07 Mayıs 2019 19:52

Görülmez yasalar

Görülmez yasalar

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Kamu mevzuatı, yasalar, bildirgeler her “doğmamış çocuğa” sınırlılıklar ve bir o kadar da özgürlükler manzumesidir. Özü böyle ya gerçeklik?

Geçmişin tortusu her yeni doğana ‘boca’ edilir. Derken okul başlar, haklar, özgürlükler, demokrasinin ilkeleri müfredatta yer bulur, ama nasıl?

Milli eğitim müfredatında, misal ‘İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ yer alır, okul sınav sorusu olur. Çok, tam bilen ‘aferin’ alır. Ya çocuklar gün gelip talep ederse?

Devletin imzaladığı uluslararası sözleşme, bildirgeler ilgili iç prosedür tamamlanıp Resmî Gazete’de yayımlandıktan sonra Anayasa hükmü gereği iç hukuka dahil olur, yasalar ile çeliştiğinde bunlar esas alınır. Ya gerçekliğimiz?

Misal, yurttaşın devletten barışı talep etme, gereğinde sivil itaatsizlik hakkı var bu bağlamda. Ama denemeye görsün içimizden birileri: Haddini bildirecek bir dava er ya da geç peşini bırakmaz.

Barış Akademisyenleri yargılanıyor, mahpus kılınmak isteniyor. Onlar yasa dışı bir faaliyette bulunmadılar oysa. TTB (Türk Tabipleri Birliği) savaşa dair hekim bakış açısı ile bilimin ışığında halkı bilgilendirme sorumluluğunu yerine getirdiği için yargılanıyor şimdi de!

Soru şu: Devlet yurttaşına tuzak kurar mı ? Neden? Siz hiç devletin imzaladığı uluslararası metinler, bildirgelere uyumlu davrandığı için yurttaşa, kurumlara dava açan, ceza veren mahkemelerin varlığında sonrasında tüm ülkeden özür dileyen bir hükümet eyleyene rastladınız mı?

Hangi anayasa cezaevlerinin ‘ezaevi’ kılınmasına onay verir? Ya yaşanmışlıklar?

Binlerce tutuklu ve mahpus ‘açlık grevinde’. Ekseriyeti yüz günün, bir kısmı 150 günün ötesinde. İçlerinde yaşamını sonlandıranlar var. Farkında mıyız, kardeş miyiz, eşit miyiz?

Açlık grevinde kritik eşiğe dayanmış bir mahpusa hücre cezası / izolasyon reva görmek işkence / kötü muamele değil de nedir? Bir sağlıkçı, hukuk eğitimi almış yöneticiler buna nasıl onay verir? Tek başına mahpusluk dayanışma koşullarının yokluğunda her işi kendi yapma zorunluluğu nedeni ile daha fazla kalori tüketimi, daha kolay hastalanma, daha erken ölümle randevu değil midir özünde?

Kamu mevzuatı, yasalar, bildirgeler her “doğmamış çocuğa” sınırlılıklar ve bir o kadar da özgürlükler manzumesidir özünde ama ya cezaevindeki yüzlerce çocuk için? Onlara mahçubuz: Mahpus annenin cezaevinde doğan çocuklarına, anne sütünü mahpus karanlığında içmeye mahkum kılınmış bebelere...

Fiili “Anayasasızlık” ikliminde görülmez yasalar ülkesi kılındık nicedir. Bakıyoruz ama görmüyoruz. Sanki hem var hem yok, hem yok hem var! Farkında mıyız?

Sağlıcakla kalın.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa