01 Temmuz 2019 00:41

"Restorasyon" mu "tek adam yönetimi"ne karşı tavizsiz mücadele mi?

"Restorasyon" mu "tek adam yönetimi"ne karşı tavizsiz mücadele mi?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

İstanbul seçiminin en son günlerinde bile CHP, İyi Parti ve AKP tarafından yapılan; “Bu bir İstanbul seçimidir”, “Önümüzde erken seçim yok. 4-5 yıllık seçimsiz bir dönem var”,... açıklamalarının üstünden bir hafta geçti. Ama bu bir hafta içende siyasetin gündemi, “İstanbul seçimi sadece İstanbul seçimi olmadığı, Türkiye’nin girdiği yola projektör tuttuğu” yönünde oluştu.

Ve bu çerçevede halkın çoğunluğunun sadece başlıca belediyeleri AKP’nin elinden almasının ötesinde, “tek parti tek adam yönetimi”ne “hayır” dediği de genel kabul görmektedir.

Diyebiliriz ki, Cumhur İttifakı sözcüleri dışında artık kimse, bundan sonraki seçimin 2023’de olacağını söylememektedir.

"TEK PARTİ TEK ADAM YÖNETİMİ" TARTIŞMAYA AÇILMIŞTIR

CHP ve İyi Parti, “tek adamın yetkileri”ni ve konumunu tartışmaya açıyorlar. CHP açıkça, “Halk cumhurbaşkanının aynı zamanda AKP başkanı olmasını istemiyor, Eğer istiyor diyorsa bunu referanduma sunalım” diyor.  

SP ve AKP’den kopanlarla kurulacağı söylenen Gül-Babacan partisinin de tek adamın yetkilerini kısıtlanmasını, en fazla eski “parlamenter sisteme” dönülmesini istediği anlaşılıyor.

HDP ve DİB’ten yapılan açıklamalar ise “yeni ve demokratik bir anayasa” talebi doğrultusundadır.

Dün gazetemize konuşan Emek Partisi Genel Başkanı Selam Gürkan da, “Halk egemenliğine dayanan bir demokrasi” ve bunu için bir mücadelenin örgütlenmesi, gerçek bir “demokrasi ittifakı”ndan söz ediyor.

Kuşkusuz ki içinden geçtiğimiz sürecin tetiklediği dinamikler dikkate alındığında, tartışman bu yanının geçmişteki kadar sürüncemede kalmadan daha somut talepler etrafında ortaklaşmaya doğru evrimleşeceğini söylemek yanlış olmaz.

Bu alandaki girişimlerin önümüzdeki günlerde ve aylarda daha somutlaşacağını söylemek yanlış olmaz.

Seçim sonuçları AKP’yi de, özellikle de hükümetin çalışması üstünden kimi düzenlemeler yaparak, sistemi restore edecek bir çalışma içine girmeye zorlamıştır.

Kısacası yerel seçimler “tek parti te adam yönetimi”ni tartışmaya açmıştır!

AKP TEPKİLERİ TEK ADAMI GÜÇLENDİRMENİN DAYANAĞI YAPMAK İSTİYOR

Cumhurbaşkanı geçtiğimiz salı günü yaptığı grup toplantısında hükümetin yaptıklarını değerlendiren bir çalışma yapıldığını, “eksiklerin, yanlışların giderilerek yola devam edileceğini” belirtmişti. AKP’nin sözcüleri de benzer açıklamalar yapıyorlar. Yandaş medyada da bu doğrultuda, yazılar yazılıyor, haberler yapılıyor. Hatta bu düzenlemelerin sonucu olarak; “gidecek” ve “yerlerine gelecek bakanlar”, “yeni kurulacak bakanlıklar”, yapılacak olan restorasyonun amacı”,... üstüne yazılıp çiziliyor.

AKP’de hâlâ demokratik bir potansiyel olduğunu düşünen liberal çevreler AKP’deki bu restorasyon girişiminin, tek adam rejiminden vazgeçerek, cumhurbaşkanının “tarafsız bir konuma çekileceğine” kadar gideceğini umuyor.

Ancak gerek Erdoğan gerekse onu motive eden ekibinin “tek adam” ve onun yetkilerini kısıtlama gibi bir tutumunun olmayacağı apaçıktır. Tersine onların olanlardan çıkaracağı, belki kamuoyunda çok tepki alan birkaç bakanın görevden alınması, ama diğer bütün sorunların, şikayetlerin, “tek adamın söylediklerinin anlaşılmaması”ndan olduğuna karar verilerek, “tek adamın daha da güçlendirilmesi” olacaktır.

Çünkü hiçbir tek adam sistemi, kendi yetkilerini fazla bularak, daha “etkisiz” ya da “tarafsız” bir konuma geçmez. Bu eşyanın tabiatına aykırıdır. Tersine olumsuzluklar çoğaldıkça; “etrafı” ve “efradı” suçlamak, olumsuzlukları ikinci, üçüncü şahıslara yıkarak tek adamın “tartışılmazlık” ve “yanılmazlık” niteliklerini her tür tartışmanın üstünde tutmak, bunu yaparken tek adamı daha yüceltmek ve tek adamlığını güçlendirecek önlemler alır.

Aksini beklemek ham hayaldir.

Bugün AKP’de açılan; “eksikleri, yetersizlikleri, yanlışları bulup, bunları düzeltecek önlemler alma” çalışmasının da böyle, “tek adamın tek adamlığını daha da güçlendiren düzenlemeler” olacağını yakında göreceğiz.  

NE RESTORASYON NE DE ESKİYE DÖNÜŞ!

Gerek 31 Mart gerekse 23 Haziran seçimi, 24 Haziran 2018’de resmiyete geçirilen “tek parti tek adam yönetimi”nin hükümetinin ayağının altındaki halıyı çekmiştir. Dolayısıyla bu son seçimlerde halkın tutumu, “sistemin daha iyi çalışması için restore edilmesi” değil, tümüyle reddedilmesidir. Bu yüzden de önümüzdeki dönemin gündemi, gerçek bir demokrasi mücadelesi, bu mücadele içinde Türkiye’nin laik ve demokratik bir ülke olmasının ifadesi olacak anayasanın oluşturulmasıdır. Ve elbette bu anayasaya hangi güçlerin amaçlarını ne ölçüde yansıtacağı da bu mücadele içinde tuttukları pozisyonla belirlenecektir.

Kuşkusuz ki burada önümüzdeki dönemi kapsayacak olan “tek parti tek adam düzeni”ne karşı mücadele, güçler ittifakını olduğu gibi bu ittifak içinde oluşacak güç dengelerinin şekillenmesi de belirleyecektir.

Bu yüzden de AKP-MHP cenahından yapılacak restorasyon girişimlerinden medet uman eğilimler kabul edilemez olduğu gibi, halk yığınlarının politikaya katılımını 4-5 yılda bir yapılan tamamen anti demokratik nitelikteki seçimlerle sınırlayan “parlamenter sisteme” dönüş de kabul edilemezdir. Tersine bugün halkın siyasete müdahalesi bunları aşmıştır. Bugün yapılması gereken, halk yığınlarının siyasete müdahalesine daha ileriye götürecek mekanizmaların da içinde oluşacağı bir demokrasi mücadelesidir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa