15 Nisan 2019 19:54

‘Gitmek mi zor kalmak mı zor' sancısı...

‘Gitmek mi zor kalmak mı zor' sancısı...

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Geçen sefer, “Seçimle gelen seçimle gider mi?” diye sormuştuk.

Siyasal İslam bu konuda problemli çünkü. Bir de “tek adam” rejimine yönelmişken, problemin büyüdüğü açık.

“Devletin bekası demokrasiye feda edilemez” diye yazan az değil. Şimdi müze olan Denizlerin idam edildiği eski Ankara Merkez Cezaevi olan Ulucanlar’da yapılan TV çekiminde siyasal İslamcı spikerin Kılıçdaroğlu’nun idamını istediği ülke burası.

Erdoğan’ın “Demokrasi bizim için amaç değil araçtır” dediği siyasi yaşamının başlarında, devamla, tramvay benzetmesi yaptığı hatırlardadır: “Demokrasi bizim için bir tramvaydır, istediğimiz durağa gelince ineriz.”

Şimdi o “durak”ta mıyız, tartışılıyor. Tartışma en çok da AKP içinde revaçta.

15 gündür sayıldı sayılmadı, sürüyor. Bir gecede 5-6 saatte tüm Türkiye sayılmışken, İstanbul’un tümü bile değil, Maltepe, 15 gün oldu, bir türlü sayılamadı. Önce geçersizler, sonra tümü sayılıyor, olmuyor, sil baştan tekrar sayılıyor. Arada seçim kuruluna baskın yapılıyor, bir daha sayılıyor. Daha sırada “olağanüstü itiraz” var. Kıldı tüydü, itiraz üstüne itiraz. Üstelik AKP-MHP ittifakı kendisi çamura yatarken, karşısındakileri sayımı uzatmakla suçluyor!

Başka açıklaması yok. İstanbul’u verelim mi vermeyelim mi - tartışılan bu.

Öyle sadece “dosyalar”, “temizlik” falan değil. Muhalefet kendisini kandırmasın. Onlar kolay. İşte, kuru temizlemecinin elbise ceplerini doldurduğu Egemen Bağış’a nedense tahsis edilmiş makam arabasının şoför mahallini İstanbul Belediyesi kadrosundan dolduran adamı çektiler. Bu tür usulsüzlükler kolay hallolur.

Ama İstanbul’un rantı devasa! Bundan vazgeçmesi zor. Yüzlerce, belki binlerce siyasal İslamcı vakıf buradan finanse oluyor. Ve ihaleler. Onca inşaat. Aslında bu kategoriden sorunlar da bir türden halledilir. Nasıl mı? Şimdiden “millet bahçeleri” ihaleleriyle yapımında İstanbul Belediyesi by-pass edildi ve yetki bakanlığa devredildi bile. İstanbul kaynaklarından Vakıfların finansmanı da Cumhurbaşkanlığına bağlanır, olur biter!

Ama tümü içinde ve yerelle sınırlı dense bile iktidar sorunu– işte bunun çözümü zor mu zor!

Ve kimse yerel deyip geçmesin. İstanbul bu. Ülkenin 4’te ya da 5’te biri. Zaten Ankara gitmiş. Sadece Ankara olsa neyse. Az farkla elde kalan Bursa ve Kocaeli dışında ülkenin bütün gelişmiş kentleri, bütün işçi merkezleri kaybedilmiş. Kent sayısı az belki, ama nüfus olarak ülkenin yarısı artık AKP-MHP kontrolünde değil. Bir de İstanbul - katlanması zor geliyor!

Ve o “Biz her seçimden zaferle çıktık” masalı bitti. Tepetaklak gidiş başladı. Artık sonrası, bayır aşağı kayış! Şimdi yüzde 44’e düştü AKP. Desteği azalarak ayağının altındaki toprağın kaymaya başladığı su götürmez. Ve bir kez yenilme başlayınca, Herkül gelse, giderek büyüyen oranlarla destek kaybını önleyemez! AKP’nin de sonunda ANAP’a döneceği kesindir.

Bundan çıkacak sonuç, “Nasıl olsa AKP gerilemeye başladı, muhalefet ellerini kollarını kavuşturup beklesin” olamaz şüphesiz. AKP tabanındaki sömürülenleri kazanmak tayin edicidir.

Ancak hem moral üstünlüğünü kaybetmiştir AKP hem maddeten kaybetmiştir. Hatta çözülme başlamıştır. Yoksa nereden çıkmıştır, Erdoğan’ın “Dava adamı savrulmaz” sitemi? Hızlanacaktır. Küstürülenler ve yenilginin müsebbibini ararken küstürüleceklerle çözülme büyüyecek, “yeni parti” o saflarda fink atacaktır!

Verelim vermeyelim, gidelim gitmeyelim sancısı buralardan mayalanmaktadır. Bir de, burjuva anlamda bile demokrasiyle ilişkili olmayıştan.

Ve dünya. Sadece faşizm yükselmiyor. Dünya sadece Brezilya’da Bolsanaro, Macaristan’da Orbanlarla Fransa’da Le Pen’den ibaret değil. Tamam, bugün güç onlarda, ama dünyada sadece Trump’la Putin ve şimdilik yumuşak yüzünü göstererek prim yapmaya çalışan Şi Jinping yok. Asıl, bugün sesleri cılız çıksa bile, dünya halkların dünyası.

İşte bakın Cezayir’in Buteflikası halkın karşısında duramadı, çekip gitmek zorunda kaldı. İşte darbeyle gelen “birader” Ömer el Beşir! Çok güçlü görünüyordu, ekmek isyanıyla devrildi gitti.

Bu dünya Sultan Süleyman’a bile kalmayan dünyadır! Kimse babasının çiftliği sanmasın ve kimse halktan büyük olduğu tafrasını satmaya kalkmasın!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...