11 Nisan 2019 19:40

Demokrat mısınız yoksa ‘kendine demokrat’ mı?

Demokrat mısınız yoksa ‘kendine demokrat’ mı?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Kamuoyu, 31 Mart’tan beri (12 gündür) AKP’nin İstanbul seçimini kaybetmesini ve “hazımsızlık” üstünden giriştiği “yeniden seçim” manevralarını izliyor.

Bu yazının yazıldığı saatlerde YSK, artık sayılacak oy kalmadığı halde, İstanbulluların seçtiği Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’ya henüz mazbatasını vermemişti. Yine AKP’nin, “İstanbul seçiminin yenilenmesi” için maymuncuk olarak kullandığı kara propaganda üzerinden Büyükçekmece seçiminin yenilenmesi konusunda da YSK henüz bir karar vermemişti.

Ancak “hazımsızlık” gösterilen sadece İstanbul seçimleri değil. Erdoğan ve Cumhur İttifakı, bölge illerindeki seçim sonuçlarıyla birlikte halkın bölgeden kayyımı kovmasını da hazmedebilmiş değil. Bu yüzden de bölgede birçok seçilmiş belediye başkanına mazbataları halen verilmemiştir.

SANKİ OHAL SÜRÜYOR!

HDP’den yapılan açıklamaya göre seçimin üstünden geçen onca güne karşın, seçimi büyük farkla kazanan Diyarbakır, Van ve Mardin büyükşehir belediye başkanlarına henüz mazbataları verilmemiştir. Öyle anlaşılıyor ki, mazbataların verilmemesi için gerekçeler bulunmaya çalışılıyor.

Ama bölgede bunun da ötesi var. 

YSK’nin, seçilmiş belediye başkanları içinde KHK ile ihraç edilenlere mazbata vermeyeceğine ilişkin kararı da önceki gün AA tarafından duyuruldu. YSK’nin bu karara gerekçesi; OHAL yasasında yer alan, “Bu şekilde görevine son verilenler bir daha kamu hizmetinde istihdam edilemez, kamu, kurum ve kuruluşlarında görev alamaz” maddesiymiş!

Oysa, 24 Haziran seçiminde üstelik de henüz OHAL kakmamışken, 5 KHK mağduru kişi milletvekili seçilmiş ve YSK de bunların seçilmesini onaylamıştı.

Dahası YSK, seçildiği halde “Size mazbata vermeyeceğim” dediği kişilerin adaylık başvurularını ve seçime girmelerini onaylamıştır! Şimdi de sanki “Ben size seçilmiş olmanın bir işe yaramadığını göstereyim” dercesine meydan okumaktadır. 

HAK-HUKUK TANIMAZLIKTA, 9 AYDA NEREDEN NEREYE!

Oysa hukukçular, “KHK’ler sadece OHAL süresinde geçerlidir ve OHAL bitince KHK’ler hükümsüz olur” diyorlar. Gazetemize konuşan Avukat Kamil Tekin Sürek, sorununun çeşitli yönleri yanında bu boyutuna da dikkat çekiyor.

KHK ile ihraç edilen kamu görevlilerinin, gerek ilgili “komisyon” gerekse idare mahkemelerince pek çoğunun görevlerine iade edildiğine dikkat çeken Sürek, YSK’nin bu kararıyla büyük bir hak ihlaline imza attığını ifade ediyor.

Kısacası YSK, OHAL yasasına konmuş, anayasa ve hukuk mantığına aykırı bir maddeye dayanarak, hak-hukuk tanımaz yeni kararlar almaktadır.

Geçtiğimiz haziranda KHK mağduru kişilerin milletvekili olmasına onay verilirken, aynı YSK bugün KHK mağdurlarının belediye yönetimlerine seçilmesine izin veremez hale gelmiştir. Üstelik bu kişilerin seçime katılmasına onay verilmiş ama seçildikten sonra, “Siz KHK’lisiniz size mazbata vermem!” denmiştir. Böylece YSK, aradan geçen 9 ayda nasıl antidemokratik bir noktaya geldiğini de göstermiş bulunmaktadır.

Bu aynı zamanda ülkemizde yargının, yargı bağımsızlığının nasıl ayaklar altına alındığını da göstermektedir. Ki bu aynı zamanda, YSK gibi “yüksek bir mahkeme”nin de “Seçim güvenliğinin güvencesi olma” özelliğini tümüyle kaybettiği anlamına gelmektedir.

Dolayısıyla ilerici demokrat güçlere, halka ve “tek adam rejimi”ne karşı olan herkese; “seçim güvenliği” konusunda önceki yıllara göre daha çok sorumluluk düşmektedir. 

İSTANBUL’DA VE DİYARBAKIR’DA AYNI DEĞERLERİ SAVUNMAK

Tek adam rejimlerinin bir özelliğinin de “Seçimlerin olmaması değil, seçim güvenliğinin olmaması” olduğu dikkate alındığında; yerel seçim üstünden oluşan “kaos” ortamının bir rastlantı değil, “tek adam rejimi” inşasında gelinen sadece bir aşama olduğu görülmelidir.

Yerel seçim ve sonrasındaki gelişmeler içinde açıkça görüldü ki; Erdoğan ve Cumhur İttifakının “hazımsızlığı”nın tezahür bulduğu başlıca iki yer vardır:

1- Ülkenin en büyük ve en önemli kenti, aynı zamanda Erdoğan’ın nostaljik aşkı/sevdası ilan ettiği İstanbul,
2- Bölge illerinde halkın “kayyım”a yol göstererek, belediyeleri yeniden kendinin seçtiği kişilere iade ettiği bölge illeri ve ilçeleri. 

Gerekçeleri farklı görünse de her iki “hazımsızlık” da aynı zihniyetten kaynaklanmaktadır.

Bu yüzden de İstanbul’da mazbatanın İmamoğlu’ya verilmesini savunan CHP, İyi Parti, SP ve çeşitli demokrat kişi ya da çevreler; bölgede seçilen belediye başkanlarına mazbatalarının verilmesini de savunmak durumundadırlar. Aksi halde, kısa sürede, “Bu antidemokratik tutuma keşke birlikte karşı dursaydık” diye hayıflanmak zorunda kalabilirler. Ki, bugün demokrat olmanın, demokratlığı sınamanın ölçütü, İstanbul’da olduğu gibi, Diyarbakır’da da mazbatanın seçilen başkana verilmesini savunmaktan geçmektedir.

Bunu yapmadığınızda tarihe “Sadece kendilerine demokrattılar” diye geçersiniz!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...