27 Haziran 2019 00:52

İstanbul seçiminin gösterdiği (3): Demokrasi ve emek mücadelesinin dayanakları güçlendi

İstanbul seçiminin gösterdiği (3):  Demokrasi ve emek mücadelesinin dayanakları güçlendi

Fotoğraf: Envato

Paylaş

23 Haziran İstanbul seçimi, her şeyden önce halkın iradesine karşı direnenleri cezalandırmış bir seçimdir. Üstelik, “AKP seçimle alt edilemez. Seçimi kaybetse bile seçim sonucunu kabul etmez, allem eder kallem eder kazanılmış seçimi geçersiz sayar, yoluna devam eder” şeklindeki yargıları da yıkmıştır.

Nitekim; yandaş medyada Ekrem İmamoğlu’nun adının yazılmasını bile yasaklayan, “İstanbul’u Bizans yapmak isteyenlerin İstanbul’un başına geçmelerine izin vermeyiz” diyen Erdoğan, 23 Haziran’da 800 bin fark yedikten sonra İmamoğlu’nu iki kez adını vererek “Tebrik etmek” zorunda kalmıştır. Gerekçesi de hazırdır: “Halk ne derse başımızın üstünde yeri vardır!”

Böylece İstanbul seçimi;

  1. 31 Mart seçimi sonucunu tanımayan, dolayısıyla AKP’nin seçimle gitmek istemeyen bir parti olduğunu,
  2. 23 Haziran’da halkın tepkisi yeterince güçlü olduğunda seçimin sonucunu kabul etmek zorunda kaldığını göstermiştir.

İSTANBUL SEÇİMİ: KARANLIĞA PROJEKTÖR

Son yıllarda, 15 Temmuz darbe girişimi, OHAL, KHK’ler ve Terörle Mücadele Yasası’nı olağan yönetim dayanağı yapan, bunlar yetmediğinde de keyfine göre kararlar almaktan çekinmeyen Erdoğan ve Cumhur İttifakı, ülkeyi adım adım bir karanlığa sürüklediler. Ancak, Cumhur İttifakının 31 Mart seçiminde öne sürdüğü “beka” taktiği halk tarafından reddedildi.

İstanbul seçimi ise bu reddi cezalandırmaya dönüştürdü. Çünkü elbette seçim yerel seçimdi ve kent sorunları tartışıldı; elbette büyük bir ekonomik kriz yaşanıyordu ve süreç boyunca halkın geçim koşulları, işsizlik, yoksulluk meseleleri konuşuldu. Ama bütün bu önemli sorunların arkasında “tek parti tek adam yönetimi”nin tehdidi ve bu yönetimin ülkeyi nereye götürdüğü de vardı. Elbette vatandaş da bu arka fonu oluşturan büyük sorunu dikkate alarak oy kullandı. Aynı şeklide Cumhur İttifakına karşı oluşan, Millet İttifakını çok aşan ittifak da bu arka plandaki tehdide karşı oluştu. İstanbul seçimi keyfi yönetime, halk iradesini tanımayan tek adam yönetim zihniyetine “hayır” diyen bir seçim olarak tezahür etti.

Kısacası İstanbul seçimi; “AKP gitmez”, “Tek parti tek adam yönetiminden artık geri dönülemez”, “Bunlar ne isterse onu yaparlar”... karamsarlığına projektör tutarak, halkın gerçekleri görmesini kolaylaştırdı. Dolayısıyla mücadeleyi yenileyecek olanakları görünür hale getirdi. Halkın öz güvenini güçlendiren, “Eğer birleşirsek ‘tek adam tek parti’ filan tanımayız” düşüncesi ve tutumuna olağanüstü dayanak veren gelişmelerin kapısını açtı.

KÜRT SORUNUNUN DEMOKRATİK ÇÖZÜMÜ İÇİN YENİ PENCERE

Yerel seçim süreci, Kürt sorununun demokratik çözümüyle ilgili girişimlerin zeminini de genişletmiştir.

