Hapishane ve özgürlükler
Fotoğraf: Envato
Dünyanın gelmiş geçmiş en ünlü düşünce suçlusu (düşünce ve suç!?) herhalde Sokrates’tir (MÖ: 469- MÖ: 399). Bizde de, yaklaşık 2 bin 400 yıl sonra, 17 yılını hapiste geçiren İsmail Beşikçi (1939) olmalı…
Sokrates’in savunması, öğrencisi Eflatun tarafından sonraki kuşaklara aktarıldı. Ölüm cezasıydı açıkladığı düşüncelerin karşılığı. Egemen düşünceye aykırı düşüncelerini açıklamıştı. Birazdan son sözlerini aktaracağım.
Düşünceyi cezalandırmaktan hiç vazgeçmedi yurttaşı olduğumuz devlet de, çok şükür! Osmanlı’ya kadar gitmeye gerek yok. Bütün bir cumhuriyet tarihi düşüncenin cezalandırılması tarihidir, bir bakıma. Çok taze bir örnek, Barış Akademisyeni Tuna Altınel, Fransa’daki bir panelde yaptığı konuşma nedeniyle 12 gün önce tutuklandı.
Ondan önce de, 8 Mayıs tarihinde, barış bildirisi nedeniyle yargılandığı davada, hakkında verilen mahkumiyet hükmünün kesinleşmesi nedeniyle hapishaneyi onurlandırmıştı, Prof. Dr. Füsun Üstel Hoca’mız.
Yine yakın tarihten (29 Ocak), bir düşünce suçlusu (!?), Ayşe Düzkan, hapiste şu aralar.
Özgür Gündem davasından cezalandırılmıştı.
Biraz eskiye gidelim (biraz mı?). Eylül 2016’dan beri hapishaneyi aydınlatıyor Yazar Ahmet Altan…İki yıl sekiz ay olmuş…
Sadece hapishaneyi mi?
Hapishane karanlığından sızıyor kelimeleri, cümleleri… Bir yazarı fiziki olarak hapsetmek kolay gibi geliyor da, sahi düşünceyi (harfleri, heceleri, kelimeleri, cümleleri) hapsetmek kolay mı?
Onu diyor işte Ahmet Altan “yazarın paradoksu” başlıklı yazısında, anlayana…
“Bunları bir hapishane hücresinde yazıyorum. Ama hapiste değilim. Ben bir yazarım.
Ne bulunduğum yerdeyim, ne bulunmadığım yerde. Beni hapse koyabilirsiniz ama beni hapiste tutamazsınız. Bütün yazarlar gibi ben de duvarları rahatça geçecek bir sihrin sahibiyim çünkü.” http://m.t24.com.tr/k24/yazi/yazarin-paradoksu,1379)
Bir o kadar süre daha hapiste olan bir kadın gazeteci var: Nazlı Ilıcak. Üç yıl öncesine kadar her gün TV’lerde ve gazetelerde fikirlerini okuduğumuz, bildiğimiz, dinlediğimiz…Hapiste…
Toplamda 150’yi aşkın gazeteci yazar hapiste şu aralar, Türkiye’de. Hapiste en çok gazeteci bulundurmada dünyanın önde gelen ilk üç ülkesi sıralamasında Türkiye Cumhuriyeti.
Avrupa’da birinci…
Not edelim lütfen: Hukuken AB ile ekim 2005’ten beri katılım müzakereleri yürüten bir ülke Türkiye.
Siyasi fikirleri nedeniyle HDP’li belediye başkanları, il ve ilçe yöneticileri hapiste.
En başta HDP’li Eş Genel Başkanlar Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ hapiste. Barış elçisi Sırrı Süreyya Önder hapiste. İdris Balüken hapiste… Abdullah Zeydan, Edirne’den bakıyor memlekete…
Aysel Tuğluk’u, Gülten Kışanak’ı, Sebahat Tuncel’i, Nurhayat Altun’u, Nursel Aydoğan’ı aklınızda tutun. Unutmayın, siyasi fikirleri nedeniyle hapisteler.
CHP’li Eren Erdem hapiste, fikirleri nedeniyle hapiste…
Öğrencileri, sanatçıları, toplumun çeşitli kesimlerinden ve özellikle sosyal medya paylaşımları nedeniyle haklarında soruşturma ve dava açılmış ve/veya hapiste olan binlerce insanı ekleyin bu listeye…
İnsan hakları savunucuları Osman Kavala’yı, Yiğit Aksakoğlu’yu, Gönül Öztürkoğlu’yu anmalıyım.
ÇHD’nin değerli Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı ve Halkın Hukuk Bürosundan tutuklu avukatların sol, sosyalist, muhalif fikirleri nedeniyle tutuklandıklarını unutmayalım. “Savaş bir halk sağlığı sorunudur” dedikleri için cezalandırılan barış savunucusu TTB Merkez Konseyi üyesi hekimleri, Özgür Gündem ile dayanışma gösteren ve hapis tehdidi altında olan dayanışmacı insanları, otuzdan fazla cezası ertelenmeyen ve istinafta dosyaları bulunan barış akademisyenlerini ve halihazırda “Bu suça ortak olmayacağız” dedikleri için yargılanan 1128 barış akademisyenlerini unutmayalım.
Eleştirel düşünceleri nedeniyle hapiste olan insanlar adına, ölüm yolculuğuna çıkmadan önce Sokrates’in yargıçlara ne dediğine bakalım.
Son sözleri: “Ayrılmak zamanı geldi artık, yolumuza gidelim.
Ben ölmeye, sizler de yaşamaya.
Hangisi daha iyi?” (Eflatun, Sokratesin Savunması, RK yayınları, ç.Teoman Aktürel, 2001, s.63).
Son dakika: Yazıyı yazıp gazeteye gönderdikten sonra, Özgür Gündem davasının sonuçlandığını öğrendim. Evrensel’in haberi şöyle:
7 KİŞİYE TOPLAM 15 YIL CEZA
Mahkeme heyeti verdiği kararında “terör örgütü propagandası” suçlamasını öne sürerek Eren Keskin ve Reyhan Çapan’a 3’er yıl 9’ar ay, Hüseyin Aykol’a 2 yıl 1 ay, Ayşe Batumlu ve Reyhan Hacıoğlu’ya 1’er yıl 3’er ay, Tahir Temel ve Hüseyin Güçlü’ye 1’er yıl 6’şar ay hapis cezası verdi.
Dünden bugüne düşünceyi cezalandırma pratiği sürüyor.
- Sonrası... 22 Haziran 2023 04:20
- İnsan hakları standartları ve değişim 15 Haziran 2023 04:10
- İnsan haklarının korunması sorunu 08 Haziran 2023 04:21
- Yeni bir güne uyanabilmek: Yaşamak! 01 Haziran 2023 04:21
- AYM kararlarına uyum ve uygulama sorunu 25 Mayıs 2023 04:22
- PKK ve ETA'nın savaşı ve aileler 18 Mayıs 2023 04:19
- Yeşil Sol Parti Çankaya'dan: Sekiz paragrafta atılacak devrimci adımlar 11 Mayıs 2023 04:41
- AİHM kararlarına uyum göstermek 04 Mayıs 2023 04:19
- Hukukun üstünlüğü ve demokrasiye saygı ihtiyacı 27 Nisan 2023 04:21
- Devletin savaş harcamaları üzerine 20 Nisan 2023 04:18
- Cumartesi Annelerinin toplanma özgürlüğü, polis ve Anayasa Mahkemesi 13 Nisan 2023 04:01
- Yeni dönem mi? 06 Nisan 2023 04:21