahiptir. Bu veriler ve öteki pek çok alanda kadınların tuttuğu mevzi dikkate alındığında, “kadın üniversitesi” Türkiye’nin 200 yıllık demokratikleşme mücadelesinin kazanımlarının da geriye götürülmesi demektir.

KADIN ÜNİVERSİTESİ ERDOĞAN İÇİN İDEOLOJİK BİR İHTİYAÇTIR!

Bunu Erdoğan bilmese de danışmanları, etrafındaki yüksek maaşlı eğitimciler bilir. Ama burada “kadın üniversitesi” gündemini eğitim, eğitimin bir sorununun çözülmesi olarak görmemek gerek. Tersine bu tutum tamamen ideolojiktir! Ve o ünlü “muhafazakâr bir toplum inşasına temel olacak dindar nesiller yetiştirme”, “cihadist bir gençlik yetiştirme” amacıyla bağlantılı olarak ele alındında bir anlam kazanır.

Tıpkı İmam Hatiplere yüz binlerce öğrenci alınması, bu okulların kontenjanlarının yarısının bile dolmamasına karşın sayılarında bir azaltmaya gidilmemesi ve eğitimin bir sorununu çözmekten çok ideolojik, siyasal İslamcı, cihadist bir gençlik yetiştirme amacının dayanağı olarak kullanılması gibi!

Kısacası; Japonya’dan, 150 yıl sonra ‘kadın üniversiteleri’nin keşfedilmiş olunmasının, Türkiye üniversitelerindeki kadın sayısının erkek sayısına çok yaklaştığı ve kadınların sınavlarda erkeklerden daha başarılı olduğunun ortaya çıktığı bir zamanda “Kadın üniversiteleri açalım!” diye ortaya çıkılmış olunmasının ideolojik davranmak dışında inandırıcı bir gerekçesi yoktur.

DEMOKRATİK, BİLİMSEL, ANADİLİNDE, PARASIZ EĞİTİM MÜCADELESİNE DEVAM

Onca “eğitim reformu”na karşın AKP dönemindeki eğitimin hali; anaokulundan üniversiteye kadar eğitimin neresinden tutsanız elinizde kalacak vaziyettedir. ABİDE (Akademik Becerilerin İzlenmesi ve Değerlendirilmesi) projesi kapsamında yapılan araştırma da bunun kanıtıdır.  

ABİDE’nin ortayı koyduğu tablo, önceki gün (4 Temmuz günü) Adnan Gümüş hocamızın gazetemizdeki köşesinde ayrıntılı bir biçimde değerlendirildi.

ABİDE araştırması gösterdi ki; 8’inci sınıf öğrencilerinin Türkçede ileri düzeyde öğrenci oranı yüzde 7,2, matematikte yüzde 3, fende yüzde 2,5 ve sosyal bilgilerde yüzde 9,4’tür.

Ortaokul mezunu durumuna gelmiş çocukların yüzde 16,4’ünün matematikte dört temel işlem sorularını çözemediği, yüzde 66’sının hiciv ve nükteleri anlayamadığı, azımsanmayacak bir kısmının vücut organlarını tanımadığı, haritaları okuyamadığı da ortaya çıkmıştır.

İşi özeti; Erdoğan ve iktidarı bu kara tabloyu değiştirmek yerine ‘kadın üniversitesi’ açarak kendi ideolojik amaçlarına uygun bir yüksek öğrenim stratejisinde adım atmak istemektedir. Ki; Erdoğan’ın hınk deyicilerini bu konuda ikna etmek olanaksızdır! Çünkü söz konusu ideolojiyse ikna da olanaksızdır.

Bu yüzden de burada çözüm “Kadın üniversitesine hayır” demekten öte; laik, demokratik, bilimsel, anadilinde eğitim mücadelesini kararlılıkla sürdürmekten geçmektedir.

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...