Karlıova'dan Çine'ye 'Kumun Gecesi'
Ramazan Aydar
'Kumun Gecesi' Yönetmen Ali Ergül'ün şu an gösterimde olan son belgeselinin adı. Ali Ergül'le Kuzey Irak Süleymaniye kentinde yapılan Mezopotamya Su Forumu'nda tanıştık.
Oturumların arasında verilen çay-kahve molalarında sohbet ederken son çektiği belgeselden bahsetti. İçeriği hemen dikkatimi çekti. Ayrıntıları bilmek istedim; ne zaman, nerede, kimlerle çekildiğini...
Silikozis hastası kot işçilerini anlatıyordu "Kumun Gecesi". Bingöl Karlıova'nın Taşlıçay köyünden, ekmek parası için İstanbul'a giden ve burada kot kumlama işinde çalışan işçilerin öyküsüydü anlatılan.
Hayvancılıkla geçinen köy, zaman içerisinde korucu olunca, hayvanları satmışlar ve sonrasında işsizlik başlamış. İstanbul'daki bu kot kumlama işi, onlara 'ilaç' gibi gelmiş ilk başlarda.
Merdiven altı atölyelerinde çalışmaya başlayan işçiler, yaptıkları işin nasıl bir tehlike barındırdığından habersiz çalışmışlar yıllarca. Hatta, köydeki eş, dost, tanıdık kim varsa onları da çağırıp bu 'parası iyi' işe (kot yıkama ve boyamada verilen ücretin yaklaşık iki katı) girmelerine aracı olmuşlar.
Belgeselde yaptıkları işin koşullarını anlatan işçiler, bütün günlerinin daracık bir odada ve yoğun bir toz bulutunun altında geçtiğinden bahsediyorlar. Çalıştıkları o merdiven altı atölyeler aynı zamanda işçilerin evleri olmuş!
"Yanımızdaki kişiyi dahi göremiyorduk tozdan. Yemeklerimizin içi bile toz oluyordu; tozla yiyorduk ekmeğimizi. Her taraf bir karış tozun altındaydı" sözleriyle yaşam koşullarını anlatıyorlar.
Atölyede küçük bir havalandırma fanının olduğundan bahsediyor işçiler. "Kumlamada kullanılan tozun dışarı çıkmaması için küçük fan kullanılıyordu" diyorlar. İşçilerin bu sözleri Çine'de, kuars madeni paketleme tesislerinde çalışan işçilerin sözleriyle bire bir aynı. Onlar da işyeri güvenliğine bakan şirket elemanının tozun dışarıya çıkarak kötü bir görüntü oluşturmaması için havalandırmaları kapattığını anlatmışlardı.
Karlıovalı kot kumlama işçileri ile Çineli maden işçilerinin yollarını kesiştiren silikozis hastalığını ve aslında tüm meslek hastalıklarını "utanç verici" diye tarif ediyor 9 Eylül Üniversitesi Meslek Hastalıkları Bölümü Başkanı Prof. Dr. Arif Hikmet Çımrın. "Neden utanç verici; çünkü meslek hastalığı önlenebilir bir hastalıktır. O işyerinde o koşullar olmasa, o etken ortadan kaldırılsa hastalıkta olmayacaktı!..".
Bu göz ardı edilen, düzeltilmeyen koşullar nedeniyle zamanla Karlıova Taşlıçaylı kot kumlama işçileri birer ikişer hastalanmaya başlamışlar. Hastalanan köyüne dönmüş, yerlerine yeni köylüler gelmiş. "Böyle böyle birbirimizi oraya götürüp mahvettik" diyor, hasta yatağında solunum cihazına bağlı olarak kameraya konuşan Ramazan Aydar.
Parasızlıktan dört yıldır aynı kanepede yattığını, kanepenin artık yaylarının çıktığını anlatan Aydar'la yapılan çekimler boyunca iki küçük çocuğu da ayak ucunda oturuyor.
Devletin denetleme görevini yerine getirmediği, işyerlerini kontrole gelen görevlilerin gelişlerini önceden haber verdikleri ve olumsuz çalışma koşullarına göz yumulduğu işçilerin ortak cümleleri arasında geçiyor. "Bir çorba parasına bizim hayatlarımızı sattılar" diye özetliyor bu durumu çekimlerden kısa bir süre sonra yaşamını yitiren Ramazan Aydar. Yönetmen Ali Ergül belgeselini genç yaşta ölen kot kumlama işçisi Ramazan Aydar'a adamış...
Çineli silikozis hastası işçilerin "Yolboyu köyünden Sedat Kara şu an Nazilli Devlet Hastanesi yoğun bakımında can çekişiyor. Her an ölümü bekleniyor" diye bahsettikleri Sedat Kara da geçtiğimiz günlerde silikozis nedeniyle yaşamını yitirdi.
Kimsenin duymadığı, bilmediği, hasta olduktan sonra işten çıkarılmış, aç, açıkta onlarca silikozis hastası işçi var ülkenin dört bir yanında. Birçokları, tedavisi olmayan bu hastalığa çok fazla direnemeyerek göçüp gidiyorlar sessiz sedasız.
"Biz bir hayaliz sanki, insan bile değiliz" diyor belgeselde bir silikozis hastası işçi. "Bir hayal gibi" yaşayıp ölen işçilerden birkaçının öyküsünü anlatıyor Kumun Gecesi...
- İklim senaryoları: İyimser senaryoya göre bile ‘yandık’! 25 Mart 2024 04:35
- ‘Mevcut iktidar gitmedikçe bu suikast aydınlatılamaz!’ 18 Mart 2024 04:30
- Zehri bal eyledik! 11 Mart 2024 04:45
- Uyan kasaba, kabusun geri döndü 04 Mart 2024 04:25
- Kardeşin duymaz el oğlu duyar 26 Şubat 2024 05:15
- Bu toprağın bağrı nasıl soğur? 19 Şubat 2024 05:05
- Akdeniz’de kitlesel ölümler başladı | Temel türlerin toplu ölümleri ne anlama geliyor? 12 Şubat 2024 02:50
- Bir torbaya kaç ‘kıyak’ sığdırılabilir? 04 Şubat 2024 04:42
- Gediz’in kıyameti! 28 Ocak 2024 04:35
- Latmos’da yağmurlu bir bilirkişi keşfi 21 Ocak 2024 05:34
- Mezeköy JES şirketine nasıl meze yapıldı? 14 Ocak 2024 04:50
- Küresel felaket tüccarlığı!.. 07 Ocak 2024 04:23