15 Nisan 2019 19:57

Seçmeni yok sayan işsizi de yok sayıyor

Seçmeni yok sayan işsizi de yok sayıyor

Fotoğraf: Envato

Paylaş

‘Seçim bitti ekonomiye odaklanılacak’ denildi.

Hükümetin en yetkili ağızları, en tepedeki isimleri tarafından.

Tersi oldu!

İstanbul’da iktidar bloku seçimi kaybedince...

Seçim bitirilmedi, bitirilmiyor.

Oy sayımları uzatıldıkça uzatılıyor!

İstanbul halkının tercihini yok edebilmek için türlü oyunlar sahneleniyor.

Oysa...

Dün açıklanan ocak ayı işsizlik verilerinin gösterdiği gibi...

Ekonomiye odaklanmak lazım!

Bir yılda

Ocak 2018 ile ocak 2019 arasında geçen bir yılda...

İşsiz sayısı 1 milyon 259 bin kişi arttı.

Resmi rakamlara göre işsiz sayısı 4 milyon 668 bin kişi oldu.

İşsizlik oranı yüzde 14.7!

İşsizlik gerçeğini örten tarımı dışarıda bıraktığımızda, işsizlik oranı yüzde 16.8’e yükseliyor. Kentler işsiz yığınağı.

İşsizlik 2001 ve 2009 krizlerinin üzerinde seyrediyor.

Tüketim yüzde 9 oranında azaldı. Ağır kriz yıllarındaki kadar ağır bir tüketememe hali. Vatandaş işsizliğin ve hayat pahalılığının pençesinde.

Kimi sandığa gitmeyerek...

Kimi sandık başında bile isteye geçersiz oy kullanarak...

Derdini anlatmaya çalıştı.

24 Haziran 2018 genel seçimlerinden farklı olarak...

9 ay sonra, 31 mart yerel seçimlerinde...

Sonuca dahil olmayan yaklaşık 6 puanlık İstanbul seçmeni de...

Sandığa gidememekten değil, bilinçli olarak gitmeyerek, siyasi tavır geliştirerek bir şey anlattı.

Ha keza Millet İttifakına ve Ekrem İmamoğlu’ya oy veren HDP’li seçmen de...

Muhalefetin arkasında kümelenen 4 milyonu aşkın insan da...

Sandıkta haykırdı!

Anlattıklarının karşılığı oylarının sayılıp sayılıp buharlaştırılması değil, iş, aş!

GENÇLER NİYE OY VERSİN Kİ?

Genç nüfusta (15-24 yaş) işsizlik oranı yüzde 26.7!

Üniversitelilerde işsizlik oranı yüzde 14.

İşsiz gezen üniversite mezunu sayısı 1 milyonu çok çok aştı. Okumak çözüm değil!

“Üniversite sayısını şuradan şuraya çıkardık” diye övünenler...

Sandıkta rengi belli oyları tekrar tekrar sayarken...

Üniversiteli işsiz sayısı ne kadar diye dönüp saymıyorlar.

Mesleki ve teknik liseler ağırlıklı olarak sanayiye ‘Nitelikli eleman yetiştirecekler’ diye yüksek perdeden konuşanlar...

Sanayi daraldıkça çığ gibi büyüyen...

Bu okullardan mezun 150 bin işsiz genci görmezden geliyorlar.

İmam hatiplerin çoğaltılmasını, sonucu değişmeyecek oyların tekrar tekrar sayılmasını istiyorlar.   

Onlar yok saydıkça...

Gençler bir şeyleri sayıyor ama.

Boşuna değil!

Araştırmalarda, “Gençlerin yüzde 60-70 arasındaki ağırlığı iktidara oy vermiyor” sonucunun  

çıkması.

İnşaata dayalı büyümenin en büyük mağdurları gençler.

İşçiler için inşaat da ekmek kapısı değil artık.

İnşaatta çalışanların sayısı bir yılda yaklaşık 500 bin kişi azaldı.

DAHA DA KÖTÜLEŞECEK!

IMF-Dünya Bankası bahar toplantıları kapsamında yaptığı sunumda...

Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya dedi ki: Ekonomideki ‘dengeleme eğilimi’ daha belirgin hale geldi!

Hükümetin de tezi bu!

Piyasa hoyratça dengeledi: Yatırımlar çöktü, işsizlik rekor kırdı.

Ama daha bitmedi!

İşsizlik 2018 şubat ayından yana artışta. Artmaya devam edecek.

