28 Nisan 2019 19:56

Peru'da eski başkanın intiharı ve Odebrecht'in yankıları

Peru'da eski başkanın intiharı ve Odebrecht'in yankıları

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Brezilya’nın inşaat devi Odebrecht şirketinin merkezinde bulunduğu tarihin gördüğü en kapsamlı yolsuzluk skandalından daha önce burada birkaç defa bahsetmiştik. Odebrecht, Latin Amerika’da birçok ülkede kamu tarafından verilen inşaat ve altyapı ihalelerini alabilmek için kapsamlı bir mekanizma kurmuş ve Brezilya’da, Peru’da, Kolombiya’da, Meksika’da sayısız politikacı ve kamu görevlisine milyonlarca dolar rüşvet vererek bu devasa ihalelerin sahibi olmuştu. Skandalın genişlemesi ile ABD yargısı da sürece dahil olmuş, böylece hukuki süreç politik bir mücadele aracı haline gelmişti. 

Hiç şüphesiz Odebrecht skandalının büyüyerek siyasi krize dönüştüğü iki ülke öne çıkıyor. Peru’da, Başkan Pedro Pablo Kuczynsky 2018’de istifa etmek durumunda kaldı. Skandalın boyutunu göstermesi açısından ilginç olan şey ise muhalefet lideri Keiko Fujimori’nin de aynı suçtan ceza alıp ev hapsine mahkûm edilmesiydi. 2016 başkanlık seçimlerinde Kuczynsky, 41 bin oy farkı ile (demek ki 41 bin oyla başkanlık bile kaybedilebiliyormuş) eski Başkan Alberto Fujimori’nin kızı olan Keiko Fujimori’ye seçimi kaybetti. Peru’da Odebrecht skandalına sadece mevcut başkan ve muhalefet lideri değil aynı zamanda eski politikacılar da dahil oldu. Eski Başkanlardan Ollanta Humala rüşvet almak ile suçlanıp tutuklanırken, Alejandro Toledo büyük ihtimalle yurtdışına kaçarak tutuklanmaktan kurtuldu.

Geçen hafta ise Peru’da iki defa başkanlık yapan Alan García, tutuklanacağını anlayınca polisler evine gelmeden intihar ederek hayatına son verdi. García, diğerlerinden farklı olarak Latin Amerika’nın en eski siyasi partilerinden biri olan APRA’nın (Amerikan Devrimci Halk İttifakı) lideri olarak, 1980’lerde askeri rejim sonrası Peru’da partinin güçlenmesini sağlamış, 1985’te de başkan seçilmişti. Böylece antiemperyalist, kalkınmacı, bölgeselci ve toplumcu bir retoriğe sahip ama aynı zamanda önemli bir örgütsel güce ve politik mücadele pratiğine tekabül eden APRA Peru’da ilk defa iktidara gelmekteydi.

İktidardayken ise García hem ülkeyi ekonomik olarak hem de partisini siyasi olarak çöküntüye uğrattı. Hükümet güçlerinin Aydınlık Yol ile mücadelesinde yüzlerce kişinin ölümüne sebep oldu, 2006’da tekrar başkan seçildiğinde ise ülkeyi IMF ve büyük sermayenin insafına bıraktı. Bu açıdan bakıldığında hapse girmekten çekinmesi anlamlı bir hale geliyor. Ancak García’nın arzu ettiği kahramana ve demokrasi şehidine dönüşme hedefine ulaşamadığı ve intiharının aslında yolsuzluk suçlamalarından kaçış olarak görüldüğünü söylemek mümkün. Bu açıdan APRA’yı da zor günler bekliyor. 

Odebrecht’in derin bir siyasi krize ve politik mücadele aracı haline dönüştüğü bir başka ülke olan Brezilya’da ise gelişmeler farklı bir yöne doğru mu ilerliyor sorusu gündeme gelmiş durumda. 

Lula geçtiğimiz sene, başkanlık seçimlerine aday olmaya hazırlanırken savcı Sergio Moro’nun yolsuzluk suçlamaları ile karşılaşmış, bu suçlamaların doğru olmadığını ispat etmek için ise tutuklanması için kendisi gidip teslim olmuştu. Daha sonra hukuki ilkeler çiğnenerek Lula’nın başkanlık adaylığı kabul edilmemiş, Moro ise Bolsonaro kabinesinde Adalet Bakanlığı ile ödüllendirilmişti. 

Ancak şimdi ülkede bu yolsuzluk soruşturmasına olan güven azalıyor ve Yüksek Adalet Mahkemesi Lula’nın cezasını düşürerek muhtemel bir ev hapsinin önünü açıyor. Hapisteyken kardeşini ve torununu kaybeden Lula ise geçtiğimiz günlerde kameraların karşısına geçerek suçlu olmadığını kanıtlamadan hapisten çıkmayacağını, hapsi başı dik bir biçimde çıkacağını ilan etti. Tüm bunlar göz önüne alındığında ise, Lula’nın yakın zamanda özgürlüğüne kavuşarak, Brezilya’nın bu en kötü günlerinde mücadeleye dahil olacağı ihtimali hiç de uzak bir ihtimalmiş gibi görünmüyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...