16 Mart 2019 19:35

Reklam verene tehdit mi, siyasi hesaplaşma mı?

Reklam verene tehdit mi, siyasi hesaplaşma mı?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Fransa’da yayımlanan Géo Histoire dergisi 2011 yılında “France sous l’occupation” (işgal altında Fransa) başlıklı bir dosya yayımlar. Ekonomik iş birliği konulu bir makalede Louis Vitton şirketinin Vichy rejimi ve Nazilerle iş birliğinden bahsedilir. Fakat derginin okuyucuları o sayfaları okuyamaz çünkü Louis Vitton’u da içeren 70 lüks markanın sahibi olan LVMH, Géo Histoire dergisini de içeren Prisma Presse için önemli bir reklam verendir. Grup bünyesinde Gala, Femme Actuelle gibi lüks ürün reklamlarına ihtiyaç duyan dergiler bulunmaktadır. Beş sayfanın sansürlenmiş olduğu, daha bağımsız yayın yapan Mediapart et Le Canard Enchaîné tarafından duyurulur.

Ticari medyanın en önemli geliri reklamdan gelir o nedenle de reklam verenler Géo Histoire ve verilebilecek daha başka pek örnekte olduğu gibi çıkarları doğrultusunda yayın içeriklerine müdahale ederler. İyi bir okur bir gazetenin reklamlarıyla ekonomi sayfalarındaki şirket haberleri arasındaki ilişkiyi kolaylıkla fark eder. Kısacası reklam gelirine bağlı medyada büyük şirketlere dair olumsuz haberlere rastlamak pek mümkün olmaz.

Medya Takip Merkezinin 24-30 Eylül 2018 verilerine göre BİM marketleri 1473 adet ve 41 bin 468 saniye ile televizyonlara en çok reklam veren şirket olmuş. Onun en yakın takipçisi Vodafone’un reklam süresi 12 bin 936. Televizyonların reklam birim fiyatlarını bilmediğimiz için ayırdığı bütçeyi de bilemiyoruz ancak en yakın rakibine ciddi bir fark attığı açık. Sonraki aylarda muhtemelen ekonomik krizin de etkisiyle listede görünmüyor. BİM’in sahipleri Erenköy Cemaatinden olduğu bilinen Topbaş ailesi, Erdoğan’a Urla’da dinlenmesi için sit alanında arazi satın alıp, villalar yaptıracak kadar yakın. Dünya Gazetesi Yazarı Kerim Ülker geçen nisan, 2020’de üretimi tamamlanarak uzaya fırlatılmak için hazır hale gelecek olan Türksat 6A için yapılan iş birliğinde, Mustafa Latif Topbaş’ın oğlu Mahmud Muhammed Topbaş’ın şirketi MMT Holdingin de olduğunu duyurmuştu. Yani Topbaşlar iktidarla birlikte büyüyen, güçlenen ailelerden. Geçen hafta A Haber, “BİM’den fırsatçılık rekoru! Milletin cebine göz diktiler!” başlıklı bir haber yayımladı. İçeriğinde ucuz tüketim ürünleri satan marketin dev bir kâr rakamı açıkladığı, Erdoğan’ın harekete geçin talimatı verdiği duyuruldu. İktidara bu denli yakın bir sermayedara iktidar medyası eliyle tehdit büyük şaşkınlık yarattı. ‘İçeride bir siyasi hesaplaşma mı söz konusu’ şüpheleri gündeme geldi. Bir diğer ihtimal de bir süredir reklam bütçesini kıstığı belli olan BİM’in medya eliyle hizaya getirilmek istendiği.

İktidar medyasının gelirlerinin düştüğü epeydir biliniyor. Genel yayın yönetmenleri, medya grup başkanları nicedir ‘Bu böyle gitmez’ diye sızlanıyor. Bununla birlikte izledikleri yol, değil çözüm getirmek elde kalan okuyucuyu / izleyiciyi de kaçıracak türden. CNN Türk’ün örneğin, İstanbul Belediye Başkanlığı için en güçlü adaylardan biri olan Ekrem İmamoğlu’nun sözünü kesip (Bant yayını dahi olsa) Erdoğan’ın o günkü üçüncü ya da beşinci konuşmasını vermesi izleyicisini umursamadığının göstergesi. Ömer Çelik’in iddiaları flaşlarla verilip Mansur Yavaş’ın cevabı apar topar siteden kaldırılıyorsa, dijital gelirler ve medyanın geleceği ile ilgili grup başkanının haftalarca süren analizleri boşuna. Altı milyon oy almış, seçime giren yasal bir partinin, HDP’nin, reklam filmini yayımlamaya cesaret edemeyenlerin “ticari yayıncılık” yaptığını dahi iddia etmek güç.

Parasını izleyiciden, okuyucudan dolayısıyla reklam gelirinden elde etmeyen, ticari mantığa dayanmayan, velinimeti esas müşterisi olmayan bir sektörden söz ediyoruz. Ekonomik sıkışıklığa bulunan çözüm reklam vereni tehdit etmeye kadar geldiyse kriz 2001’dekinden daha kötü, sonuçları da ‘sektör’ için daha ağır olacak demektir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...