22 Haziran 2019 00:15

Komplocu, kara propagandaya ve yalana dayanan AKP siyaseti yenilecek!

Komplocu, kara propagandaya ve yalana dayanan AKP siyaseti yenilecek!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

İstanbul seçimine bir gün kala Erdoğan, partisi ve Cumhur İttifakı saflarında tam bir ne yaptıklarını, hatta ne söylediklerini bilmezlik hali var. Lafa gelince, “Yapılan sadece İstanbul’a belediye başkanı seçmektir. Bu kadar abartacak ne var?” deniyor. Ama siyaset alanına baktığımızda tam bir hesaplaşma yaşanıyor; bütün önceki siyasi hesaplar, önceki seçimlerin yarım kalmış hesapları gündeme getiriliyor. Bu hesaplara şimdi de “Öcalan’ın mektubu” ve bu mektupta, Öcalan’ın HDP’ye “seçimde tarafsız kalmalı” çağrısı yaptığı iddiaları eklendi.

Son iki günde AKP’nin Öcalan’ın adı etrafında sürdürdüğü propagandaya bakıldığında; avukatlarıyla, 18 Haziran günü yaptığı son görüşmede, “HDP’nin kendi bağımsız yolunda ilerlemesi”nden söz eden Öcalan’ın “HDP’nin seçimde tarafsız kalmasını istediğini” çıkaran AKP’nin, Öcalan’ın HDP’ye mesajından kendilerine bir destek çıkarmak üzere harekete geçtiğini anlıyoruz.

AKP’NİN KURYESİ İLE ÖCALAN’IN AVUKATLARI AYNI ŞEYİ SÖYLEMİYOR

Öyle anlaşılıyor ki; seçime üç gün kala, AKP’ye yakınlığıyla tanınan, Munzur Üniversitesinde öğretim üyesi olan Ali Kemal Özcan, Öcalan’a gönderiliyor ve Öcalan’ın avukatlarıyla yaptığı görüşmede söyledikleri, kamuoyuna A. Kemal Özcan’ın yorumuyla, “Öcalan Kürt seçmene seçimde tarafsız kalma çağrısı yaptı” diyen bir mesaja dönüştürülüyor.

Öcalan’la 18 Haziran’da görüşme yapan ve görüşlerini HDP’ye aktaran Asrın Hukuk Bürosu avukatları da dün yaptıkları açıklamada, bu görüşmeyi kamuoyuyla paylaştılar.

Öcalan’la görüşmelerini avukatlar, şöyle özetliyor:

Sayın Öcalan HDP’de vücut bulan demokratik ittifak anlayışının güncel seçim tartışmalarına taraf ve payanda yapılmaması gerektiğini ifade ederken toplumsal uzlaşıyı kastettiğini, kutuplaştırmaya, ikili duruma tuz biber olunmaması gerektiğini söylemiştir. Kutuplaşma siyasetinin hakaret söylemleri ve demagoji ile bir çatışma ve savaş siyaseti olduğunu, HDP’nin kendi yolunu koruması gerektiğini düşünmektedir. Bu hususların HDP ile görüşülmesini ve tartışılmasını söylemiş, bununla birlikte siyasi bir parti olarak HDP’nin çalışmalarını HDP’nin kendisinin yaptığını ve kararlarını da HDP’nin vereceğini belirtmiştir.”

DESTEK BEKLERKEN BİLE KÜRT GÜÇLERİ İÇİNDE BÖLÜNME YARATILMAK İSTENİYOR

Avukatların tarif ettiği bu durum, Erdoğan ve AKP propagandası tarafından kendileri için bir dayanağa dönüştürülürken, HDP ve Kürt hareketinin iç tartışmalarına oynamak da ihmal edilmiyor.

Burada elbette ki, Erdoğan’ın, “büyük U dönüşü” demenin bile açıklamadığı manevrasıyla, Yıldırım kaybettiğinde başına gelecekleri düşünmeye başlamış AKP önde gelenleri ve yandaş medya erbabının ne kadar çaresiz kaldığı, içine sürüklendikleri paniğin nerelere vardığı da apaçık görülüyor. Ama asıl dikkat çekici olan, Erdoğan ve AKP, Öcalan’dan destek beklerken bile;

1) Öcalan’ın HDP ve (tabii Kandil’le) arasındaki görüş ayrılıkları üstünden Kürt hareketinde bir bölünme yaratmayı, böylece HDP’nin Mecliste ve legal siyaset alanındaki etkisini zayıflatmayı, giderek yok etmeyi

2) Öcalan’ın desteğinin AKP’nin girişimleriyle, bir takım pazarlıklarla değil de Kürt güçleri arasındaki bölünme ve çatışmanın sonucu oluştuğunu iddia ederek, kendisini MHP başta olmak üzere milliyetçi kesimler ve muhalefetten gelecek malum eleştirilerinden azade tutmayı hesaplamaktadır.

KÜRT HALKININ SİYASİ BİLİNCİ ÖTEKİ HESAPLARI ALTÜST EDER

AKP ve Erdoğan, “Eğer Öcalan böyle bir çağrı yaptı dersek, Kürt seçmenler arasında kafa karışıklığı yaratarak onların sandığa gitmesini önleyebilir, hatta bir kesimin bize oy vermesini bile sağlayabiliriz” hesapları yapıyorlar.

Ama onların hesaplamadığı, Kürt seçmenin siyasi bilincinin, yıllardır yaşadıklarıyla, bu katakullilere pabuç bırakmayacak bir düzeye vardığıdır.

Dolayısıyla Kürt seçmenler oylarını lafa değil ne yapıldığına bakarak kullanacaklardır.

Dahası gerek HDP’den yapılan açıklamalar gerekse HDP kitlesinin her zaman ne söylediğini dikkate aldığı Selahattin Demirtaş, Cumhur İttifakı ve onu adayı karşısındaki tutumlarının değişmediğini görüyoruz.Yeni Yaşam gazetesine verdiği röportajda Demirtaş, ortaya çıkan durum için: “Kürtleri aldatılması çok kolay saftirikler gibi görenler hep yanıldılar, yanılmaya da devam edecekler. Kürtler bu türden yüzeysel söylemlere göre siyasi tavır belirlemez, söylemden çok eyleme bakar. Eyleme bakınca da her yerde zulüm, adaletsizlik ve savaş politikalarını görür” diyor.

KOMPLOCULUK, KARA PROPAGANDA DÖNÜP SAHİBİNİ VURACAK

Bu yüzden A. Kemal Özcan’ın yorumuyla, “Öcalan’ın HDP’nin seçimde tarafsız kalmasını” istediği biçimindeki çağrının (Asrın Hukuk Bürosu tarafından doğrulanmayan) Kürt seçmenlerin oyunun yönünü değiştirmesi ya da tarafsız kalması kolay değil, hatta beklenemezdir. 

Elbette ki seçimden sonra, Öcalan’ın ne demek istediği, avukatların söyledikleri, AKP’ye yakınlığıyla bilinen A. Kemal Özcan’ın nasıl ve ne sıfatla Öcalan’la görüştürüldüğü gibi pek çok konu, siyasetin gündemine gelecektir.

Ama, “Öcalan’ın HDP’ye tarafsız kalması çağrısı yaptığı” iddiası etrafında AKP ve Cumhur İttifakı içinde şimdiden tartışma başlamıştır. Yandaş medyada ve AKP’ye yakın çevrelerde, bu çağrının ve AKP’nin bu konudaki tutumunun milliyetçi çevrelerde bölünme yaratacağına, dolayısıyla AKP’nin kendi ayağına kurşun sıktığına dikkat çekilmektedir.

Binali Yıldırım’ın seçimi kaybetmesi durumunda, bu tartışmanın, pazartesiden itibaren, “Öcalan’ın AKP ve Erdoğan’a tuzak kurduğu ve Erdoğan’ın bu tuzağa düştüğü”ne dönüşeceğini şimdiden söyleyebiliriz.

Çünkü komploculuğu, kara propagandayı siyasetlerinin dayanağı yapanlar, önünde sonunda bunun meyvesini toplarlar. Tabii bu meyve zehirlidir. Zehirli meyvenin, sahibini zehirleyeceğini de büyük olasılıkla pazar günü göreceğiz.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...