Kayıtlı işsizler (İŞKUR’a gir ve gör) bu yılın şubat ve mart aylarında çığ gibi arttı. Kayıtsız işsizler de var.

Yakında, ‘5 milyon işsiz var’ açıklamasını duyarız.

İSO verilerine göre de..

Hükümetin çevresindeki iş insanlarının örgütü MÜSİAD’ın verilerine göre de...

Sanayi ve hizmetlerde üretimdeki gerileme mart ayında da sürdü.

Uzmanlar, ekonomistler, sermaye çevreleri vs. bu yıl herkes Türkiye ekonomisinin (Hükümetin hariç) küçüleceğini düşünüyor.

Vatandaşta tüketecek para olmadığı için iç talep yok!

Marttan itibaren ihracat da durulma sinyalleri verdi.

Bunlar kara günlerin habercisi.

Zira ekonomi yüzde 2-3 büyürken bile işsizlik azalmaz.

Somut örnek: Geçen yıl.

2018’de Türkiye ekonomisi 2.6 oranında büyümesine rağmen 1 milyonu aşkın kişi işsiz kaldı.

 İşsizliğin artışını önlemek için yüzde 4-5 büyüme lazım.

2021’de bile bu oran zor!

Bu da demektir ki işsizlik 3 yıl süre ile artacak: Yüzde 15, 16, 17...

Gıda fiyatları da düşecek gibi değil.

Tarım ürünleri enflasyonu (Tarım-ÜFE), bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 27.33 oranında arttı.

Tarımsal üretim maliyeti böyle artarken tanzim satış çadırları ile de fiyatları düşürmek imkansız!

Öte yandan...

Ülke ekonomisinin büyümesi düşük kalacaksa...

Şirketlerin borç sorunu da hükümetin kredi desteği ile çözülmez.

Yeniden yapılandırılan krediler de batık krediye dönüşür.

Sorun daha da büyür.

GÖZ DİKME, GASBETME DEĞİL SOSYAL REFORM GEREKLİ!

Ekonomik kriz son hızla devam ediyor.

Küçülme ve yoksullaşmanın toplumda sosyolojik yansımaları görülmeye başlandı bile...

Hükümetin yok saydığı bu rakamların arkasında ağır dramlar var.

Hükümet ‘reform’ diye...

Vatandaşa daha çok vergi salmanın...

Çalışanı zorla özel emeklilik sistemine dahil etmenin...

İşçinin iş garantisi, kıdem tazminatına el koymanın...

Kısaca vatandaşın cebine el atmanın peşinde.

Üstelik bunu işsizliğin, yoksulluğun arttığı bir dönemde yapacak.

Türkiye’de işsizlik ödeneği düşük.

İşsizlik Fonu’nda milyonlarca lira var fakat işsizlik ödeneği artırılmıyor.

Milyonlarca işsiz fondan faydalanamıyor.

Yine de yararlanma koşulları esnekleştirilmiyor.

Oysa hükümetin ekonomiye odaklanması gerekiyor. Sosyal adalete, sosyal desteğe yönelik yapısal reformları hayata geçirmesi gerekiyor.

Halkın iradesini gasbetmeyi, cebindeki parasına göz dikmeyi bırakması gerekiyor.

ASLAN DURMAN ’I ÖLDÜREN, SANDIĞI HİÇLEŞTİREN, EKMEĞİ KÜÇÜLTEN, HEP AYNI SÜREÇ...

Aslan Durman...

KHK ile ihraç edilen öğretmen.

İnşaatta çalışırken hayatını kaybetti!

Haksız, hukuksuz mesleğini elinden alanların boynunda vebali!

Aynı hukuksuzluk seçme ve seçilme hakkında da sürüyor.

Kanunda, “KHK ile ihraç edilmişler seçilemezler” hükmü yok. YSK buna rağmen, kanunda olmayan bir seçilme yasağı koydu.

Seçimi kazanmış KHK’li adaylara mazbatasını vermedi.  

Kanunsuz bir şekilde seçilme hakkını gasbetti.

Üstelik ikinci sıradaki başka partilerin adaylarını kazanmış ilan ederek seçme hakkını da iç etti!  

Şimdi İstanbullunun tercihini yok etmenin peşindeler.

Seçmen iradesine, yoksulun ekmeğine, doğaya ve işe el koyanlar hep aynı çarkın dişlisi!  

Sandık ile ekmeğe sahip çıkma arasında dolaysız bir bağ var aslında!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...