06 Haziran 2019 11:31

Normandiya kutlamaları: Tarih çarpıtılıyor

Normandiya kutlamaları: Tarih çarpıtılıyor

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Son birkaç yıldır, Hitler faşizmine karşı Batı cephesinde İngiltere ve ABD tarafından Fransa'nın Normandiya bölgesine yapılan askeri çıkarma çok gösterişli şekilde kutlanmaya başlandı. Batı cephesinde yer alan Fransa, ABD ve İngiltere liderlerinin yanı sıra Almanya başbakanı da yenilen taraf olarak, dün ve bugün yapılan 75.yıl kutlamalarına katıldı.

75. yıl dolayısıyla ilk kutlamalar önceki gün, ABD Başkanı Trump’ın da katılımıyla, 130 bin askerin denize indirildiği İngiltere’nin Portsmouth sahilinde yapılırken burada çıkarmanın önemine vurgu yapan konuşmalar öne çıktı.

Normandiya çıkarmasının “Hitler faşizminin sonunun başlangıcı” olduğuna dair iddialar hem törenlere katılan liderler hem de basın tarafından defalarca dile getirildi. Olduğundan fazla, abartılı, üstelik de Doğu Cephesi’nde verilen mücadeleyi küçümseyen bir anlam yükleniyor Normandiya çıkarmasına.

Batılı kapitalist devletlerin Normandiya’yı bu denli öne çıkarması, “Kader Günü” (D-Day) ilan etmesinin elbette pek çok nedeni bulunuyor. Bu nedenlerin başında ise Hitler faşizminin yenilgisinde asıl rolü oynayan Sovyetler Birliği, Stalin ve Kızıl Ordunun rolünü arka plana atmak geliyor.

Aslına bakarsanız bütün tarih kitapları, Hitler faşizminin asıl yenilgisinin 8 Mayıs’ta, Kızıl Ordunun Berlin’de bütün kontrolü ele geçirmesi, faşist ordunun yenilgiyi kabul etmesiyle gerçekleştiğini yazıyor. Bu tarih Rusya’da 9 Mayıs’tır. 2 Mayıs’ta Berlin’de Reichstag (meclis) binasına çekilen kızıl bayrak bu zaferin sembolüdür.

8 ve 9 Mayıs’ı bir tarafa bırakan batılı kapitalist devletlerin, özellikle son yıllarda 5-6 Haziran 1944’teki Normandiya sahillerine yapılan çıkarmayı “Zafer Günü” ilan ederek törenler düzenlemesi, kelimenin gerçek anlamıyla tarih çarpıtıcılığıdır.

Bu tarihten önce pek çok kez Sovyetler ile ABD ve İngiltere arasında görüşmeler yapılır, ancak Batı Cephesi “İkinci Cephe” açmak için somut bir adım atmaya yanaşmaz. 28 Kasım-1 Aralık 1943’te Tahran’da Stalin (SSCB), Roosevelt (ABD) ve Churchill’in (İngiltere) katılımıyla gerçekleşen konferansta Hitler’e karşı koalisyon kararı alınırken, Batı Cephesi gerektiği şekilde hızlı hareket etmemiş, çıkarma için Haziran 1944’de kadar beklemişti.

Hitler faşizminin yenilgisini Sovyetlersiz, Stalin’siz ve Kızıl Ordusuz yazmak, Normandiya törenlerinde onları arka plana itmek, Avrupa’daki egemen ideolojinin en belirgin özelliklerinden biri. Birbiriyle kıyasıya rekabet içerisinde olan batılı emperyalist devletler, Normandiya törenleriyle, aslında nostalji yapıyor. Bir araya gelmenin, ortak hareket etmenin özlemini çekiyorlar...

Buna en çok da ABD'nin ihtiyacı var. Zira Normandiya çıkarması, ABD’nin Atlantik ötesinden gelip Batı Avrupa'ya yerleşmesinden, liderliğini ilan etmesinden başka bir şey değildir. ABD’nin yükselişi, diğer emperyalist-kapitalist devletlerin gerileme sürecini ifade eden İkinci Dünya Savaşı’nın sonu, bu açıdan yeni bir döneme de kapı araladı. Bu dönemden itibaren ABD, Batı Avrupa’yı kanatları altına alarak, Sovyetlere karşı önce korumuş, sonra da savaştırmıştı.

Büyük zaferden çöküş dönemine (1990) kadar olup bitenlere bakıldığında ABD’nin bu planının başarıyla sonuçlandığını söylemek mümkün. Zira, Normandiya çıkarmasının asıl hedefi, “Doğru Cephesi’nde gerilemeye başlayan Hitler faşizminden Batı Avrupa’yı kurtarmak” olarak tarif edilmişti. Bu aynı zamanda Almanya'nın da içinde olduğu Batı Avrupa’yı Sovyetlerden korumak anlamına geliyordu. Bu plan sonucunda Almanya da daha sonra ikiye bölündü.

Şimdi ise ABD, “zirvede” kalmak için askeri, siyasi, kültürel... bütün imkanlarını kullanıyor. Normandiya çıkarmasının yıl dönümlerinin bu denli abartılı kutlanması, törene devlet başkanının katılması, geçmişte yapılanların Batı Avrupa'daki devletlere bir kez daha hatırlatılması, onları sadakate davet etmekten başka bir şey değil.

Ne var ki bunun uzun sürmesi mümkün değil. Emperyalist devletlerin kendi çıkarlarını dayattığı günümüzde, eski ittifaklar giderek önemini yitirmeye başladı. Soğuk Savaş yıllarında sosyalizmin dünya genelinde güç olmasını engellemek için kurulan bütün uluslararası kurumların, örgütlerin her geçen gün daha anlamsızlaştığı, dolayısıyla güç kaybettiği görülüyor.

Bunun en somut ifadesini BM’de, NATO’da ve AB’de görmek mümkün.

Bütün bunlara rağmen, savaşın bitmesine bir yıl kala Normandiya’dan açılan İkinci Cephe de faşizmin yenilgiye uğramasını elbette hızlandırdı. “Hiçbir işe yaramadı” demek yanlış olur.

Geçmişten bugüne geldiğimizde, faşizm bir kez daha kıta Avrupası’nın üzerinde kara bulut gibi dolaşıyor. Son Avrupa Parlamentosu seçimleri tabloyu bir kez daha ortaya koydu. Bu nedenle nostaljik tarzda geçmişte faşizme karşı kazanılan zaferlerle övünme değil, bugün yükselen faşizmle mücadele çok daha önemlidir.

Ama Normandiya’da geçmişte Hitler faşizmine karşı kazanılan savaşla övünenlerin bugün faşizmle mücadele diye bir derdinin olmadığını, tersine bazılarının faşist söylemlere sahip olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu nedenle faşizmi geçmişte aramaya gerek yok.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...