22 Haziran 2019 00:11

Öcalan'ın mesajını araçsallaştırma hesabı ve demokratik seçenek

Öcalan'ın mesajını araçsallaştırma hesabı ve demokratik seçenek

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Ülkedeki siyasi gidişata önemli etkileri olacak olan İstanbul seçimlerine artık saatler kala Öcalan’la görüştüğünü söyleyen Ali Kemal Özcan’ın, Öcalan’ın HDP’ye seçimde tarafsız kalma çağrısı yaptığı açıklaması ciddi bir tartışma yaratmış görünüyor. Öncelikle Özcan’ın açıkladığı metin ile daha sonra Öcalan’ın avukatlarının yaptıkları basın toplantısında okudukları mektubun aynı olması, Özcan’ın Öcalan ile görüştüğü iddiasını doğruluyor.

Bu noktada şunu söylemek gerekiyor: Eğer ortada Kürt sorununun çözümü yönünde başlatılmış bir süreç olsaydı, sorunun çözümü bakımından önemli bir aktör olduğu ortada olan Öcalan’la farklı kişi ve çevrelerin görüşmesi/görüştürülmesi olumlu bir adım olarak değerlendirilebilirdi. Ancak ortada böyle bir süreç yokken ister istemez Munzur Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Özcan’ın, sadece avukatları ve ailesi ile görüştürülen Öcalan’la hangi vasıf/sıfatla görüştüğü/görüştürüldüğü sorusu akıllara geliyor.

Hiç kuşkusuz bu görüşme siyasi ve ekonomik olarak giderek sıkışan tek adam rejiminin bu sıkışmışlıktan kurtulmak ve bunun bir ilk adımı olarak İstanbul seçimlerini kazanmak için her yolu denediğini/deneyeceğini gösteriyor.

Öcalan’ın mektubunda yaptığı çağrıya ve bunun nasıl okunabileceğine gelince…

Bu mektubun en çok tartışılan kısmında Öcalan “HDP’de vücut bulan Demokratik İttifak anlayışı, güncel seçim tartışmalarına taraf ve payanda yapılmamalıdır. Demokratik İttifakın önemi ve tarihsel anlamı mevcut ikilemlere kendine angaje etmemesi ve şimdiye kadar olduğu gibi seçimlerdeki tarafsız çizgisinde ısrar etmesidir” diyor. Ancak, Öcalan’ın bu çağrının gerekçesini “Önümüzdeki dönemde gerek iç toplumsal gerek bölgesel ve küresel sorunların daha da ağırlaşacağı” ile açıklamasını da gözden kaçırmamak gerekiyor. Yine avukatlarının yaptıkları görüşmede Öcalan’ın daha önceki görüşmelerde olduğu gibi Suriye’de anayasal çözüm konusuna özel vurgu yaptığı söylemesini de bunlarla birlikte okumak gerekiyor.

Belli ki Öcalan, özellikle Suriye’deki gelişmelere bağlı olarak yeni bir görüşme sürecinin başlaması beklentisini taşıyor. Nihayetinde özellikle İran’ı kuşatma stratejisi bakımından Türkiye’ye ihtiyaç duyan ABD’nin, Erdoğan iktidarı ile Fırat’ın doğusu konusunda yaptığı pazarlıkların böylesi bir sürecin önünü açması ihtimal dışı görünmüyor. Bu nedenle süreci olumsuz etkileyebileceği kaygısıyla olası muhatabı Erdoğan ile açıktan karşı karşıya gelmek istemeyen Öcalan, İstanbul seçimlerinde açık tutum almak yerine kendini bu tartışmaların üstünde bir yerde tutmak istiyor. Başka bir deyişle Erdoğan iktidarına açık kapı bırakıyor.

Kürt seçmenlerin kafasını karıştırmak için iktidarın devreye soktuğu Özcan gibilerinin Öcalan’ın mesajını işlerine geldiği gibi okumalarında şaşılacak bir taraf yok. Ancak şunu hatırlatmak gerekiyor. Öcalan’la 18 Haziran’da görüşen avukatları bu mektubu zaten daha önce HDP ile de paylaştılar. Ve HDP Eş Başkanları bu mektuptan sonra yaratılmaya çalışılan kafa karışıklığına rağmen seçimde daha önce açıkladıkları “Cumhur İttifakına kaybettirme” stratejisini devam ettireceklerini söylediler ki Öcalan da HDP’nin kendi tutumunu kendisinin belirleyeceğine özel vurgu yapıyor. Dolayısıyla yaratılmaya çalışılan kafa karışıklığına rağmen Kürt seçmenlerin bugüne kadar kendilerine savaş ve yıkımdan başka bir şey getirmeyen tek adam rejimiyle hesaplaşma tutumunda ciddi bir değişikliğin ortaya çıkma ihtimali bulunmuyor.

Öte yandan burada böylesi bir süreçte Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin yeni Başkanı Neçirvan Barzani’nin ilk yurt dışı ziyaretini Türkiye’ye yapıp Erdoğan’la görüşmesini de not etmek gerekiyor.

Öcalan’ın mektubu üzerinden yaratılmak istenen kafa karışıklığı ile Neçirvan Barzani’nin ziyareti bir arada düşünüldüğünde Erdoğan iktidarının İstanbul seçimlerini kazanmak için Kürtlere yönelik stratejisi de daha belirgin hale geliyor.

Bu strateji, Öcalan’ın mektubu üzerinden kafa karışıklığı yaratarak İmamoğlu’na oy verecek HDP seçmeni Kürtlerin sandığa gitmesini engellemek ve öte yandan geçen seçim sandığa gitmeyerek iktidarı cezalandıran muhafazakâr Kürtleri yeniden kazanarak sandığa taşımak biçiminde özetlenebilir.

Sonuç olarak, seçim sonrasındaki hesap ve beklentiler nedeniyle iktidara açık kapı bırakan Öcalan açıktan söyleyemese de yeni bir görüşme/müzakere süreci beklentisinin gerçekleşebilmesi için tam da Demirtaş’ın söylediği gibi, Kürtlerin yarın sandığa daha kararlı gidip İstanbul’da tek adam ittifakına kaybettirmesinden başka bir seçenek bulunmuyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...