29 Mayıs 2019 23:08

Top patladı

Top patladı

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Akşamın serinliği yeni yeni hissedilmeye başladı. Tüm gün mevsim normallerinin çok üzerinde, bunaltıcı sıcaktı. Ağaçların uzayan gölgeleri arasında yürüyorum. Kutsal açlıklarından şekeri düşmüş insanlar, uzay aracı görünümlü insan üstü arabalarının 2 bin küsur beygir güçlü motorlarına abanmış, bilmem nerede kurulu mükellef iftar sofrasına yetişme ve kutsal açlıklarına son verme telaşı ile gürültülü ve kirli, yarışıyorlar. Benim gibi yürüyenler adımlarını sıklaştırmış. Birinin elinde küçük bir poşet, diğeri, devasa ramazan pidesine kapmasınlar diye sarılmış. Dondurmasını keyifle yalayan çocuk dışında onlar da aç. Belli ki ulaşacakları bir sofraları var. Herkes aynı dünyanın aynı şehrinin aynı caddesinde ama kaçamak bakışları saymazsak sanki hepsi kendi kendine. Kulağı küpeli bir köpek kaldırıma boylu boyunca uzanmış. Üzerinden atlayıp geçiyoruz. Dondurmasını yalayan çocuk köpeğe uzak eline alıyor dondurmayı köpeğin yanından geçerken ne olur ne olmaz diye. Eskiden korkardık sokak köpeklerinden, şimdi alıştık. Tam yanından geçen pidenin kokusuna sağ kaşını hafiften kaldırıp “Ne bu koku yahu?” diye bakması dışında onların da bizi umursadığı yok gibi. Trafik ışığında yığılmış sürücüler kırmızının yeşile dönmesini beklemeden fırlayacaklar gibi. Kendi ışığına bakan yok. Gözleri yayanın ışığında. O kırmızı olunca en öndeki dahil basıyorlar kornaya. Alışkanlık işte.

Kirli giysileri ve kara yüzüyle sakallı büyük adam gibi duran bir çocuk. Boyunun üç misli kağıt toplama arabasının iki koluna abana abana koşturuyor. Mektepte öğrenmediği kaldıraç kanununu deneye deneye bulmuş. Ayakları havada asılmış demir kollara hoplaya zıplaya koşturuyor. Kutsal açlığın bitmesine az kaldı ama onun çok işi var. Kağıtları, hurdaları, pet şişeleri teslim edip 20 lira alacak bir geçebilse homurdayan arabaların arasından karşıya. Sonrası Allah kerim. Belki bir motosiklete bağlayıp arabasını kurtulacak bu rezillikten, beygir gibi çekmekten arabasını.

Olmuyor. Mecburi açlık gözlerini karartıyor, başını döndürüyor ve yığılıveriyor caddenin ortasına. Minibüsten bir hanım abla “Vah vah” dercesine sallıyor başını yanından geçerken. Belki duracak bir iki sürücü, arkasından deli gibi bağıran kornalar olmasa, sevabına. İki sevap arasında bocalayan açlar bir an önce tokluğu tercih ediyor, nasıl olsa birileri yardım eder gönül rahatlığıyla. Bir iki kişi, yürüyenlerden, kaldırıma taşıyorlar çocuğu. Emekli şapkalı biri poşetinden çıkardığı soğanı yumruklayıp koklatıyor çocuğa. Diğeri avucuna döktüğü suyu damlatıyor yüzüne, dokunmadan. Açın halinden anlamak için katlandıkları kutsal açlıklarını bitirmek için koşuşturan insanların arasında öylece yatıyor mecburi aç, kağıt toplayan çocuk.

Ve top patlıyor kalenin tepesinden.        

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa