02 Mayıs 2019 19:10

Yeni Zelanda ve Sri Lanka: Din adına katliamlar

Yeni Zelanda ve Sri Lanka: Din adına katliamlar

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Yeni Zelanda’da, 15 Mart tarihinde, dini ibadetlerini yerine getirmek için camide bulunan cemaate vahşi bir silahlı saldırı yapılmış ve elliden fazla Müslüman insan katledilmişti. Yeni Zelanda Başbakanı çok samimi, incelikli, tutum ve davranışlarıyla mağdurların yasını paylaşmıştı.

Katliamcı çok uzun bir manifesto yayımlamış ve katliamı da anında video ile bütün dünyaya yaymıştı.

Güya Hristiyanlık değerleri içindi yaptıkları. Oysa katliamın dinle ve Hristiyanlıkla alakası olamazdı.

Türkiye’de ve dünyanın pek çok yerinde, pek çok insan, yazar, gazeteci, politikacı da “Bak görüyor musunuz İslamofobi hangi noktalara getirdi dünyayı” demişti. Evet, İslamofobi bir vakıa.

İslam korkusu, ön yargıdan ve ayrımcılıktan kaynaklanıyor. Bunu biliyoruz. Kabul edilemez bir bakış açısı ve bir tavır…

Fakat şiddetin kaynağı salt bu İslamofobi ile sınırlı değil. Salt Müslümanlar katledilmiyor dünyada. Müslüman Müslümanı katlediyor, insan insanı…

Yeni Zelanda Katliamı’nın ardından, bir ay sonra, 21 Nisan pazar günü aynı coğrafyada sayılabilecek bir ülkede -Sri Lanka’da -  üç kilise ve üç otelde katliamlar yaşandı.

Bu katliamlarda, bu defa, güya İslami değerler adına yapıldı… En az 321  kişi katledildi…

Şimdi ne diyeceğiz?  İslam-Hristiyan çatışması mı bu?

Bazılarının söylediği ve yaymaya çalıştığı gibi, “İslam bir din değil, bir ideolojidir” mi diyeceğiz?

İŞİD ya da Taliban gibi örgütleri “İslami örgüt” olarak nitelemeye devam mı edeceğiz?

Ya da, onların katliamlarına şu son Sri Lanka Katliamı’nda olduğu gibi sessiz mi kalacağız? Böyle bir katliam yaşanmamış gibi mi tutum alacağız?  Ne yapacağız?

Bu örgütlerin katliamları karşısında, herkesin acısı kendine mi, başkasının acısı bizi ilgilendirmez mi, bize dokunmayan yılan bin yaşasın mı, ne olacak, nasıl olacak tavrımız?

Sri Lanka Katliamı’nın ardından, olayı IŞID (DEAŞ) üstlendi ve ne yazık, Türkiye’de büyük bir sessizlik hakim. Yazılı ve görsel basın -medya- suskun, toplum ve siyasi iktidar neredeyse tepkisiz; konuşulmuyor, yazılmıyor, protesto sesleri duyulmuyor.

Biz, şahsen, her iki katliamı da kınıyoruz. Katliamı gerçekleştirenlerin eylemlerinin, her iki dinin-İslam ve Hristiyan- değerleriyle hiçbir alakalarının bulunmadığı düşüncesindeyiz. Şiddetin kaynağını dinlerde ve bu olaylar özelinde Hristiyan ya da İslam dininde, inancında aranmasını kabul edilemez buluyoruz.

Her iki eylem de Hristiyan ve İslam dinini siyasallaştırmak, siyasal amaçlarına araç kılmak isteyenlerin işidir. Kanaatimiz budur.

İslam’ın barış dini olmasından söz edip İslam adına bütün farklı din ve inanç sahiplerine cihat ilan edilmesi büyük ve kabul edilemez bir çelişkidir.

Samimi olarak herkes kendisine sorsun: Hangi din ve inanç sistemi bu tür katliamlara cevaz verebilir ki?

Sri Lanka Katliamı sonrası başka bir boyut da gündeme geldi.

Olayı aydınlatması gereken Sri Lanka polisi bir eve baskın yaptı ve altısı çocuk toplam 15 kişiyi katletti!

Böyle mi aydınlatılır cinayetler?

Öldürerek!

Sonuç olarak;

a) Herkesi ve en başta devletler ile silahlı grupları, insan hakları hukuku ve insancıl hukuk kurallarına saygıya davet etmek ve bunun mücadelesini vermek gerektiğini düşünüyorum.

b) Savaşları ve şiddeti reddetmek ve haklara ve özgürlüklere dayalı bir barış düşüncesinin dünyaya hakim olması için çalışmaktan vazgeçmemek gerektiğini düşünüyorum.

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...