Tarihi buluşma ‘kırılma’nın değil yenilginin işaretini verdi!
Fotoğraf: Envato
Tek adam rejiminin demokratikliğinin nişanesi olarak sunulan, ama her yandan zapturapt altına alınmış bir “demokrasi” anlayışının ifadesi olan Yıldırım ve İmamoğlu’nun “tarihi” olarak nitelenen tartışması önceki gece yapıldı.
Bu tartışma; gerçeklerin değil, kim daha güler yüzlü ve sempatik, kim daha kucaklayıcı imajı verecek yarışmasına dönen, tarafların birbirine soru sormasının bile son soruya kadar yasak olduğu, siyasetteki gelişmeleri az çok izleyen herkesin, kimin hangi yanıtı vereceğini bildiği soruların konuşulduğu bir tartışma oldu.
Nitekim bu seçime girecek iki rakip arasında, eğer “danışıklı” değilse, bir “hesaplaşma” vesilesi olması gereken tartışmaya, “tarihi buluşma” gibi, renksiz, şekilsiz bir ad konmasının nedeni de her yanından zapturapt altına alınmış bir tartışma olarak düzenlenmiş olması olsa gerek!
‘KIRILMA NOKTASI’ BİR YANA ‘İYİ SAVUNMA YAPTI’ BİLE DENEMEZ!
Binali Yıldırım, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından seçimde “kırılma noktası” yaratacağı iddiasıyla sahaya sürülmüştü. Ancak;
* Mutlaka gündeme getirileceği belli olan “israf” iddialarının temel ve resmi belgesi olan Sayıştay raporunu bile okumadan gelmesi, üstelik de İmamoğlu’nun “israf”la ilgili iddialarının Sayıştay raporunda olmadığını kesin biçimde söyledikten sonra bu raporu okumadığını itiraf etmesi,
* “Oylarımız çalındı” iddiası konusunda, bilinen ve kimseyi tatmin etmeyen gerekçeleri aşmayan açıklamaları,
* AA’nın veri akışını durdurması konusunda “Benimle alakalı değil” dedikten sonra “AA’nın tutumu açıklanmaya muhtaçtır” noktasına gelmesi,
* AKP propagandasının İmamoğlu’nun sakin, kucaklayıcı, güler yüzlü imajını bozmayı bu seçimin en belirleyici görevi olarak öne çıkardığı bir dönemde Yıldırım’ın tartışmanın inisiyatifini alma adına olsa bile sinirden ellerinin titrediğinin ekrandan bile görünmesi, İmamoğlu konuşurken sık sık itiraz ederek Küçükkaya’dan “uyarı” alması...
* Yıldırım’ın bırakalım “kırılma noktası” yaratmayı “iyi savunma yaptı” bile denemeycek bir performans göstermesi, bu tartışmanın akılda kalan yanlarıdır diyebiliriz.
Yandaş medyanın Binali Yıldırım’ı tartışmanın “tartışmasız galibi” ilan etmesi ise, kendi fanatik okurları dışında kimseyi inandıramayacağı bir iddiadır. Ki yandaş medyanın, Yıldırım’ın imaj yarışının “aile fotoğrafı”na kadar götürülmesinden hiç hoşlanmadıkları da anlaşılıyor. Erdoğan’ın İstanbul’da seçimi kaybettiğinde “Bu aile fotoğrafı da nereden çıktı” diyerek faturasını Yıldırım’ın yüzüne çarpacağını söylemek de yanlış olmaz.
ERDOĞAN YILDIRIM’I ERKEN ATEŞE ATTI
İmamoğlu-Yıldırım tartışmasından saatler önce Türkiye İhracatçılar Meclisi Olağan Genel Kurulu’nda konuşan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, neredeyse açıkça diyebileceğimiz bir dille, Binali Yıldırım’dan umudunu kestiğini ifade etti.
“Önümüzde bir İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yenileme seçimi var. Sadece bir belediye başkanlığı, yani sadece vitrinde bir değişim. Meclis’te kahir ekseriyetle zaten partimiz açık ara önde. Komisyonların tamamı, 39 belediyenin 25’i partimizde... Seçimdir daha doğrusu olması gereken neyse o olacak...” diyerek Erdoğan, seçime bir hafta kala, kendisinden pek de beklenmeyecek şeyler söyledi.