  • - HDP’nin 31 Mart seçiminde büyük kentlerde, “Cumhur İttifakına kaybettirilmesi” için aday çıkarmadan Millet İttifakına destek vermesi, Millet İttifakı saflarından gelen nobranlıkları, ön yargıları umursamadan kendi çizgisini uygulamadaki ısrarı,
  • - Ve İstanbul seçiminde, AKP’nin Öcalan’a özel kurye göndermesine varan ve Öcalan’ın “Kürt seçmene tarafsızlık çağrısı yaptığı” üstünden girişilen ve Kürt siyasi güçleri içinde bölünme yaratma amaçlı girişimlerine karşın HDP’nin kendi kararlarının arkasında durması, Selahattin Demirtaş’ın sadece Kürt değil Türk kökenli seçmenler tarafında da takdirle karşılanan açıklamaları... Yanı sıra bu iki seçimin oluşturduğu siyasi iklim Kürt sorununun demokratik çözümü için yeni bir “pencere” açılmasına dayanak oldu.

Bu pencere, Kürt sorununu tankla, topla çözmeye karar vermiş, ama halkın kafasını karıştırmak için de kapalı kapılar arkasında bir takım görüşmeler yapılıyor havası veren Cumhur İttifakı karşısında, sorunun açık platformlarda tartışılıp, Meclise taşınmasını da içeren, HDP’nin legal alandaki meşruiyetini güçlendiren... girişimlerin penceresi de olmaya adaydır. Suriye’de sıkışan, milliyetçi-mezhepçi, yayılmacı politikaların aslında çözümsüzlüğün politikası olduğunun ortaya çıkması, yerel seçimde Kürtleri ve onların taleplerini yok saymanın mümkün olmadığının herkese gösterilmiş olması, Kürt sorununun demokratik çözümü için yeni girişimlere güçlü dayanaklar sunacaktır.

İKİ SEÇİM VE İŞÇİLERİN BİRLİĞİ VE ORTAK MÜCADELESİ SORUNU

İki yerel seçim, özellikle de İstanbul seçimi, Cumhur İttifakının ülkenin ufkunu karartan ideolojik-siyasi etkisine projektör tutarken, aynı zamanda bu ittifakın partilerinin işçiler, emekçiler üstündeki hegemonyasının kırılması için de son derece önemli gelişmelerin işaretlerini vermiştir.

AKP’deki erimenin kopuşa, içinden (ve dışından) yeni partilerin çıkmasına kadar varması, sadece AKP’yi ufalamayacak, ırkçı-milliyetçi-dinci ideolojik hegemonyayı da önemli ölçüde etkisizleştirecektir.

Bu iki seçimde; bir yandan ekonomik krizin öte yandan kadim ve sarsılmaz kaleler olarak gördükleri partilerinin ağır yenilgisinin yaratacağı sarsıntının Cumhur İttifakı partilerinin işçiler içindeki etkisinin de hızla erimesine yol açacağını söylemek mümkün.

Kısacası İstanbul seçiminin sonuçları, bu gelişmenin kapısını aralamamış, açmıştır.

Bu elbette ki, emek mücadelesi açısından ve işçi yığınlarının sermayeden bağımsız bir siyasete çekilmesi bakımından son derece önemlidir.

Bu yüzden son iki seçim; ileri işçiler, mücadeleci sendikacılar ve sınıf partisine, ilerici demokrat güçlere, “Sınıfın bağımsız örgütlenmesi” ve siyasete müdahale etmesine son derece önemli imkanlar çıkarmıştır.

Bu durum elbette ki;

İşçi sınıfın birliğinin ve ortak mücadelesinin olanaklarının gerçeğe çevrilmesi,AKP ve MHP’nin ideolojik hegemonyasından kurtulan, kurtulacak olan işçilerin başka bir sermaye odağının etki alanında değil, kendi sınıf talepleri etrafında birleştirilmesi ve seferber edilmesi için de önemlidir.

Bu köşeden üç gündür sürdürdüğümüz “İstanbul seçiminin gösterdiği” yazı dizisi bugün tamamlanmaktadır. Ama böylesi önemli bir seçimin birkaç köşe yazısıyla tamamlanması olanaklı değildir. Bu yüzden de önümüzdeki haftalarda, günlerde, aylarda, belki de yıllarda yeniden yeniden “İstanbul seçiminin gösterdiği” yeni dersler, yeni görevleri yazmaya devam edeceğiz.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...