11 Haziran 2019 00:30

Türkiye’nin genel manzarası...

Türkiye’nin genel manzarası...

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Türkiye’nin genel manzarası manzara değil!

“Batan gemi”yi andıran ekonomi, durmadan daralıyor. Son çeyrek daralması yüzde 6. En berbat daralma inşaat ve enerji sektöründe. Konutların yüzde 60’ı satılamıyor. İki yıl içinde 700 bin inşaat işçisi işinden oldu. TL, oynamalarla değer kaybediyor. Faiz, hesaplama yöntemiyle oynanan enflasyonla birlikte yükselişte. “Faiz karşıtları” faizci besliyor; ilk dört ayda bütçe açığı 54.5 milyarken, faiz ödemesi yüzde 51.5 artışla 38.4 milyar TL oldu.

İstanbul’un en büyük 500 şirketinde finansman giderlerinin genel kârlar içindeki payı yüzde 89’a ulaştı. Enerji üretim ve tedarik şirketleri borç batağında. Evrensel’in dünkü manşeti gerçeği haber veriyor: Geçen yıl 4 defada neredeyse yüzde 100’e varan elektrik zamları yeniden kapıda. Ekonominin genel tablosu iki şey vadediyor: Seçimin ardından yeni vergi ve zamlar kaçınılmaz!

Ekonomi “batan gemi” görüntüsünde, ama batmayanlar var! Bunlar kendi sağlam gemilerinin kaptanları. Yıldırım kaptanlar örneğin. Ve Koç Holding, zarar bir yana, ilk çeyrekte 1.5 milyar yatırım yaptı. Sabancı Holding net kârını yüzde15 artırdı. Sabancı’yla birlikte İş Bankası, Yapı Kredi, Akbank, Turkcell’in net kârları 1 milyar TL’nin üzerinde. Üç kuruş fazla verip işçisiyle anlaşmaya yanaşmayan TÜPRAŞ ilk çeyrekte 80 milyarın üzerinde satış yaptı; vergi öncesi dönem kârı 3.9 milyar TL. Ford ve Arçelik’in dönem kârları da 1 milyardan fazla.

“Gemisi batmayan kaptanlar” için bir de Forbes’in hazırladığı “En Zengin 100 Türk” listesi var ki, toplam servetleri 100 milyar dolar tutuyor. İlk sırada 3.8 milyar dolarlık servetiyle Beştepe Sarayı’nın müteahhidi Erman Ilıcak var.

İşçi ve emeğiyle geçinmeye çalışan on milyonların payına vergi ve zam, tekelci beylere milyarlar düşüyor. Sonra; “aynı gemide”ymişiz!

Siyasal manzara da benzer biçimde. İçeride, bugünkü “tek adam” rejimi sürdürülebilir olmaktan çıktı çıkıyor. Çok değil geçen yıl her söylenene inanan halkın çoğunluğu artık söylenen hiçbir şeye inanmaz oldu. Rejim halkın rızasıyla desteğini elinden kaçırmış durumda. Bu, artık kullanılacak her silahın ters tepecek olması demek. Çıkacak sonuç ise, er ya da geç çöküşün kaçınılmaz olduğu.

Uluslararası alanda ise her şey toz duman. Sıkışmışlık diz boyu.

Bir dönem, dünyanın en akıllısının kendileri olduğu inancıyla... Egemenliği elinde bulunduranlarımız... Aralarındaki çelişkileri kullanıp ABD ile Rusya’yı birbirine tokuşturarak aradan sıyrılacaklarını... Ve muhteşem bir manevrayla, o “hepimizin” olduğu iddia edilen “gemi”yi selametle yüzdüreceklerini sanmışlardı. Davut Beyin Osmanlı hayranlığı böyle bir şeydi örneğin. Tek değildi ama.

Şimdi Türkiye, dışarıda, iki arada bir derede, tam bir sıkışmışlık içinde. Aşağısı sakal.. yukarısı bıyık! Rusya, “Türkiye İdlib’de kontrolü kaybetti” dedi ve Suriye ile birlikte bölgeyi bombalamaya başladı. İkidir Türkiye’nin gözlem noktalarına saldırılıyor. Domateste sorun çıkarsa bile Rusya’nın yaş meyve-sebze almayı sürdürmesi şükürle karşılanıyor. Ya onları da almasaydı!

Almaz almazdı. Rusya bir büyük emperyalist. Türkiye’nin “babasının oğlu” değil! Batılı emperyalistlerle ilişkilerinde zorda olduğunu görüyor çünkü.

Kıbrıs, Fransa’ya üs verdi. Enerji imtiyazı da vermek üzere. İngilizlerin Kıbrıs’ta zaten iki üssü var. ABD Dışişleri Müsteşar Yrd. “Doğu Akdeniz ABD’nin stratejik çıkarı ve önemli ortaklarının bulunduğu bölge” deyip tehdit etti: “Türkiye Kıbrıs açıklarında petrol ve doğalgaz arama faaliyetlerine derhal son vermeli.” ABD, S-400 dolayısıyla zaten yaptırımla tehdit ediyor Türkiye’yi. Şimdiden F-35 üretimiyle pilot eğitiminden dışladı.

Görüntü “dik durulduğu” yönünde. Ancak bu sadece görüntü! Üstelik İran ambargosu ve enerji ihtiyacı nedeniyle de sıkışık olan Türkiye, kendisine yönelik yeni yaptırımları göze alacak durumda değil. Devasa bir değişiklik gerektiren Rus kartına oynaması ve desteğindeki Suriye ile normalleşip elindeki iki bölgeyle birlikte bu ülkeden tamamen çekilmesi fazlasıyla zor olan Türkiye... Son Öcalan açılımının işaret ettiği PYD/YPG’yi de kapsayarak, ABD’nin dümen suyuna girme “manevrası” yapacak gibi duruyor.

Adayı İmamoğlu ile CHP ise sadece belediyedeki israfı eleştirmede! “Her şey” nasıl “çok güzel olacak” belli değil!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...