Erdoğan bu konuşmayı, “tarihi buluşma”ya saatler kala yaparak;
* Binali Yıldırım’ın bu tartışmayı seçimin kırılma noktası yapamayacağını,
* Ellerindeki anketlerin gösterdiği gibi seçimi İmamoğlu’nun, “oy çalma iddialarıyla kapatılamayacak kadar açık ara önde kazanacağını,
* Kendisinin tartışmaya bir dahlinin olmadığını, dolayısıyla seçimin kaybedilmesinden tamamen Yıldırım’ın sorumlu olduğunu ilan etmiş olmayı amaçlamıştır.
BAHÇELİ MEHTER MARŞI’YLA GELİP İZMİR MARŞI’YLA GİTTİ!
Binali Yıldırım sadece AKP’nin değil Cumhur İttifakının da adayı olduğu için elbette bir de Bahçeli ve MHP’si faktörü var.
Ne var ki, Bahçeli’nin İstanbul’a “mitili atma” hamlesi ikinci kez başarısız olmuş görünüyor.
Mehter Marşı eşliğinde, çakarlı lüks otomobillerle ”İstanbul’u fethe” gelen şaşaalı bir törenle karşılanan Bahçeli, İstanbul’da bir gece kaldıktan sonra mitili toplayıp Ankara’ya döndü. Seçimden önce İstanbul’a bir daha gelip gelmeyeceği de bilinmiyor.
Ama bir gecede bile, İstanbul seçiminin “belediye başkanı seçimi” değil Türkiye’nin “beka meselesi”nde taraf olma sorunu olduğunu esas alan konuşmalar yaparak, AKP ile farklılıklarını öne çıkarması elbette “manidar” olmuştur.
Bir zamanlar TRT’de yapılan bir radyo yarışmasının alameti farikası olan söylemde olduğu gibi, Bahçeli İstanbul’a, “Mehter Marşı’yla gelip İzmir Marşı’yla gitmiş”tir!
“Tarihi buluşma” Cumhur İttifakının tarihi yenilgisinin işaretlerini vermiştir.
İstanbul’un tekrar seçimine beş gün kala Cumhur İttifakı cephesinde durum vaziyet bu minvaldedir!
- İsrail’in İran’a ‘meşru müdafaa’ saldırısını açıkça ilan etmesi ne anlama geliyor? 18 Nisan 2024 04:58
- Cumhur İttifakının enkazını kaldırmayı Erdoğan'a bırakan Bahçeli siyasete ayar verme peşinde! 15 Nisan 2024 06:35
- Ekmek, barış, özgürlük ve adalet için 1 Mayıs'ın kitlesel ve yaygın örgütlenmesi zamanı 12 Nisan 2024 05:00
- Halk iradesine yönelik girişimlere karşı ortak mücadele ihtiyacı 04 Nisan 2024 05:00
- Ülkenin siyasi haritasını değiştirecek önemde bir yerel seçim! 02 Nisan 2024 04:50
- Yalan, dezenformasyon, tehdit… Her yolun mübah olduğu bir seçim sürecinin sonuna gelirken 30 Mart 2024 05:00
- Özak Tekstil işçileri ve BİRTEK-SEN’in asıl suçu ne? 27 Mart 2024 05:05
- Seçime 1 hafta kala AKP ve Erdoğan emekçilerle karşı karşıya! 24 Mart 2024 05:20
- Yüz binler alanlardan seslendi: Barış istiyoruz ve biz buradayız! 21 Mart 2024 05:45
- Tek adam yönetimi ve Cumhur İttifakı’nda ‘seçimi götürmek’ için her yol mübahsa! 19 Mart 2024 12:00
- İçinde Gazze olan sorular bile yasaklanırken NATO’ya ve AB’ye selam ne anlama geliyor? 16 Mart 2024 05:05
- İşçi gazetesi, sınıflar mücadelesinin en ön cephesindedir 13 Mart 2024 05:15