22 Mart 2019 20:33

Yalanın gücü ve panzehir!

Yalanın gücü ve panzehir!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Tanzimat yazarlarından Namık Kemal, bir zamanlar, "Köpektir zevk alan sayad-ı bi insafa hizmetten!" diye yazmıştı. Kuşku yok ki amacı köpeklere hakaret değildi. Köpekler yararlı ve güzel hayvanlardır. Ama insanların köpekleşmesi tehlikelidir! Tanzimatçı yazar bunu söylemeye çalışmıştı. Günümüzde de devrimci sosyalist kesimlerin yanısıra demokrat ilerici çok sayıdaki dürüst yazar ve politikacı, bugünün iktadarına türlü-çeşitli maddiyat bağıyla yedeklenen ve ülkenin ve halkın çıkarlarına karşı suç ittifakına hizmet eden; özellikle de "medya"da boy gösteren gazete ve televizyon "avadanlıkları"nı işaret ederek "çocuklarınızın, torunlarınızın yüzüne nasıl bakacaksınız?" diye soruyor.15 Mart tarihli makalesinde, Cumhuriyet yazarı Zafer Arapkirli de bu türden olanlara; "Çocuklarınız ve torunlarınız, geçmişte zor zamanlarda sizin nasıl bir tavır aldığınızı, nerede nasıl bir duruş gösterdiğinizi sorduklarında onlara; onurla, başınız dik, göğsünüzü gere gere, yüzünüz kızarmadan verebileceğiniz bir yanıtınız olacak mı?.."diye sesleniyordu.

Bu yönlü soru ve suçlayıcılık elbette yerinde ve haklıdır. Arapkirli de diğer birçok yazar gibi elbette haklıdır, ama, bu "takım" için, "insan olmak" değil "para ve ikbâl için" paspas olmak; "ruhunu şeytana satmak" daha kârlıdır! AKP-MHP yöneticilerinin ülkeyi karmaşaya sürükleme ve halkı da birbirine kırdırma potansiyeli taşıyan yalanlarla "oy devşirme" kampanyalarının neferliğine soyunanlar, geleceği(yani çocukları ve torunlarının yaşamını) bugünkü onursuzluklarıyla kurup kurgulamaktadırlar. Geçmişte de birçok türedi zengin, o günün iktidarlarının borazanlığını yaparak katledilen azınlıkların mallarını mülk edindi ve çocukları -torunlarına böylesine kanla lekeli bir gelecek bırakmaktan çekinmedi. Kara propagandayla gerçeklerin tahrifini sürdürüenler bugün de istismardan servet edinmeye çalışıyorlar. Takla üstüne takla atmaları ve devşirilmiş olmayı onur saymaları bundandır. İnsanlık açısından gerici bir "dava"nın kırk-elli yıllık savaşçıları da, "ülke, millet ve devlet açısından beka sorunu olduğu" propagandasına katılarak çoğaltan ve yaygınlaştıran medya mangaları da iktidar olanaklarını ve zenginliklerini koruma çabasındadırlar.

Bugünün siyasal-askeri egemenleri din istismarcılığında uzmanlaşmışlar ve toplumun küçümsenemez bir bölümünün, nereye sürüklendiğini fazlaca sorgulamadan, kendilerini izliyor olmasından fazlasıyla yararlanıyorlar. Ülkenin farklı uluslardan oluşan ve çeşitli dini grup ve farklı mezheplerden etkilenen insan bileşimi, dini ve milliyetçi söylemin etkili olmasını sağlıyor; sorgulamaksızın "inanma"yı kolaylaştırıyor. Damat, kayınpederi için, "aya dört şeritli yol yapılacağını söylese inanan çok olur" derken, bir gerçeğe de işaret etmişti.

Gerçekleri saptıran "havuz medyası" şef ve propagandacılarının iktidar yalakaları olarak sürdürdükleri kampanya, yalan ve istismarın "yenilip yutulması"nı kolaylaştırmakta; "ezanı protesto ettiler"; "bize oy vermezseniz kapınızı teroristler çalar"; "Cumhur ittifakı karşısında yer alanlar FETÖ ve PKK ittifakını destekliyorlar" türünden yalanların kitleselleşmesine rol oynamaktadır. Çeşitli ülkelerde yığınların bu türden yalanlar üzerinden birbirini kırdıklarını bilen çıkar ittifakının  güçleri, bile bile "kan dökümü" politikası izlerken, buna karşı, ancak gerçeklerin en geniş halk kesimleri tarafından görülebilmesine yardımcı olacak bir çalışma etkili olabilir. Devrimci sosyalist muhalefetin, işçi ve emekçilerin kendi gerçek hallerine uyanmaları ve içinde bulundukları durumu değiştirmek için etkin tutum almaları yönünde gösterdiği çabanın dar sınırlar içinde kalmaması ve en geniş çevrelere ulaşması için fısıltı gazeteciliği dahil her araçtan yararlanmaya ihtiyaç vardır.

Bu çalışmada başlıca dayanaklar mevcut ekonomik-sosyal koşullarca üretilmektedir. Toplumsal hayatın yasaları işliyor ve ekonomik gelişmeler servet yığanlarla yoksulluk içindeki, işsiz ve hak yoksunu on milyonlar arasındaki uçurumu derinleştirmeye devam ediyor. İşsizlik resmi rakamlarla dört milyonu aştı. Çalışma yaşındaki gençlerin dörtte biri işsiz. Fiyatlar durmadan artıyor ve acız diye bağıranlar çoğalıyor. Borçlular artıyor ve iflaslar birbirini izleyecek. "Ezan bayrak cami" söylemiyle aldatılarak götürülmek istenenlerin saflarındaki huzursuzluk uğultulu şekilde etrafa yayılmaya başlamıştır. Kendi çıkarları için uydurdukları yalan ve iftiranın kavgasını verenler en büyük şamarı işte bu gerçeklerden yiyeceklerdir.

Halkın "mutluluğu"nu yoksul olduğu kadar "bilgisiz de olması" gerekliliğinde aradıklarını AKP adına konuşanlar açık açık söylemişlerdi. Bunların ilerici aydınlara, gerçekleri yalanlara tercih edenlere düşman oldukları, uygulamalarıyla sabittir. Bilgiyi değil "körü körüne inanma"yı savunurlar. Yoksul ve bilgisiz insanların ellerindekilerle yetinerek sükretmeleri ve kendilerine sorun çıkarmamaları için her tür yalana, her tür araca baş vururlar. Yapılan budur ve etkisi ancak toplumsal iktisadi gelişmenin yıkıcı darbeleriyle birleşen ilerici aydınlatıcı siyasal teşhir ve propagandanın yığınların en geniş kesimlerine ulaşmasıyla kırılacaktır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa