03 Nisan 2019 19:13

Dünya Tiyatro Günü: Bilmedim, Duymadım, Görmedim

Dünya Tiyatro Günü: Bilmedim, Duymadım, Görmedim

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Geçen hafta, 27 Mart Dünya Tiyatro Günü vesilesiyle çeşitli açıklamalar yapıldı, etkinlikler düzenlendi. Bir de reklam filmi gibi bir şey yayımlandı televizyonlarda. Yeni hükümet sistemi, ne kadar sanata ve sanatçıya değer veriyormuş, şarkılarla anlatıldı, bu reklam filminde...

Oysa yeni sistemde tiyatro sanatçıları yeni baskılarla karşılaşıyorlardı. Müjdat Gezen, Metin Akpınar son örnekleriydi. İki tiyatro sanatçısı Nazlı Masatçı ve Cenk Dostverdi hapisteydi yeni dönemde. Mehmet Ali Alabora yurtdışında yaşamak zorunda bırakılmıştı.

Oyunlar yasaklanıyor, oyunlar salon bulmakta zorlanıyorlardı.

Başka ne olmuştu ve olmaktaydı?

Akademide, Türkiye’nin en eski ve köklü tiyatro bölümünden (DTCF Tiyatro) 7 akademisyen, barış istedikleri için önce disiplin soruşturmasına ve sonra da KHK zulmüne uğramış, ihraç edilmişlerdi üniversiteden.

Bununla da sınırlı değil, pasaportları iptal edilmişti. Bununla da yetinmemiş yeni rejim, kendisini eleştirenlere, “kötülük yapma, zulmetme, sorunları barışçıl yol ve yöntemlerle çöz” diyenlere “terör örgütü propagandası yapıyorsun” diye ceza soruşturmaları açmış ve sonra da bunları ceza davalarına dönüştürmüştü. 1128 barış akademisyeni ceza tehdidi altında tutuyordu. İşte DTCF Tiyatro bölümünden 7 akademisyen de onlar arasındaydı.  

Dünya Tiyatro Günü’nde bu koşullarda yaşamak zorunda bırakılmışlardı. Yarın 5 Nisan Cuma, onlardan birisinin duruşması var İstanbul Ağır Ceza Mahkemelerinden birisinde. Ben de o akademisyenin avukatı olarak bulunacağım duruşmada. İki gün önce de yine aynı bölümden bir başka akademisyenin davası vardı, İstanbul Çağlayan Adliyesinde...

Dünya Tiyatro Günü’nde tüm baskılara karşı bu günü kutlamak, bu gün vesilesiyle tiyatronun sorunlarını tartışmak, güncelden ve tarihten söz etmek gerek. Fakat bir hakikat var, böyle bir günde bu hakikate bilmiyorum, duymadım, görmedim tavrı ile yaklaşılamaz.

DTCF Tiyatro hocaları ihraç edildiler ve hapis tehdidi altındalar. Bu atılmanın sonuçları ve etkileri günceldir (genel olarak üniversite ve sanat dünyası için, özel olarak akademi dünyası ve tiyatro bölümleri -öğretim üyeleri, öğretim görevlileri ve öğrencileri için) ve tehdit devam ediyor.  Ülkedeki genel baskının bir parçasıdır bu durum.

27 Mart Dünya Tiyatro Günü'nde muhreç barış akademisyeni Doç. Dr. Süreyya Karacabey (DTCF Tiyatro), kum ve rüzgar metaforlarıyla temellendirilmiş, “Senin Zamanın Küldendi Diyecek Tiyatro” başlıklı bir bildiri yayımladı. Çok etkileyici ve düşündürücü…Söz Süreyya Hocada:

“Senin zamanın küldendi diyecek tiyatro, tarih perdesinden elinde kanlı hançerle geçenlere, sonsuz sandıkları hükmün gölgesinde bir zehri söz diye büyütenlere, ölümü unutup ölçüyü şiddetle biçenlere, hiç bitmeyecekmiş sandığı bir yolda yürüyenlere. Senin zamanın küldendi diyecek tiyatro ve rüzgarın şarkısını söyleyecek.

Senin zamanın küldendi diyecek tiyatro, kanlı bir manzaradan sessizce geçip gidenlere, haksızlık karşısında dilsizleşenlere, çocuklar ölürken kafasını çevirene, uzlaşmadan bilgelik devşirenlere. Senin zamanın küldendi diyecek tiyatro ve yağmurun şarkısını söyleyecek.

Bir söz nereye ulaşır diye soracak kendine tiyatro, kendi kıyısında çürürken ömürler, kan izleriyle çizilirken bütün sınırlar, açlığa, işsizliğe, ölüme büyürken çocuklar, soracak tiyatro kendine, sahnenin sınırı nerede diye. Ezberlenmiş bütün replikler kimin göğünde asılı kalacak, kendine kapattığı anlamdaki çürümeyi soracak kendine, külün zamanını taşın zamanıyla karşılaştırarak. Senin zamanın küldendi diyecek tiyatro, yeryüzünde yurtlanacak yer bulmayanların öldüğü sulara bakarak, senin zamanın küldendi diyecek, içinde kadınların ve çocukların öldüğü evlere bakarak, senin zamanın küldendi diyecek, rüzgarın ve yağmurun şarkısını haykırarak. Senin zamanın küldendi diyecek tiyatro, içinden geçtiği zamana bakarak, bir zamanlar kendini sonsuz sananların öykülerini anlatacak, bir finali var diyecek bütün korkunç öykülerin, değişebilir olanın ümidine yaslanacak ve hepsinin zamanı küldendi diyecek, ateşin şarkısını söyleyerek.”

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...