03 Nisan 2019 19:07

Tepeden tırnağa garabetleşme

Tepeden tırnağa garabetleşme

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Büyük miktarlarda borçları nedeniyle ekonomik açıdan zor durumda bulunan kulüpler, kadro dışı bıraktıkları futbolculara, imzaladıkları sözleşmeler gereği milyonlarca lira ödemeyi sürdürüyor. Hesap kitap işlerini hiç dikkate almayacak denli transfer bağımlısı olmanın doğal sonucu. Oyuncular hangi organizasyon, hangi planlama, hangi ölçüt çerçevesinde transfer ediliyor, belirsiz. Tek ölçü menajerlerin önerisi olsa gerek. Menajerler kimin için, “Bu oyuncuyu muhakkak alın, çok işinize yarar” diyorsa hemen transfer ediyorlar herhalde. Mevcut durumu başka türlü açıklamanın olanağı yok.

Sonra sıra, bilinçsiz transferlerle şişen kadroyu indirmek üzere çare arayışına geliyor. Büyük umutlarla transfer edilen oyuncular beklentilere karşılık veremeyince, hem teknik hem de ekonomik açıdan takımın başına tam anlamıyla “bela” oluyorlar. Yüksek rakamlara sözleşme imzaladıkları için de kadro dışı bırakılsalar bile haklı olarak başka kulüplere gitmeye pek heves etmiyorlar. Sıkıntıdan kıvranan kulüplerin payına da yararlanamadıkları oyunculara tıkır tıkır paralarını ödemek düşüyor...

Kulüpler boğazlarına kadar borca batmışken bile medyanın gündeminden transfer haberleri eksik olmuyor. Belli ki, medya-menajer paslaşmalarıyla birileri bu işin kaymağını yiyor…

Buna karşılık, kulüplerin yönetim mantığı ise kabaca şöyle: Kim korkar ki borçtan? Batma aşamasına gelsek bile nasıl olsa devlet, bankaları aracılığıyla devreye girip uygun geri ödeme planı hazırlayarak işleri kolaylaştırıyor. Bir de taraftarlar üzerinden dayanışma kampanyaları düzenledik mi, borçları ödemek bir yana yeni transferler için kaynak bile yaratabiliriz!..

Futbol artık tamamen transfer odaklı bir oyuna dönüşmüş durumda. Teknik direktörler dahi oyunun teknik kısmından çok, transferi ve hakem kararlarını konu ediyorlar. Malatyaspor ile oynadıkları Türkiye Kupası yarı final karşılaşmasının ardından Fatih Terim, sergiledikleri oyunla ilgili birkaç yüzeysel cümle kurduktan sonra -geçmiştekileri de hatırlatarak- uzun uzun hakem hatalarından söz ediyor ve hakemlerden şikayetini dile getiriyor.

Oysa teknik direktörlerden beklenen, oyunu geliştirecek düşünceler, yöntemler, taktikler, stratejiler üretmeleri. Hakemleri konuşarak futbolu geliştirmek mümkün değil. Bu gerçeğe karşın teknik direktörler hakem konuşmaktan bir türlü vazgeçmiyorlar. Bir teknik direktörün yeni oyuncular yetiştirmek, elindeki oyuncuları ve oyunu geliştirmek gibi bir amacı, derdi yoksa elbette temel konuları hakemler ve transfer olacaktır. Oyunu ve oyuncuları geliştirebilmenin, bilgi anlamında donanım ve birikim gerektirdiğini de unutmamak lazım.

Terim'in teknik analiz olarak söyledikleri şunlardan ibaret: “Kenarlara iyi indik ama sonuçlandırmayı ve son pas tercihini doğru yapamadık. Doğru ortalar da yapamadık. Rakibimiz de 11 kişi ile defans yaptı. Ceza sahası dışına gelen toplarda iyi şut atamadık.”

Yapılamayanları söylemek iyi hoş da asıl önemli olan, bunların neden yapılamadığını açıklamak. Ne gibi eksikler, yanlışlar söz konusuydu ki bunlar yapılamadı.

Rakip 11 kişi ile defans yaptıysa, doğrusunu yapmış demektir. Günümüz futbolunda artık 11 kişi de savunma yapmak zorunda çünkü. Ama Terim'in kastettiği rakibin 11 oyuncuyla ceza sahası civarında ve içinde savunma yaptığı. Gerçekte ise hiç de öyle olmadı. Malatyaspor genellikle rakibini kendi sahasında karşılasa da, kaptığı toplarla pek çok kez etkili hücumlar geliştirip gol pozisyonu buldu. Yani gücünü ve yapabileceklerini bilerek buna en uygun oyun planıyla mücadele etti.

Teknik direktörlerden, “Milyonlarca avro harcanarak oluşturulan kadro niye bir türlü vasat seviyeyi aşamıyor” sorusunun yanıtı beklenirken onlar, sorumluluğu hakemlere yükleyerek ya da rakiplerinin oyununu aşağılayarak işin içinden sıyrılmaya çalışıyorlar…

Bilgiye değer verilmeyen bir ortamda, futbolun bütün unsurlarıyla birlikte tepeden tırnağa garabetleşmesi kaçınılmaz… Bunu yaşıyoruz…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...